İşte Muhsin Ahmet Karabay'ın o yazısı:
3 harfli market savaşı ve Erenköy Cemaati
Bu memlekette iktidar birileriyle kamuoyu önünde kavga ediyorsa, mutlaka arka planda perdelenmek istenen başka şeyler var demektir. Şimdilerde perakende zincir marketlerle fahiş fiyat artışları üzerinden yürütülen savaşın perde arkasında bazı gerçekler var.
Fiyatların çok hızlı artmaya başladığından bu yana AK Parti iktidarı, üç beş ayda bir “üç harfli marketleri” hedef alıyor. Patates soğanın, fiyat artışlarının lokomotifi olmakla suçlandığı günlerin hemen ertesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çıkıp marketleri suçladı:“Zincir marketlerdeki fiyat farklılıklarının üzerine gitmek suretiyle buralardaki ciddi fiyat farklılıklarını da süratle kaldıracağız.”
Erdoğan bu sözleri sarf etmesinin üzerinden bir hafta geçmeden hedef küçültüp 5 büyük marketi işaret etti. 20 yıldan bu yana bu marketlerin palazlanmasına ortamı hazırlayan sanki kendisi değilmiş gibi çıkıştı:
“5 zincir market var. Bunlar bütün ürünü toparlıyor. Bu 5 zincir marketin topladığı ürünle piyasalar altüst oluyor.”
Bu çıkışın hemen ardından Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un talimatıyla bu marketlere denetim ekipleri yönlendirildi ve “fahiş fiyat” kontrolü yaptı.
Bir süre sonra perakende zincir marketler unutuldu. Döviz kurları bilerek ve isteyerek patlatıldı, ardından her şeyin fiyatları fırladı. İktidarın medya savaşçıları, 16 Şubat 2022’de marketleri yeniden hedef tahtasına oturttu. Sabah yazarı Dilek Güngör’e göre marketler milli güvenlik sorunu haline gelmişti. A Haber sunucusu Cansın Helvacı’ya göre ise marketlerin fiyatları düşürmemesi vatana ihanetti.
5 Mart 2022’de AK Parti’nin vurucu gücü olarak nitelendirilen MKYK üyesi Metin Külünk, market sahiplerinin adaletin önüne çıkarılması gerektiğini öne sürdü:
“Ekonomik darbe girişimine kalkan, fırsatçılık ve stokçuluk yaparak milletimizin huzuru ile oynayan, milletimize operasyon çeken bazı market zincirlerine sadece büyük ceza kesilmesi yetmez. Sorumluların adalet önüne çıkarılmasını milletimiz beklemektedir.”
Şimdi Erdoğan nihai hamle için devreye girdi. Enflasyonun yılbaşından itibaren ciddi düşüş sürecine gireceği bu kritik günlerde, zincir marketlerde kimi ürünlerin fiyatı üzerinden bir kampanyanın alevlendirildiğini söyledi.
Erdoğan, Ticaret Bakanlığı’nın bu marketlere gereken dersi vereceğini söyledi:
Beştepe Sarayı’nın seçmene vermek istediği mesaj net: Zamların sorumlusu marketler, kahraman hükümetimiz de bunlarla mücadele ediyor.
Mesajı alan bürokratlar ve belediye başkanları oldu. Hedef tahtasına konulan marketlerden birini denetleyen AK Partili Erzurum Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşçı, zabıtaları aracılığıyla markete 8 gün süreyle kapatma cezası verdi. Muhtemelen önümüzdeki haftalarda market denetimlerine ilişkin başka haberler de izleyeceğiz.
TÜRKİYE’DE FİYATLARI BEŞTEPE BELİRLİYOR
Türkiye’de temel girdi fiyatları Beştepe Sarayı’nda belirleniyor. Elektrik, petrol, doğal gaz fiyatları bizzat Erdoğan tarafından kararlaştırılıyor. Sadece bunlar değil, buğdaydan fındığa, sütten ete kadar fiyatlarda son söz Erdoğan’a ait.
Buna ilişkin en doğru tespitleri DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan yaptı.
İktidara kulak verirseniz, akaryakıtı BİM’den, doğalgazı A101’den, elektriği ŞOK’tan alıyoruz.
Oysa bir gerçek var. Türkiye, üretimi çoktan bıraktı. Artık üretmeyen bir toplum olduk. Toprağı Türkiye’den küçük Almanya, bizden çok buğday hasadı gerçekleştiriyor. 11 yıldan bu yana iç savaşta olan Suriye, bugün bile Türkiye’den daha çok zeytinyağı üretiyor. Konya (38,873 km²) kadar yüzölçümü olan Hollanda (41,543 km²), Türkiye’nin 6 katı tarım ürünü ihraç ediyor. Avuç içi kadar Sırbistan bize et satıyorsa, yapılan zamların sorumluluğunu marketlere yıkmak insafla izah edilemez. Ancak “Zamları Allah yaptırıyor” diyen Diyanet İşleri Başkanlığı devreye girer.
İktidara ve onun savaşçılarına bakarsanız;
Dolar yükseliyorsa; dış güçler suçlu,
Eğitim kötüyse; öğrenciler suçlu,
Ekonomi kötüyse; CeHaPe suçlu,
Adalet bitmiş durumdaysa; barolar suçlu,
İşsizlik artmışsa; iş arayanlar suçlu,
Fiyatlar artıyorsa; marketler suçlu,
Şehitler geliyorsa; teröristler suçlu,
Maden faciaları oluyorsa; fıtrat suçlu…
Oysa 20 yıldan bu yana Türkiye’yi çiftlik gibi yöneten Erdoğan ve partisi hiçbir şeyden sorumlu değil!
