35 yaşında geçirdiği felç ve kalp krizi sonucu hayatını kaybeden KHK Mağduru Esma Uludağ'nın merkezinde olduğu "Vatan: Mülteciler için Bir Şarkı" belgeseli Güney Afrikalı sanatçılar tarafından tamamlandı.
Mayıs ayının 16'sı ile 27'si arasında Fransa'nın Cannes şehrinde gerçekleşen Cannes Film Festivali, dünyanın en prestijli ve en etkileyici film festivalidir. Bu yıl 76. sı düzenlenen festival, geniş kitlelere sinemanın inceliklerini sunmanın yanı sıra, film yapımı ve dağıtımı üzerinde odaklanan çeşitli atölye ve panellere de ev sahipliği yapıyor.
"Vatan: Mülteciler için Bir Şarkı" belgeseli ilk gözterimini işte bu prestijli festivalde yaptı.
Gösterim sonrası gerçekleştirilen panelde, yönetmenler Faith Isiakpere ve Firdose Bulbulia, sanatın sosyal sorunlara dikkat çekmek ve çözüm oluşturmak adına nasıl bir güç olduğunu belirttiler: Neil'ın bu müthiş bestesini, burada bizimle olan beyefendinin kaybettiği eşi anısına yaptı. Eşi, üç çocuğu ile Meriç Nehrini geçtikten sonra Atina’da ani bir kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Bu, son derece etkileyici bir hikaye ve Neill Solomon bu hikayeyi bir şarkı aracılığıyla anlattı. Çünkü, Güney Afrikalı sanatçı Sipho 'Hotstix' Mabuse'un da dediği gibi, müzisyenler ve sanatçılar bir mesajı çok güçlü ve etkili bir şekilde iletebilirler. Film yapımcıları olarak, bir resmin binlerce kelimeye bedel olduğuna inanırız. Yani bir fotoğrafta, konuşmanın ötesinde çok daha fazlasını ifade edebilirsiniz.
Türkiye'de yaşadığı acılara rağmen, kendini mağdurların sesini duyurmaya adayan Mehmet Ali Uludağ Motivasyon kaynağını şu sözlerle açıkladı: "Eşimi ani bir şekilde kaybetmek yaşadığım acıların en büyüğü oldu. Üç çocuğunun annesini ve hayat arkadaşını beklenmedik bir anda kaybetmek. Bundan sonra başka 'Esmalar'ın ölmemesini istiyorum. Bu, oldukça acı verici bir durum. Bu acıyı başka insanların, dostlarımızın, mağdurların yaşamasını istemiyorum. Bu yüzden güçlü olmalıyız ve mücadelemizi sürdürmeliyiz."
Güney Afrikalı sanatçılara minnettarlığını dile getiren Mehmet Ali Uludağ, şunları söyledi: "Tolstoy'un bir sözüyle yanıt vermek istiyorum: 'Acı duyuyorsanız yaşıyorsunuz, başkalarının acısını duyuyorsanız insan oluyorsunuz.' Bu sanatçılar, tam anlamıyla insan olmanın gerekliliğini yerine getirdiler. Yani, binlerce kilometre uzakta, hiç tanımadıkları bir insana, yaşadığı zorluklar nedeniyle kalplerinden kopan bir parçayı hediye ettiler. Bence bu, yalnızca insan olmanın getirdiği bir durumdur."
Besteci Neill Solomon da şunları ekledi: "Ben Güney Afrika'da doğdum ve büyüdüm ancak hem babamın hem de annemin tarafındaki ailem Lübnan'dan geliyor. Onların hislerini hayal edebiliyordum sadece, Güney Afrika'ya gitmek için gemilerini beklerken limanda ve bilinmeyene yolculuk... Ve aslında babamın ailesi ile ilgili olarak, iki gemi kalkıyordu ve biri Güney Amerika'ya, diğeri Güney Afrika'ya gidiyordu ve babam ve ailesi yanlış gemiye bindiler ve tüm yolculuk boyunca Güney Amerika'ya gittiklerini düşündüler ve sonunda Güney Afrika'da buldular kendilerini. Bu, şarkı sözlerinin başlangıcıydı. Ancak Esma Uludağ'ın hikayesini duyunca, tüm mültecilere destek olması ve onlara güç vermesi için bu şarkıyı Esma Uludağ'a ithaf ettim."
