Rutkay Aziz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fazıl Say'ın konser davetine olumlu yanıt vermesini değerlendirdi. Aziz, "Cumhurbaşkanı bir Mozart bir Beethoven dinlesin. Belki iyi gelir" ifadesini kullandı.
2018'in kendisi ve Türkiye için sıkıntılı geçtiğini söyleyen usta oyuncu, "Ülkem ve dünya açısından sıkıntılı geçti. Doğal olarak ben de sıkıntılıydım. Ülkemiz bu ekonomik sıkıntıları, baskıyı hak etmiyor. Bu ülkeyi gerçekten çıkarsız seviyoruz. Bu anlamda vatanseverliğimiz hiçbir zaman tartışılmaz" dedi.
Alev Gürsoy Cimin sorularını yanıtlayan Aziz Rutkay'ın Posta'da yer alan söyleşisinin bir bölümü şöyle:
-2019’dan neler bekliyorsunuz?
-Barış ve huzur içinde geçsin, savaşlar olmasın! Özgürlük rüzgarlarının estiği, adaletin olduğu, onurlu bir Türkiye’de yaşamayı istiyoruz. Bu ülke güler yüzlü, birbirlerine sevgiyle saygıyla bakan insanların Türkiye’si olmalı! Maalesef gülmeyi unuttuk. Akşamüstü otobüs duraklarına bakın, insanların suratlarında hep soru işaretleri var. Hep asık suratlar... En ufak tebessüm yok yüzlerde. İki bin lirayla ne yapacağını düşünüyor çünkü. Bunlar hepimizin üzüntüsü.
BEN EMEĞİYLE YAŞAYAN BİR İNSANIM AY SONUNU DÜŞÜNMEME LÜKSÜM YOK
-Siz de cüzdanınıza bakınca kara kara düşünüyor musunuz?
-Kuşkusuz. Ben de emeğiyle yaşayan insanım. Rant diye yaşayan bir adam değilim neticede. Üç oyun kalktığı zaman hep beraber zorlanıyoruz. Ben zengin aile çocuğu değilim. Eğitimli bir ailenin çocuğu olsam da bugüne dek hep kendi emeğimle ayakta durdum. Tabii kızım Doğa da öyle... O nedenle bizlerin ay sonunu düşünmeme gibi bir şansı, lüksü yok.
12 EYLÜL’DE BİLE SOLDAN BU KADAR DÖNEK ÇIKMAMIŞTIR
- Bugünü geçmişle kıyaslayınca nasıl bir değişim görüyorsunuz sanat dünyasında?
-Çok var. 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de bile soldan bu kadar dönek çıkmamıştır. 80’li yıllarda Ruhi Su ile sohbet ederken saf değiştirenler için şöyle demişti: “Rutkay evladım, bazı insanlar özüne dönmek için bazı tarih ve dönemleri beklerler.” 80’li yıllarda dediği laf bağdaş kurmuş kafamda oturuyor şimdi...
-Umutsuz musunuz geleceğe dair?
-Olur mu? Umut olmaz mı canım! Önemli olan umudu eyleme dönüştürmek. 80 öncesi ve sonrasındaki tiyatroyla günümüz tiyatrosu ve sanatı arasındaki en büyük farklardan biri sanatçıların muhalif duruşunun bir anlamda bölünmesi, parçalanması. Hiçbir zaman sanatçılar bu kadar parçalanmamış ve karşı karşıya gelmemişti. Düzenin adamı olmamıştı sanatçı, daima muhalif duruşunu göstermişti, göstermek durumundaydı.
METİN’LE MÜJDAT TÜRKİYE’NİN SAYILI GÜLDÜRÜ USTALARINDAN
-Metin Akpınar ve Müjdat Gezen iki yakın dostunuz. Yaşadıklarını nasıl tanımlarsınız?
-Metin’le Müjdat tartışmasız Türkiye’nin sayılı güldürü ustalarından. Çok üzüldüm ve şaşırdım. Bu iki güldürü ustası şu anda çok trajikomik bir oyunun içindeler. Ve bir an önce tarafsız ve bağımsız bir yargının onları özgürlüğüne kavuşturmasını diliyorum.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fazıl Say’ın konserine gidecek. Fazıl Bey’in daveti bir adım değil mi sizce?
-Tabii canım bir adımdır. Atılsın yeter ki gitsin Cumhurbaşkanı bir Mozart bir Beethoven dinlesin. Belki iyi gelir.
-80 öncesi ve sonrası tiyatrosuna baktığımızda arada nasıl bir fark var?
-Genel anlamda geriledik. O günün seyircisi, o günün heyecanı, o günün örgütsel bağları şimdi yok. Daha çok okuyorlardı daha çok tartışılıyordu. “Gençlik yozlaştı kendilerinden başkasını düşünmüyorlar” söylemlerine katılmıyorum. Özellikle üniversitelerde söyleşilere gidiyorum, gençlik son beş yıldır dünyayı tartışıyor, siyaseti tartışıyor. Son derece bilinçliler, onun için önümüz de açık.