Terör saldırılarına karşı yapılan bazı protesto gösterilerinin iş savaş görüntülerini andıran şiddet olaylarına dönüşmesi Türkiye'nin geçmişte yaşadığı acıları hatırlattı. 1980 olaylarında çıkan iç karışıklıklar nedeniyle ağır bedeller ödeyen Çorum'dan sağduyu sesleri yükseldi.
Çorum, 35 yıl sonra ilk kez tehlikeli bir sokak olayına sahne oldu. Gezi eylemlerinde bile sokak olaylarının yaşanmadığı kentte, dün kalabalık bir grup cadde ve ara sokaklardan koşarak HDP'nin Uğur Mumcu Caddesi'ndeki il binasına gitti. Buradaki polis engelini aşan grup, binayı taşlayarak, parti tabelasını indirip yaktı. Bir saate yakın süren olaylar güçlükle yatıştırıldı.
Tehlikeli gerginlik, 1980 yılında yaşanan Çorum olaylarını hatırlattı. 35 yıl önce 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan Çorum olayları tarihe kara bir leke olarak düştü. Aradan geçen 35 yılda ne gerçek failler bulunabildi ne de birbirinden uzaklaştırılan Alevi ve Sünni toplumun yaraları sarılabildi. Kentte acısı yıllarca onarılamayacak yaralar açıldı. O günleri yaşayan isimler, sağduyu çağrısı yaparak, provokasyon uyarısında bulundu.
"ŞİDDET DİKTATÖRLÜĞE HİZMET EDER"
Çorum olayları mağduru avukat Sadık Eral, şehir olarak 1980 yılının acı iç savaşını yaşadıklarını ve o nedenle Çorum'un Türkiye'ye örnek olması gerektiğini dile getirdi. Eral, "İki kahvenin müşterisini birbirine düşman ettiler. Öz anadan doğma iki kardeşi sağcı-solcu diye düşman ettiler. İki komşuyu Alevi-Sünni diye düşman ettiler. Biz bu oyuna geldiğimizi, kandırıldığımızı çok ağır bedeller ödedikten sonra anladık. Biz inadına birlik, inadına barış, inadına kardeşlik ve inadına demokrasi diyelim. Biz hepimiz Türkiye'yiz ve ancak hepimiz bir araya gelince Türkiye oluyoruz. Bir Alevi olarak şunu söylüyorum. Sünni kardeşimin derdi benim derdimdir. Türk olarak Kürt kardeşimin derdi benim derdimdir. Hepimiz şiddeti reddetmek zorundayız. Çünkü şiddet insanı inkar eder. Kürdü Türkü Alevisi Sünnisi şiddetle arasına mesafe koymalıdır. İnadına bir olmak zorundayız. Şiddet ve şiddet kültürü hiçbir zaman milliyetçiliğe, dine, imana ve barışa hizmet etmez. Şiddet kesinlikle diktatörlüğe ve faşizme hizmet eder. Şiddet kullananlar farkında olmadan bu memlekete kötülük eder. Biz bu memleketi sevmesini bilmek zorundayız." dedi.
"PROVOKATÖRLERE KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI"
Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden Mustafa Kubat ise Çorum gibi hassas kentlerde yaşanan olaylara karşı dikkatli olunması gerektiğini söyleyerek, provokatörlere karşı uyardı. Ülkü Ocaklarının Çorum'da sağduyu çağrısı yaptığına değinen Kubat, "Ülkü Ocakları başkanı ve yöneticileri şiddet olaylarına karşı çıktı. Bozkurt işareti yapanların ocaklarla hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi. Hatta dün yürüyüşten ayrılmak isteyen ocak mensuplarına engel oldular. Şiddet saldırılarına karşılar ama protesto ediyorlar. Protesto herkesin hakkı. Bu saldırılarda ülkücülerin menfaati yok, bunlar provokatörlerin işi." ifadelerini kullandı.
Üst üste gelen şehit haberleri üzerine halkın infial halinde olduğunu ifade eden Kubat, şöyle devam etti: "Halk bu infiali kusacak yer arıyor. Bir günde 30 şehit var. Buna tabi ki tepki gösterilecek. Yürüyüşler, protesto gösterileri yapılacak. Protesto herkesin hakkı ama işi şiddet tarafına götürmemek lazım. İşte arada provokatörler çıkıp HDP binalarını hedef alabiliyor. HDP'nin PKK'yı sert bir dille kınaması ve sahip çıkmaması gerekiyor. Yapmayın etmeyin demekle olmaz. Bu konuda herkesin duyarlı olması gerekir. Tüm siyasi partiler kitleleri sakinleştirecek bir tavır almalı ve sağduyu çağrısı yapmalıdır."
"GERGİNLİĞİN ANADOLU'YA YAYILMASI ÇOK TEHLİKELİ"
80 öncesi Ülkü Ocakları başkanlığı yapan BBP il yöneticilerinden Nihat Argut da devletin görevini yapmadığı durumlarda şiddet olaylarının yaşandığını ifade etti. Argut, "35 yıl önceki Çorum olaylarında da devlet görevini yapmadı. O günün gençliği kesinlikle suçlu değildi. Ülkeyi yönetenler iyi bir yönetim gösterselerdi o olaylar yaşanmazdı. 16 askerimiz, ardından 14 polisimiz şehit oluyor ve Cumhurbaşkanı çözüm süreci boyunca PKK'nın silah depoladığını söylüyor. Sen ne yapıyordun, turistik seyahate mi çıkmıştın, sormazlar mı? İnsanların canı gidiyor sen hala 400 milletvekili istiyorsun. Bu nasıl ihtiras, nasıl bir hırs, nasıl bir anlayıştır? Zorla mı alacaksın. Devlet görevini yaptığı zaman bu tür olaylar yaşanmaz. Yazık değil mi? Bu olaylar Anadolu'ya yayılıyor. Anadolu'ya yayılması Allah muhafaza çok tehlikeli." uyarısında bulundu. CİHAN