BİM’İ HEDEF ALMANIN ARKASINDA CEMAAT HESAPLAŞMASI MI VAR?
Erdoğan’ın zincir marketlere savaş ilan ettiği günlerde ilginç bir gelişme yaşandı. Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı ve aynı zamanda BİM İcra Kurulu Üyesi olan Galip Aykaç, perakendecilere yönelik eleştirilere cevap verdi.
Perakende gıda sektöründe kârlılığın çok düşük olduğunu belirten Aykaç, Türkiye’de enflasyonun yüzde 85 olduğunu hatırlatarak, bütün kârın verilmesi halinde bile bu oranın ancak yüzde 81’e ineceğini söyledi:
“Bunu bile bile ‘Bire alıp üçe satıyorlar, bire alıp, dörde satıyorlar’ diyecek kadar alçalan gazetecilere, oda başkanlarına diyorum. Bu algı operasyonunuzun vatandaşta karşılığı yoktur.”
“Biz bu ülkenin temel taşlarıyız. Bu temel taşını yerinden oynatmaya da bunların güçleri yetmez. Bre ahlaksızlar, densizler sizlere bundan sonra sizin tonunuzla cevap vereceğim bunu bilesiniz.”
Aykaç’ın bu sözleri, alışılmışın dışında bir çıkış. Dahası bir nevi meydan okuma.
BİM, ERENKÖY CEMAATİ’NİN BANK ASYA’SI İDDİASI
Türkiye’nin en büyük üç zincir marketinden biri olan BİM, Nakşibendi tarikatına mensup Erenköy Cemaati’nin amiral gemisi konumunda. 2013’te dershaneler üzerinden başlayan tartışmayı, iktidar kısa zamanda, Gülen Cemaati’ne karşı Bank Asya üzerinden ekonomik savaşa dönüştürdü.
İktidar ile Gülen Cemaati arasındaki kavgada iktidarın yanında saf tutan Erenköy Cemaati’nin lideri Osman Nuri Topbaş, son dönemde sohbetlerinde haktan hukuktan, adaletten söz etmeye başladı. Beştepe Sarayı, bunun iktidara yönelik eleştiri olduğuna karar vermiş. Dahası, Topbaş’ın Gülen Cemaati’nden söz ederken “FETÖ” ifadesini kullanmamış olmasını da buna delil olarak göstermişler.
Erdoğan’ın marketler çıkışıyla iki hedefi birden vurmak istediği yorumları yapılıyor. Erenköy Cemaati’ne yakın isimlerle konuştum. Erdoğan’dan Erenköy Cemaati’ne yönelik terör örgütü yaftasının gelebileceğine ihtimal vermiyorlar.
Bu isimlerden birisi, Erdoğan’ın 2013’te Bank Asya’ya yönelik açık saldırılarına maruz kalınacağını sanmadığını ama gerginliğin giderek tırmandırılmasından da endişe ettiklerini belirtiyorlar.
İktidarın imha listesinde sırada Süleymancılar’ın olduğu söylenirken, onların açık biatlarından sonra böyle bir ihtimalin gündemden düştüğü söyleniyor.
Erdoğan’ın bu açık düşmanlığını farklı yorumlayanlar da var. Bu kesime göre, Cumhur İttifakı’nın minik ortağı Doğu Perinçek’in “Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız” sözleri yerine getiriliyor.
Anlaşıldığı kadarıyla bu olanlar BİM üzerinden cemaat lideri Osman Nuri Topbaş’a “ayağını denk al” mesajı anlamına geliyor. Bakalım Erenköy Cemaati, Süleymancılar gibi biatlarını tazeleyecek mi, yoksa eleştirilerini sürdürecek mi?
BEŞLİ MARKET BİR HAFTA MAĞAZALARINI KAPATSA
İktidar, bütün silahlarıyla beşli perakende marketlerin üzerine gidiyor. Bu marketler, pahalılığın faili gösteriliyor. “Marketler sebep, enflasyon sonuç” noktasına varmak üzereler.
Marketler, zaten ortak hareket etmekle suçlanıyor. “Madem suçlu biziz. Bir hafta süreyle mağazalarımızın faaliyetlerini askıya alıyoruz” deyip uygulamaya koysunlar. Tüketiciyi ucuzluğun kaynağı Tarım Kredi Kooperatifleri’nin marketlerine ve mahalle bakkallarına bıraksınlar.
Marketlerin savunuculuğunu yapacak değilim. Ama şunu net söylemem gerekiyor. BİM, ŞOK, A101 gibi marketler olmazsa, tüketici her şeyi daha pahalıya alırız. Piyasadan çok fazla mal alarak maliyetleri düşürüyorlar. Dahası, çok sattıkları için de sürümden kazanıyorlar.
Dünyada market fiyatlarını kontrol ederek enflasyonu dizginleyen bir ülke yok. Erdoğan ve ekibinin “üç harfli market” savaşının altında yatanın detaylarını göreceğiz.
Enflasyonun suçlusu üç harfli marketler değil, üç harfli bir parti: AKP.