Belgeselin yapımını öncülük eden Turkuaz Harmony Enstitüsü direktörü Ayhan Çetin şunları belirtti: "Turkuaz olarak, mülteci krizi derinleşirken ve aileler parçalanırken, bu konuya dikkat çekmek ve mültecilerin yaşadığı zorlukları anlatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Müzik ve sanatın gücüne inanıyoruz ve bu belgeselin sadece bir sanat eseri olmayacağını, aynı zamanda bir eğitim platformu olacağını da hedefliyoruz.
Projemizde yer alan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bu projede emeği geçen herkes, mültecilerin sesini duyurmak ve onların yaşadıklarını anlatmak için önemli bir rol oynadı. Desteklerini esirgemeyen herkese minnettarız ve bu projede birlikte çalışmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Mülteci krizinin çözümüne katkıda bulunmak için hepimizin sorumluluk alması gerektiğine inanıyoruz. İnsanlık onuruna saygı göstermek ve herkesi kucaklayan bir toplum oluşturmak için birlikte çalışmalıyız. Müzik ve sanatın gücüyle, mültecilerin sesini duyurmak ve onlara destek olmak için bu projeyi sürdürmeye devam edeceğiz."
Grammy Ödülü sahibi Wouter Kellerman, 'Afrika Prensesi' Yvonne Chaka Chaka, efsanevi Sipho 'Hotstix' Mabuse ve Emmy Ödülleri sahibi JB Arthur gibi önde gelen Güney Afrikalı müzisyenlerin yer aldığı bu duygusal belgesel, Cannes Film Festivali'ndeki gösterimden sonra büyük beğeni topladı ve önümüzdeki aylarda Kaliforniya, Toronto ve Kamerun'da düzenlenecek farklı film festivallerinde gösterilmesi için davetler aldı.
ESMA ULUDAĞ KİMDİ?
Olağanüstü Hal (OHAL) ile çıkarılan KHK ile işinden ihraç edilen ve Almanya’da oturum alan eşine kavuşmak için Meriç’i geçerek Atina’ya ulaşan Esma Uludağ 35 yaşında geçirdiği felç ve kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.
İki üniversite birden bitiren Esma Uludağ çalışma hayatına devam ederken diğer yandan Gediz Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu’nu birincilikle tamamladı. Diploma töreninde biri henüz 38 günlük 3 çocuğu hazır bulundu.
Uludağ, 2007 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Bölümü’nü bitirdi, 2009’da bu kez Celal Bayar Üniversitesi’nde lisanüstü eğitimi gördü. Karabağlar Kaymakamlığı’nda bir yandan çalışıyor, bir yandan çocuklarına annelik yapıyordu. Derslerinde de üstün başarı elde etti, 4 üzerinden 3.89 not ortalamasıyla tüm arkadaşlarını geride bıraktı. Bölüm birincisi olarak diplomasını 8 yaşındaki oğlu Veli Said, 4 yaşındaki kızı Müşerref Zümra ve 38 günlük bebeği Ceyda ile beraber aldı.
Eğitimin yaşam boyu sürmesi gerektiğini dile getiren Uludağ, “Hem çalışıp ham annelik yaparak da öğrenci olunabileceğini kendime ve çevreme göstermeye çalıştım. Bu süreçte eşim destek olarak bana hep güç verdi. Hukuk Fakültesi’ni de bitirebilirsem avukat olmak istiyorum.” ifadelerini kullanmıştı.