Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, perakende sektöründe son üç yıldır süregelen problemler olduğuna işaret ederek kimsenin, kiraların bu kadar yüksek seviyeye gelebileceğini öngörmediğini söyledi. Öncel’e göre, işini iyi yapabilen, ihracata ağırlık veren, mağazasına doğru zamanda doğru ürün koyanlar ayakta kaldı, buna uyum sağlayamayanlar ise zorda.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, şu anda Türkiye’de 420’yi aşkın AVM’nin bulunduğunu, her AVM’de 10 mağazanın boş olduğunu, bunun da toplamda 4 bin mağazaya denk geldiğini vurgulayan Öncel, “Yurtiçinde doyuma ulaştık. Piyasada bu kadar boş mağaza varken yeni mağaza planı yapmanın pek bir mantığı yok” dedi. Son 1.5 yılda perakende sektöründe 17 firmanın konkordato ilan ettiğini, irili ufaklı birçok dükkânın da kapandığını vurgulayan BMD Başkanı Sinan Öncel perakende sektörünü ve geleceğini anlattı.
2019’un sonuna geldik, perakende sektörü için nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız?
-Son düzlüğe girdik, son iki ay her zaman için yarışı nerede bitireceğimizi belirliyor. Bir yılın karnesini kasım ve aralıkta yapılan ataklarla ölçüyoruz. Yılbaşı alışverişi, efsane cuma, Öğretmenler Günü, 11.11 (Bekârlar günü)... Toplamda baktığımızda işini iyi yapan, iyi kontrol eden, yeni pazarlara açılabilen, ihracat kalemlerini artırabilen, e-ticarete özel koleksiyon hazırlayabilen firmalarda işler iyi gidiyor. Ama uyum gösteremeyen firmalarda problem var.
'ÇOK AĞIR TEMİNATLARLA KARŞILAŞIYORUZ'
Ne tür problemler var?
-Üç yıl öncesinden gelen sıkıntılar var. Hızlı büyüme. Çok fazla mağaza açmak. Bugün en önemli sorun ürün tedariği. Doğru zamanda, doğru ürünü, doğru fiyata temin edebilme. Artık size bedava da mağaza verseler, doğru ürünü doğru zamanda koyamıyorsanız iş yapamazsınız. Üç yıldır kiraları konuşuyoruz. Dövizle kiralar, TL’ye dönüştürmemiz gerekiyordu. Maliyeti yüksek yerlerden çıkmamız gerekiyor. Çok ağır teminatlarla karşılaşıyoruz. Düzenlemeler yapıldı ama hâlâ sorunlar devam ediyor. Son 1.5 yılda 17 tane perakende markası konkordado ilan etti.
Bu markaların konkordato ilan etmelerindeki en önemli sebeplerden biri, yanlış ve fazla kiralama yapmaları ve sözleşmelerine istedikleri zaman erken fesih maddesi eklememeleri. Verimsiz mağazadan yüksek tazminatlar ödeyip çıkması gerekiyor, bunu yapamadığı için kan kaybı da sürüyor. Firmaların finansal yapısı da bozulunca mal tedariği yapamıyor.
Perakendecinin en büyük sıkıntısı, kiranın bu seviyelere geleceğini öngörmemekti. Bir anda yüzde 30-40 artabiliyor, bunu yönetebilmek imkânsızdı. Sonra AVM kiralarında dövizden TL’ye dönüldü ama erken çıkma konusundaki sıkıntılar sürüyor. Şimdi sorun yaşayan bazı perakendeciler, bu sarmaldan konkordato ile çıkmak istiyorlar. Çünkü konkordato ilan ettiğiniz zaman kiraladığınız yerden çok daha rahat çıkabiliyorsunuz.
'FİYAT KOYARKEN ELİMİZ TİTRİYOR'
- Üretim maliyetleri de artıyor. Satış âdetlerinizde ve fiyatlarınızda bir artış var mı?
-Daha az ürün satıyoruz ama daha yüksek fiyatlı ürünler satıyoruz. Biz firma koleksiyonlarda değişikliğe gittik, en ucuz grubumuzun payı yüzde 25 iken yüzde 10’a çektik. Üst gruptaki fiyatlarda yüzde 20-25 artış oldu. Maliyetlerde çok ciddi bir artış var. Ama biz perakende fiyatı koyarken elimiz titriyor. 19.90 TL mı koyalım, 29.90 mı koyalım diyoruz. Bunu 50 defa düşünüyoruz ve 19.90 TL etiketini basmak zorunda kalıyoruz. Perakende satışlarda enflasyonun altında bir artış söz konusu. E-ticaret önemli bir ziyaretçi sayısını alıyor. Bu da AVM’lerdeki ziyaret sayılarını düşürüyor. Alışveriş âdetlerinde azalmaya neden oluyor.
'İNDİRİM YARIŞINA SON'
-Özellikle konkordatoların ayakkabı markalarında yoğunlaştığını gördük. Onlar neyi yanlış yaptı?
-Ayakkabıcılardaki en önemli problem, tüketicinin fiyatlara olan güveninin kaybolması. 12 ay boyunca yüzde 70+20 indirim nasıl olabilir? Tüketicinin fiyata güveni sarsıldı. Bu alanda konkordatoların son bulması için bu indirim yarışının derhal sona ermesi gerekiyor.
Firmalar yetersiz sermayeyle çok hızlı büyüdü. Dükkân açarken çok ağır kontratlara imza attılar. Düşük kârlarla çalıştılar. Bu alanda ithalatın durdurulmasıyla beraber arz iç piyasaya kaydı. Ayakkabıda bedenli ürün satıyorsunuz. Sezon sonunda mutlaka yüzde 10-20 arasında ürün kalıyor. Bunları maliyetine bile satamıyorsunuz. Depoya kaldırdığınızda ciddi depolama maliyeti ödüyorsunuz. Son 1.5 yılda sekiz ayakkabı firması konkordato ilan etti. Adı bilinmeyen, üç mağazası, beş mağazası olan firmalar da kapandı. İmalatçılarda da sıkıntılar var.
