Aralarında Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Halkevleri ve Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı’nın da yer aldığı kuruluşlar AİHM’ye 8 bireysel dava başvurusunda bulundu. Başvurularda Yüksek Seçim Kurulu’nun 560 sayılı itirazların reddi kararı hedef alındı. Bu karara karşı iç hukukta itiraz olasılığı bulunmamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mahkemeler önünde etkin başvuru hakkıyla ilgili 13’üncü maddesine aykırı olduğu savunuldu.
Davacılar referandumun Türk Anayasası’nın 72 maddesini doğrudan veya dolaylı biçimde etkileyecek olması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek Protokolü’nün serbest seçim hakkıyla ilgili 3’üncü maddesinin ihlal edildiği tezini öne sürdü. Davacı kuruluşlar tüm bunlara ek olarak seçmenlerin ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği tezini de savundu.
AİHM’nin bu başvuruyu esastan görüp görmeyeceğine dair kararını ne zaman vereceği henüz bilinmiyor.
Başvuru sonrasında AİHM önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında “16 Nisan referandumunun meşru olmadığı” ve “eşit ve adil koşullarda gerçekleşmediği” ifade edildi. Referandumun “cumhuriyet, laiklik, demokrasi ve adalet gibi değerleri bertaraf eden, tek adam rejimine geçiş niteliğinde olduğu” ve “halkın iradesini yansıtmadığı” görüşü dile getirildi.
AİHM’e yapılan başvuru çoğu CHP’li 200 kişilik bir grubun katılımıyla gerçekleşti. Grup AİHM’e başvuru sonrası Avrupa Konseyi binası önünde toplanarak CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanışını protesto etti, CHP’nin “Adalet Yürüyüşü”ne destek verdi. Burada bir konuşma yapan CHP Parti Meclis üyesi Emre Çam, “Adalet sadece Maltepe’ye değil, Edirne’ye de lazım, Kandıra Kadın Cezaevine de lazım, Silivri’ye de lazım, Bakırköy Kadın Cezaevine de lazım” şeklinde konuştu. AİHM’ye başvuruda bulunan sivil toplum kuruluşları Avrupa Konseyi’nden temsicilerle de görüştü.
Deutsche Welle Türkçe)