T24 yazarı Mehmet Tezkan, AKP'nin ekonomik çöküşü ne yaparsa yapsın gizleyemediğini belirterek Erdoğan'ın 3.5 ay direndikten sonra damadı hakkında konuşmak zorunda kaldığını yazdı.
Siyaset "damat" üzerinden patladı başlıklı yazıdan ilgili bölüm şöyle:
Siyaset "damat" üzerinden patladı
Böyle olacağı belliydi. İktidarın yumuşak karnı ekonomi. İktidar derken Cumhurbaşkanı'nı kastediyorum, çünkü iktidarın yegane temsilcisi o.
Yıllardır başarılı olmakla övündüğü alan, belki de kendisini iktidardan götürecek en önemli sebep olacak.
AKP, 2001 ekonomik kriziyle geldi.
2021 ekonomik kriziyle gider mi bilmiyorum ama sarsıldığı, sıkıntılı günler geçirdiği aşikar. Merkez Bankası rezervlerinin eridiği meselesine girmeyeceğim. Rezervin brütüne mi bakılır, netine mi bakılır ekonomistlerin meselesi.
Ama şu gerçek, doları \ Euro'yu tutmak için Merkez Bankası 128 milyar dolar harcadı. Yürütmenin yegane temsilcisi olan Cumhurbaşkanı da aslında bu durumu kabul ediyor.
Kabul ediyor ama CHP'nin "128 milyar dolar buhar oldu" söylemine de şiddetle karşı çıkıyor.
Durumu şöyle açıkladı:
"Bir süredir zaten ekonomik saldırı altında olan Türkiye'nin salgınla birlikte uluslararası alanda ortaya çıkan finansal dalgalanmalara karşı da tedbir geliştirmesi gerekiyor. Bu zorlu dönemde ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak için planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı. Bu işlemlerin tamamı da piyasa kuralları çerçevesindedir. Ne dövizin buharlaşması ne de herhangi bir istismar haksız kazanç hukuka ve ahlaka aykırı işlem söz konusudur. Bu döviz işlemleri sayesinde ülkemiz uluslararası alanda ciddi etkilere yol açan şoklara rağmen hedeflerine bağlı kalmayı başardı."
Dikkatinizi çekerim, Cumhurbaşkanı bu açıklamayı Berat Albayrak'ın istifasından neredeyse 3.5 ay sonra yaptı.
Daha fazla direnemedi. Gündemi ekonomiden kaçırma, bu meseleleri konuşmama çabası, yeni gündem yaratma hamleleri, kendini destekleyen yayın organlarının gayretleri sonucu değiştirmedi \ değiştiremedi.
Siyaset "damat' üzerinden patladı.
Bahçeli'nin her hafta gündeme taşıdığı, haber kanallarının mecburen gece yarılarına kadar tartıştığı "HDP kapatılsın" meselesi de ekonomiyi konuşturmamanın, sorgulatmamanın bir parçasıydı.
Bu konuda ısrarcı olan MHP Genel Başkanı nedense yasanın verdiği yetkiyi kullanarak kapatılsın başvurusu yapmadı!
Şu notu kayda geçirmekte yarar var. PKK denen terör örgütünün en güçsüz olduğu dönem. İçişleri Bakanı net sayı verdi, "Sınırlarımız içinde 330 kişi kaldılar" dedi.
PKK'nın görece daha güçlü olduğu dönemlerde susup da PKK'nın sınırlarımız içinde adım atamaz hâle getirildiği ortamda HDP kapatılsın diye tutturmak manidar değil mi?
Koca devlet 330 kişiden mi çekiniyor?
Tabii ki "hayır", maksat başkaydı.
Kısaca iktidar kanadı ekonominin krizde olduğu konuşulmasın diye her yolu denedi ama kaçamadı.
Kaçamazdı da zaten.
Ağır ekonomik kriz eninde sonunda masaya yatırılacaktı, çünkü vatandaşın gerçek gündemi buydu.
Cumhurbaşkanı'nın AKP şapkasıyla partisinin İzmir il kongresinde bu konuyu açması, kendini muhalefete yanıt vermek zorunda hissetmesinin bir anlamı olmalı…
Demek ki; AKP tabanı da huzursuz.
Demek ki; AKP tabanı da ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor.
Demek ki; AKP'nin yerel yöneticileri esnafın, işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, işsizin sorularına yanıt veremiyor.