Amerikan'ın Sesi'nden Yıldız Yazıcıoğlu'nun haberine göre, Ali Babacan, "Yerel seçimlerde 50+1 gerekmiyor ki. Yerel seçimde dinamikler çok farklı, tamamen adaylara bağlı" diyerek, DEVA Partisi teşkilatında ittifak ile değil parti adaylarıyla seçime girme talebi olduğunu söyledi.
Babacan, 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak yerel seçimlere ilişkin özetle şu mesajları verdi:
"*‘Tertemiz adaylar istiyoruz’ dedik il başkanlarımıza. O yüzden 3-5 belediye alacağız diye kimsenin yanlışına ortak olmayız. “Kendimiz seçime gireceğiz” diyip, İstanbul’da, Ankara’da adayımız olmayacak mı? Şu anda diğer siyasi partilerde de böyle bir iş birliğini kaldıracak bir iç psikoloji yok.
* Türkiye genelinde kendi ismimiz ve kendi adaylarımızla seçime girme kararı aldık. Tüm teşkilatlarımız adaylarla ilgili çalışmalarına ivedilikle başladı. Komisyonlar kuruyoruz, adaylarla konuşacaklar, sohbet edecekler. Dışarıdan isimler önerilirse onlarla görüşmeler olacak.
* (DEVA Partisi'nin tek başına alabileceği iller var mı?) Seçimden önce bu işin matematiğini yapmak zor, seçimden sonra konuşalım.
* Yerel seçimler nedeniyle büyük resmi kaçırmamalıyız. Ülkemizin çok önemli problemleri var; seçim sürecinin burayı zayıflatmaması gerekiyor."
Başbakan yardımcılığı dönemindeki ekonomideki başarıyı tek başına ekonomi politikası ile değil AB'ye üyelik bakış açısıyla atılan hukuki adımlarla sağladıklarını söyleyen Babacan, 28 Mayıs sonrasında 100 günlük mevcut hükümet açısından ekonomide iyileşme olmasını şüpheli gördüğünü paylaştı. Mevcut hükümet açısından "dış politika ve dış güvenlik politikası alanlarında içim biraz daha rahat" diyen Babacan'ın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yönetimine olumlu mesaj verdiği de görüldü.
"Türkiye gerçek bir hukuk devleti olma sürecine girmez ise ekonomi maalesef düzelmeyecek" diyen Babacan, ekonomide çözüm reçetesinde ilk şart olarak Merkez Bankası bağımsızlığını güvence altına almak ve bunun için "Merkez Bankası Başkanı beş yıllığına göreve getirilir" yasal düzenlemesi gerektiğini söyledi.
Babacan, "Kural tanımayan bir yönetim başlı başına bir öngörülebilirlik sorunu oluşturuyor. Merkez Bankası şimdi ayda bir faiz artırıyor. Sadece faiz artırmak enflasyon sorununu çözmez. 'Gelecek ay da artıracağım' diyor ama acaba öyle mi? Cumhurbaşkanını bu sabrı nereye kadar sürecek, bunu hiç kimse bilmiyor. Kanunda Merkez Bankası bağımsızlığını garantiye alan bir madde olacak ki, o zaman söylenene inanalım. Şimdi Merkez Bankası arka kapıdan döviz satmaya devam ediyor. 2001’den 2015’e kadar Merkez Bankası 8 milyar dolar döviz satışı yaptı. 2019’dan bu yana, hani ‘128 milyar dolar’ diyorduk ya, 4 yılda 250 milyar doları geçti. Döviz kuru piyasada kendi dengesini bularak oluşmuş bir kur mudur? Yoksa Merkez Bankası arka kapıdan döviz satarak mu kuru burada tutmaktadır? Bunu bilmek bu milletin hakkı" dedi. Bu noktada ekonomi reçetesinde ikinci şartını "Arka kapıdan değil dövize müdahale şeffaf olmalı ve Merkez Bankası ile Hazine arasındaki protokol iptal edilmeli" diye açıkladı.
Devamında Babacan, ekonomide iyileşme için gerekli şartları "Hukuk devleti ilkesiyle yapısal reformlar hayata geçirilmeli, TÜİK'in verilerinin hükümetten bağımsızlığı sağlanmalı, BDDK'nın finansal düzenlemeler konusunda somut adımlar atılmalı ve AB süreci üyelik standartları çerçevesinde yürütülmeli" başlıklarında anlattı.