Daha fazla mağaza kapanmaması için neler bekliyorsunuz?
-Mağazaların açık kalması gerekiyor. Hemen kapatalım demek çözüm değil. Çünkü işsizliğe önemli bir çare.
Yeni mağazaların açılması, açıkların da açık kalması lazım. Bunun için bir iki yıl perakende sektörüne bazı kolaylıklar getirilmeli. Biz kamu otoritesinin kiralamalarda yüzde 20’lik stopajı ve yüzde 18 oranındaki KDV’yi yüzde 8’e indirmesini talep ediyoruz. Mağazalar kapanırsa, sosyal etkisi ekonomik etkisinden daha fazla olacak. Mağazalardan erken çıkış için mutlaka düzenleme yapılmalı.
-Son yıllarda özellikle iç pazardaki durgunluğu aşmak için birçok perakende firması dış pazarlara açılmıştı. Bu devam edecek mi?
-BMD üyesi markaların yurtiçindeki 420’yi aşkın AVM ve caddelerde toplam 70 bin civarında mağazası bulunuyor. Üyelerimizin yurtdışında 4 bin 396 mağazası var. Yurtiçinde doyuma ulaştık. Zaten şu anda 4 bin tane boş mağaza var. Piyasada bu kadar boş mağaza varken yeni mağaza planının pek bir mantığı yok. Bu hızla gidersek 2023’e kadar yurtdışında 3-4 bin yeni mağaza açılışı olur.
'FİRMALARIN AÇIK KALMASI ŞART'
-Bir kurtuluş yolu mu konkordato?
-Her koşulda konkordato kimsenin tercih etmeyeceği bir yöntem. Ama sonuçta firmanın açık kalması, çalışanlarının çalışmaya devam etmesi açısından da olumlu bir yöntem, çünkü firmanın iflas ettiğini düşünürseniz her bir perakende zincirinde 300-500 kişinin işsiz kalması demek bu.
-Firmaların açık kalması şart. Perakende sektöründe konkordatolar artacak mı?
-Olabilir. Perakende sektörü son 10 yılda çok hızlı büyüdü, şimdi bunun düzeltmesini yapıyor. Bu düzeltmeyi yaparken de firmaların kendini chek-up’tan geçirmesi gerekiyor. Nerede hata yaptım diye. Verimsiz mağazaları kapatıyorlar. Bu süreci bazı firmalar çok çabuk yapıyor. Bazıları yapamıyor. Yapamayanlar konkordatoya gidiyor, bunların artması hiç sürpriz olmaz.
-2020 için neler öngörüyorsunuz?
-Turist harcamalarında 2019 çok verimli geçti. 2020’de de kurtarıcı yine turist olacak. 2020 için iyimserim. Çarşıya pazara indiğinizde bazı ürünlerde sıkıntı var.
4 BİN MAĞAZA BOŞ
-Markalar, AVM’lerden erken çıkmak istediğinde ne tür sıkıntılar yaşıyor?
-Konkordato ilan eden 17 firmanın en az üç dört tanesi konkordato ilan etmeden üç ay önce beni arıyor. Diyor ki: Şu şu AVM’de sorunum var, 10 yerden çıkmam gerekiyor. Sıkıntıya düştüğünüzde ilk anda en büyük ağırlığı atmanız gerekiyor. En büyük ağırlık kira. Ama AVM’ler izin vermedi erken çıkmalarına. Tamam belki konkordatonun bir numaralı sorumlusu AVM’ler değil, yönetimsel sorunlar, yenilik yapamama gibi sorunlar da olabilir. Bu da genel yapısal bir sorun olarak duruyor karşımızda.
Zannedilmesin ki bir an önce kaçalım, kapatalım gidelim dükkânı, bu hiç kimsenin işine gelmez. Bir mağazanın kapanması demek, sağındaki solundaki mağazayı da olumsuz etkiler. Şu anda Türkiye’de 420’yi aşkın AVM var. Her AVM’de 10 mağaza boş. Bu da 4 bin mağazaya denk geliyor. 4 bin tane mağaza boş, buna cadde mağazaları da dahil değil. Gelecek yıllarda e-ticaretin de etkisiyle boş kalacak mağaza sayısı da artacak. AVM’lerden çıkışın belli bir süreci olmalı. Mesela üç ay önceden haber vermek koşuluyla denebilir. Burada yatırımcıyı da zarara sokmamamız lazım.
'SENDİKALI OLMAK ANAYASAL HAK'
-Son dönemlerde sizin sektörde çalışma koşulları ve sendikalaşma ile ilgili ciddi sorunlar var. Sektörde kaç kişi sendikalı, sendikalaşmaya nasıl bakıyorsunuz?
-Sendikalı oranı çok az. Sendikaya girmek herkesin anayasal hakkı. Çünkü insanlar ayakta çalışıyor. Masa başı olsa bile bir yorgunluğu vardır, hem bedenen hem zihnen yoruluyor çalışanlar. Bir insanın belirli bir kapasitesi var, bu kapasitesinin üzerinde çalıştırdığınız takdirde bütün o sisteme zarar verir. Bir kere olmazsa olmaz bir kural 8 saati aşmamak gerekiyor.
Caddeye reklamını bastığın zaman, televizyona koyduğun zaman sadece benim ürünüm iyidir demek yetmiyor. Benim çalışma koşullarım, insanlara olan yaklaşımım vs. bir vaadim var diyorsun.