Hastane ve anastezi uzmanı hakkında açılan 140 bin liralık maddi ve manevi tazminat davasında mahkemenin 2014 yılında kusur tesbiti için bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verdiğini belirten aile, hala raporun hazırlanamadığını söyledi.
Samsun'un Atakum İlçesi'nde 20 Ekim 2009'da meydana gelen olayda, 15 yıllık evli olan 42 yaşındaki Ömer ile 35 yaşındaki Senem Sarı çiftinin üçüz çocuklarından 5 yaşındaki Yiğit Yakup Sarı, şeker almak için çıktığı mutfak tezgahından dengesini kaybedip, düşerek sol kolunu kırdı. Bayındırlık İlkokulu ana sınıfı öğrencisi Yiğit Yakup Sarı, ailesi tarafından özel bir hastaneye götürüldü. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr.Dr. S.A.A. tarafından muayene edilen Yiğit Yakup Sarı, aynı gün ameliyat edildi. 1 saat süren operasyonun ardından küçük çocuk normal servise alındı.
Ancak, servisteki tedavisi sırasında çocuğun kalbi durdu. Doktorlar tarafından yapılan müdahale ile Yoğun Bakım Servisine alınan Sarı'ya kardiyoloji uzmanı tarafından kalp pili takıldı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen Yiğit Yakup Sarı, kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Yapılan otopside kesin ölüm nedeni belirlenemeyince, Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı.
Ardında da savcılık dosyanın İstanbul 1'nci Adli Tıp İhtisas Kurulu'na göndererek küçük çocuğun kesin ölüm nedeninin tespitini istedi. 14 ay sonra gelen raporda Yiğit Yakup Sarı'nın akciğerlerinde iltihap olduğu, anestezi uzmanının bu durumu farketmesi gerektiğini, eksiklik olduğu ve buna bağlı olarak anestezi ve ameliyatın yükü sonucu ortaya çıkan oksijensizlik ve gelişen komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı da rapor doğrultusunda ameliyata giren anestezi uzmanı F.B.'nin mesleğinde gerekli dikkat ve özeni göstermediği için taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan hakkında 3'ncü Asliye Ceza Mahkemesi'ne dava açtı.
Öte yandan aile hem hastane, hem de aneztesi uzmanı F.B. hakkında 3'ncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 140 bin TL'lik maddi ve manevi tazminat davası açtı.
Tazminat davası sürecinde hastane yönetimi ve aneztesi uzmanı F.B., İstanbul 1'nci Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun raporuna itiraz etti. Bunun üzerine kurul, ilk rapora eklenecek bir husus olmadığını belirterek aynı raporu tekrar gönderdi. Rapora ikinci kez itiraz edilmesi üzerine ceza mahkemesi bu defa dosyanın Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderilip tarafların kusur ve kusur oranlarını belirtir şekilde rapor hazırlanmasına karar verdi. Dosya Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderilirken, bu defa İstanbul 1'nci Adli Tıp İhtisas Kurulu, mahkeme istemediği halde bir rapor daha gönderdi. 5 Eylül 2012 tarihli 3'ncü rapor taraflara ulaştı.
CEZA DAVASINDA BERAAT
Üçüncü raporda 'Küçükte iltihabın mevcut olduğu, anestezi uzmanı tarafından değerlendirme sırasında fark edilmemiş olduğu, bu durumun bir eksiklik olduğu ancak çocukta tespit edilen humerus kırığının acilen ameliyat edilmesi gerektiğinden; tanı konulmuş olması durumunda da ameliyatın acil yapılmasının zorunlu olduğu, bu nedenle anestezi, ortopedi uzmanına kusur atfedilemeyeceği oy birliğiyle mütalaa olunur' ifadesi yer aldı.
Gelen son rapor Samsun 3'ncü Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Yapılan yargılama sonucunda, anestezi uzmanı F.B., 23 Ekim 2013'de küçük çocuğun ölümünde kusuru olmadığı belirtilerek mahkeme tarafından beraat etti.
3'ncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki hastane ve anastezi uzmanı hakkında açılan 140 bin TL'lik maddi ve manevi tazminat davası süreci ise devam etti. Mahkeme 3 Ekim 2014 tarihindeki duruşmada tarafların kusurunun olup olmadığı, varsa kusur oranlarının ne kadar olduğunun belirlenmesi için 5 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmasına, Samsun'da bu konuda sağlık raporu alınacak bilirkişilerin de bulunmaması nedeniyle dosyanın nöbetçi Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
İLK BİLİRKİŞİ DOSYAYI İADE ETTİ
Oluşturulan bilirkişi heyeti 10 Haziran 2015'de dosyayı aldı. Ancak daha sonra iş yoğunluğu nedeniyle mahkemeye iade etti. Bunun üzerine ikinci bir heyet oluşturdu. Ankara Üniversitesi'nden oluşturulan ikinci bilirkişi heyeti, 18 Kasım 2015'de dosyayı teslim aldı. Devam eden tazminat davasında 2014 yılında alınan karar rağmen bilirkişi heyeti tarafından yaşanan olayda tarafların kusurunun olup olmadığını ve varsa kusur oranın tespitini belirleyecek raporun hazırlanmadığı belirtildi.
Ömer ve Senem Sarı çiftinin avukatı Soner Gümüşkaya, yargılama sürecinde Adil Tıp Kurumu'nun birbiriyle çelişkili raporlar hazırladığını belirterek, "Ankara'da oluşturulan son bilirkişi heyetinden henüz bir rapor gelmedi. 2009 yılında gerçekleşen bir kaza henüz çözülemedi. Raporlara sıkışıp kaldık. Adli Tıp Kurumu'ndan gelen çelişkili raporlar sonrasında şimdi ise oluşturulan bilirkişi heyetinden bir rapor bekliyoruz. Türk yargı Sistemi'nde raporların yargılamaya etkisi ve yargılamayı nasıl uzattığı konusunda elimizde yaşadığımız somut belgeler var. Gelecek bu rapor çok önemli. Bu heyet gelen tüm raporları ve bizim itirazlarımızı tartışır biçimde değerlendirip bir karar verecek. Bu çok zor olmasa gerek. Bilirkişilik sisteminde aslında bunun çok kısa bir sürede çözülmesi lazım. Ama geldiğimiz noktada 2009 yılında meydana gelen bir kaza ve 2016 yılındayız kusur durumu hala tespit edilemedi" dedi.
BABA: CEZA DAVASINDAKİ KARARA İTİRAZ ETTİK
Baba Ömer Sarı ise uzayan yargılama sürecinin kendilerini yıprattığını söyleyerek, "Oğlumuzun acısı kesinlikle dinmedi. Biz olayda doktor ihmali olduğunu biliyoruz. Zaten Adil Tıp Kurumu'ndan gelen ilk iki raporda bu şekildeydi. Ne oldu da sonra neye göre fikir değiştirildi anlayamıyoruz. Çelişkili raporlar ceza davasında süreci olumsuz etkiledi. Ceza davasının sonucuna itiraz ettik. Dava Yargıtay'da, ancak bir yandan da tazminat davası devam ediyor. Ondan da gelecek heyet raporu çok önemli ama 2 yıldır rapor gelmiyor. Hatta bilirkişi heyeti bile birkaç ay önce oluşturulmuş. Sabırla kararı bekliyoruz. Bir an evvel sürecin tamamlanmasını umut ediyoruz" dedi.
DHA