FİKRET KAPLAN- SAMANYOLUHABER.COM
Hadiselerin dilini okumakta zorlandığımız bugünlerde içimize inşirah salan bir ‘Ümit Sofrası… ve feyzinden doya doya istifade ettiğimiz ‘Gecenin bereketli Sahuru’ kurulmuş gönül yamaçlarımıza.
‘Her şey bitti, o güzel günlerden artık eser kalmadı’ dedikleri bir zamanda samimi insanlar tam tersine yepyeni bir heyecanla iştirak ediyorlar her gün bu Ümit Sofrası’na… Gecenin Bereketli Sahuruna…
Maziyi ve atiyi aynı anda tattıkları, yudumladıkları, kana kana içtikleri Halil İbrahim’in (as) bu bereketli sofrasında sevgi ve ümit dolduruyorlar gönül kaplarına.
Başlarında güvercin varmış gibi edeple dinliyorlar Asr-ı Saadet’ten yükselen muhteşem sesleri… Canlanıyor yeniden gözlerinde mazideki o Hizmet günleri…
Ama ümitsizliğe kapılmıyorlar… bedbinliğe düşmüyorlar. Gecenin siyah zülüflerinde ter ü taze bir aşkla yarının muhteşem günlerini diliyorlar Ezel ve Ebed Sultanı’ndan…
Dünyanın dört bir tarafından bu online iftara ve sahura uzanan sevgi halkaları oluşmuş. Yaşları ayrı, başları ayrı, işleri ayrı, kıyafetleri ayrı, yerleri ayrı... renkleri, dilleri ayrı sineler bir ekranın başında bağlanmışlar bu manevi ziyafet sofrasına.
Kimisi Doğuda, kimisi Batıda, kimisi Güneyde, kimisi Kuzeyde… kimisi hapiste, zindanda.. kimisi gaybubette… kimisi hicret yolunda kimisi gurbet diyarında.. büyük manevi bir beraberlik kurulmuş. Kâinatın bütün kuvveti toplansa onları ayıramamış vifak ve ittifak atmosferinden.
Dünyevi ölçüler açısından insanı dehşete düşürmesi beklenen devrin dehşetli şartları onları bu irtibattan koparamamış. İşkenceler, yokluklar, mağduriyetler onları vefasızlığa itmemiş.
Bu manevi online sofralarda, Allah konuşuluyor, peygamber’den bahsediliyor, yudum yudum kitap içiliyor… hak, hukuk, evrensel barış ve Hizmet ikram ediliyor.
Katılaşmış, kurumuş gönülleri Hızır gibi yeşilliklere çeviriyor, canlandırıyor bu sofralar...
Yolumuzu aydınlatan yüce dimağların yüksek mefkureleri, yaşadıkları çağı düşünüp söylemeleri, sadelikleri, insani enginlikleri, vefaları, dostlarına bağlılıkları, iffetleri, tevazuları, mahviyetleri ve istiğnaları dillere destan olmuş bu sofralarda…
Bosna Hersek’te, Irak’ta, Kafkaslar’da, Filipinler’de, Uganda’da… hayatları pahasına da olsa insanlığa hizmet eden fedakar yiğitlerin sesi duyuluyor yeniden gecenin bereketinde…
Gençliklerinin en güzel yıllarını savaş ve mahrumiyet bölgelerine gömüp, Afrika’daki öğrencinin, Rusya’daki çocuğun başını okşayan hizmet erlerinin gönül hikayeleri yansıyor iftar sofrasına... Dünyayı sevgi etrafında buluşturacak olan o sevda tutkunu meyvelerin farklı renk ve sesteki Kur’an tilavetleri dinleniyor ümitle…
Nam-ı Celilî Muhammedi’nin (Aleyhissalatu Vesselam) güneşin doğup battığı her yere ulaştırıldığını görmek isteyen gaye-i hayal sahibi dostların sohbetine kulak veriyorsunuz iftarda, sahurda…
Ümit Sofrası’na ya da gecenin bereketli sahuruna bağlanan bu samimi gönüllüler, tercih ettikleri bu mukaddes hizmetten dolayı asla pişman değiller ve hiç endişe etmiyorlar. Sürekli suçlu arama peşine düşüp musibeti ikileştirmiyorlar. ‘Yolun kaderi bu’ diyorlar. Şimdi fırtına zamanı olduğunu ve yaprak gibi titreyip duranların savrulup gideceğine imanları tam. Çınar gibi dimdik duranların dört mevsimi de göreceklerine tereddütsüz inanıyorlar.
Onlar, Kitap ve Sünnet çerçevesinde yapmaları gerekli olan şeyleri yapıyorlar. Ne dostun vefasızlığından ve hasedinden ne de kendilerine kin ve nefret duyan insanların cefasından sarsılmıyorlar:
“Biz Allah’ın emriyle, onun yolunda hareket etmeye vazifedarız. Cenâb-ı Hakk’ın vazifesine karışmayız. O (cc) ne dilerse onu yapar." diyorlar.
Hayatları boyunca tahakkümü, zilleti kabul etmeyen; haksızlığa katlanmayan, zulümden nefret eden; kimseye minnet borcu olmayan aşk u şevk insanları, kendileri ile aynı duyguda oldukları için dört bir yandaki gönüllerle oturmuşlar bu sofra başına… Bu kahramanlarla elif gibi dosdoğru olarak yollarına devam etmekte kararlılar.
Hadiseler istedikleri gibi cereyan etmiyor; insanlar onları anlamıyor, bütün ızdırabları, inlemeleri ve gurbetleri yaşamak onlara düşmüş. Fakat, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) müjdesi onlara yetiyor:
“Tûbâ lilguraba-Müjdeler olsun gariplere!..”
Hasılı, yarının şeref sayfalarında yer alacak olan samimi gönüller Ramazan vesilesiyle akşam iftarda… gece sahurda online olarak bağlanıyorlar manevi sofralara…
Bu toz duman içinde fedakarlıklarla kurulan bu ümit sofralarını birkaç kelama bürüyüp tarihin satırlarına dökmek de bir vefa ve borç olarak düştü tarafımıza…
Bu vesileyle Asım Yıldırım Bey, Barış Cem Kaya ve adını burada sayamadığım pek çok yerdeki bu tür güzelliklere vesile olan… işin mutfağında olan İlyas Bey gibi arkadaşlara teşekkürlerimi sunuyorum. Ramazan akşamlarımızı, iftarlarımızı…teravih ve sahurumuzu yalnızlığa mahkum etmeyip ümit yamaçlarına taşıdığınız için Rabbim sizden ebeden razı olsun.
Rabbim, Ramazan-ı Şerif’in şu son günlerini hayırla geçirip kardeşlerimiz hakkında alacağımız müjdeli haberlerle bayrama ulaştırsın inşallah. Amin Ya Muin!