Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Kara Havacılık Komutanlığı’ndan Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) giderek “darbe girişimini”ni haber eden Binbaşı O.K. hakkında yürüttüğü soruşturmayı 2 yıl sonra tamamladı. Başsavcılık, ihbardan sonra güvenliği için MİT’e alınan Binbaşı O.K. hakkında takipsizlik kararı verdi.
Kararda, “şüphelinin darbe girişimine katıldığına " dair delil elde edilemediği” belirtildi.
15 Temmuz darbe girişiminin en sır olaylarının başında Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli Binbaşı O.K.’nin darbe girişiminin önceden kendisine bildirilmesi üzerine MİT’e giderek ihbarda bulunması oldu. 15 Temmuz iddianamelerine yansıyan bilgiye göre, O.K. saat 14:30’da MİT’in merkezine giderek önce Kara Havacılık’tan 15 Temmuz akşamı kalkacak helikopterle Müsteşar Hakan Fidan’ın alınacağını bildirdi. MİT görevlilerinin sorgusu sırasında O.K. bunun bir darbe girişimi olabileceğini bildirdi. Bunun üzerine darbe girişiminden haberdar olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan, karargâha giderek durumu Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a aktardı. Ancak Akar’la yapılan toplantılarda “darbe”den bahsedilmezken, yalnızca Hakan Fidan’a yönelik operasyon gündeme getirildi. Ne Hakan Fidan ne de Hulusi Akar, yaşananları doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’a bildirmedi.
Savcılık, kararın bir örneğini Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderdi ve CMK hükmü uyarınca 15 gün içerisinde itiraz edilebileceği anımsatıldı. Takipsizlik kararında, O.K’nin MİT’e giderek yaptığı ihbara hiç değinilmedi.
"MİT'E DARBE OLABİLİR" DEDİM
İki savcı, mülakat sırasında O.K.’ye “ darbe olabilir” diye söyleyip söylemediğini de ısrarla sordu. O.K. şu yanıtı verdi:
“Aklıma MİT geldi. Saat 13.55 gibi nizamiyeden çıktım. Deniz Binbaşı’ya mesaj attım. ‘Ben uçamam’ dedim. Taksiyle 14.20 gibi MİT’e vardık. Kapıdaki görevliye ‘ MİT’e bilgi vermek için geldim’ dedim. Saat 15.00 civarı iki kişi geldi. Anlattım. Tedirgin oldular. Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta ‘ darbe faaliyeti olabileceğini’ söyledim. ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne’ diye sordular. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. ‘ Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum.”