Samanyoluhaber yazarı Fikret Kaplan, YouTube kanalı Sera'da vefatının 60'ncı yıl dönümünde Üstad Bediüzzaman hazretlerini anlatmaya devam ediyor. Serinin 7. bölümünde e Kaplan, Bediüzzaman Hazretlerinin Eskişehir Hayatını ve detaylarını anlattı.
Fikret Kaplan'ın anlattığı bölümün detayları
* Risale-i Nurların zaman geçtikçe her tarafa yayılmasından endişe ediyorlardı. Ne olursa olsun mutlaka bunun önü alınmalıydı.
“Bediüzzaman, gizli cemiyet kuruyor, rejim aleyhindedir, rejimin temel nizamlarını yıkıyor!” gibi asılsız iddialarla 25 Nisan 1935 yılında, Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtılar. Amaçları, Bedüzzaman ve talebelerinin idam edilmesi, hiç olmazsa suçlu gösterilerek tutuklanmasıydı.
İyice köpürtülen bu ithamlar üzerine, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Jandarma Genel Komutanı, donatılmış askerî bir kıta ile birlikte bir hışımla savaşa gider gibi Isparta’ya baskına geldiler. Isparta ve civarını askerî birliklerle kuşattılar. Karşılarında sanki silahlı bir eşkıya grubu varmış gibi davranıyorlardı. Ya da halka böyle bir görüntü vermek istiyorlardı.
* Yeni bir Menemen Hadisesi… ‘Gizli düşmanlarımız hükûmetin ehemmiyetli ve birkaç vazifedarlarını elde edip beni tazyikatla (baskı yaparak) Menemen ve Şeyh Said hadisesi gibi bir hadise çıkarmak için her desiseyi istimal ettiler (kullandılar).’
* Bediüzzaman ve yüz yirmi talebesinin tutuklanarak Eskişehir Mahkemesine gönderilmesi…
* Bediüzzaman, hapishanede bir odaya sokulup kapısı kilitlendi. Bu şekilde tam 12 gün hücrede tutuldu. Öldüğü sanılarak 12 gün sonra hücresinin kapısı açıldı. Allah rıza göstermedikten sonra şartların en olumsuzu dahi öldürmeye yetmezdi.
* ‘Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramı’nda oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü…’
* Bediüzzaman’la birlikte tutuklanıp hapse konulan Yüzbaşı Refet Barutçu Bey’in yapılan zulüm ve haksızlıklarla ilgili bir hatırası…
* Bediüzzaman’ın hapiste parmaklıklar arkasında kilitli olduğu halde dışarıya çıkması…
‘…Camilerde beni gördükleri hatta resmen ihbar edilmiş ve müdür ve gardiyana aksetmiş. Bazıları telâş ederek “Kim ona hapishane kapısını açıyor?” demişler. (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 474-75)