Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Her an seçim olabilir. Eğer anketlerde kendileri için umut var ve kotarılacak bir durum görürlerse her an baskın bir seçim yapabilirler" dedi. Bununla birlikte başka ihtimaller olduğunu da belirten Bilgen, "Türkiye dış politikası bırakın düzeltmeyi, normalleştirme imkanına bile sahip değil. Bu yaklaşımla ekonomide iyileşme göstergesi mümkün değil. Bunu Mehmet Şimşek ve Ali Babacan gibi isimler de bazen dile getiriyorlar. İç politikayı algı ile yürütebilirsiniz ama ekonomi ve dış politika reel alanlardır. Bu yüzden seçimi her an yapabilecekleri gibi belki seçimlerden birini yapıp birini iptal edebilirler. Ertelemeyi bile düşünebilirler. Savaşı gerekçe göstererek bir yıl erteleme yoluna bile gidebilirler. 2019 yılında kullanacağı yetkileri şimdiden kullanıyor zaten. Bir seçim ona ne getirecek onu da düşünüyor" dedi.
ERDOĞAN'IN BÖYLE BİR ARAYIŞI OLDUĞU YÖNÜNDE SOMUT BİLGİLER VAR'
Mezopotamya Ajansına konuşan Bilgen, "Bir ihtimali daha gündeme getirelim. Mevcut sistemle 50 artı 1 imkansız. Erdoğan iki turlu sistemden de rahatsız. Yeniden eski sisteme gitmek… Bunun teknik imkanı da AYM'nin 16 Nisan referandumunun bazı maddelerini bir iptal yolunu açmaktır. Ya da AİHM'in bunu yapmasıdır. İktidar bunu siyasi ranta dönüştürebilir. Biz reform yaptık ama işte hainler, dış güçler bunu engellediler deyip eski sistemle baskın seçime gittiğinde yeniden tek başına iktidara gelebilir. Erdoğan'ın böyle bir arayışı olduğu yönünde somut bilgiler var" dedi.
'SEÇİMİN BİR ANLAMI KALMADI'
Seçimlerin anlamını yitirdiğini vurgulayan Bilgen, "Artık Türkiye sistemi içerisinde seçim ne anlam ifade ediyor ne kadar kriter, ölçü oluşturuyor bu sorgulanıyor" dedi. İktidarların eskiden de ömürlerini uzatmak için seçim sistemi ile oynadıklarına değinen Bilgen, şöyle devam etti: "16 Nisan referandumu ile parlamento ve milletvekilinin anlamının yerinin minimize edildiği sembolik hale getirildiği bir dönemde seçim ne anlam ifade ediyor? Bence tükenmiş bir sisteme, çürümüş, yozlaşmış bir sisteme bütünüyle toplumsal ve uluslararası alanda kredisini bitirmiş bir iktidar için meşrulaşma, onaylatma, akredite etme ve biraz daha iktidarda kalmanın yolunu yöntemini bir kez daha tescillenme arayışıdır."
'BEKLEYİN SANDIK GELİYOR' ALGISI
Bilgen, bunun nedenini de şöyle açıkladı: "Bu başka gündemleri örtmek için OHAL koşullarında tutulduğumuzu unutturmak için, savaş koşulları yok, her türlü miting engellenmiyor, istenen gazeteci istenen saatte evi basılarak tutuklanmıyor, tutuklu milletvekilleri yok, yüze yakın belediyeye kayyım atanmamış normal koşullarda seçim yapılacakmış gibi bir beklenti yaratılmaya çalışılıyor. Bu beklenti toplumsal muhalefetin her alanda yükselmesini engellemek için kullanılıyor. İşte 'bekleyin sandık geliyor' gibi bir algı yönetimi ile karşı karşıyayız."
'SEÇİM GÜVENLİĞİ YOK'
AKP ve MHP'nin birlikte hazırladığı yeni seçim düzenlemesinin seçim güvenliğini tümden ortadan kaldırdığını belirten Bilgen, "Bu düzenleme de aynı binada olanların aynı sandıkta oy kullanma ihtimalini ortadan kaldırmak otokontrolü ortadan kaldırmaktır. Bu şehirdeki oylarla oynama ihtimalini ortaya çıkarıyor. Kürt bölgelerine yönelik de sandık birleştirme, kolluğun çağrılması ve sandık başına memurların atanması gibi konular kırsala yönelik düzenlemelerdir. Bıktırmak, yıldırmak Kürt seçmenin daha kararlı durduğu yerde bunu bozmaya yönelik düzenlemelerdir. Belki kolluğa oy sayımı yaptıracaklar. Seçimin uluslararası akreditasyonu konusunda net kriterler var. O kriterlere uygun seçimleri uluslararası kamuoyu seçim sayıyor. General Beşir de seçim yapıyor ama kimse 'o da meşru bir devlet adımıdır' demiyor. Kürtlere dair söylenecek söz yok, muhalifleri durduracak bir siyaset argümanı yok geriye 'ne kadar sandıktan uzaklaştırırsak o kadar iyidir, artı hesapla işe başlarız' hesabı yapıyorlar" şeklinde konuştu.
"Neden Sandık Kurulu Başkanı kamu görevlisi olacak" diye soran Bilgen, "Partileri biraz daha ikincil plana itmek için yapılıyor. Partiler 'katılmayacağız, artık seçimler meşru değildir' şeklinde kararlı bir irade ortaya koymuyorlarsa, bütün bu hilelere entrikalara ne kadar engel olabilirizin üzerinde durmaları gerekiyor. Muhalefetin de yüzde 50 artı 1'e ihtiyacı varsa bence yüzde 60'ı garanti altına almalı ki sonuçta bütün engelleme ve baskılara rağmen kazanma sınırları aşılabilsin" dedi.
CHP İLE TEKNİK GÖRÜŞME
CHP ile yapılan görüşmeye ilişkin de bilgi veren Bilgen, görüşmenin sadece seçim güvenliği ile sınırlı olduğunu ve hiç bir şekilde 'seçim ittifakı' gibi bir meselenin gündeme gelmediğini kaydetti. Bilgen, yapılan görüşmeyi de 'tamamıyla teknik bir görüşme' şeklinde özetledi.
'AFRİN SİYASETİ TERS TEPEBİLİR'
Seçim hesaplarının bir yanıyla Afrin üzerinden sürdürüldüğünü belirten Bilgen şunları söyledi: "Siyasi iktidar Afrin'de kontrollü bir gerilimin büyük bir avantaja dönüşebileceğini varsaydı. En azından milliyetçi oyları alabilme konusunda hareket etti. Geçtiğimiz günlerde bir iktidar milletvekili işte cumhur ittifakının içinde olmamak Afrin şehitlerinin kemiklerini sızlatır dedi. İttifak seçimle ilgili diğeri de güya beka sorunu ama iç içe geçmiş, denklemler bilinçaltına yerleşmiş ki bu dışa vuruyor. Afrin'e verilen destekte geçici bir durum var ve ters tepme ihtimali yüksek. Yani bir süre sonra asker cenazeleri arttığında, bir şehir çatışması tablosu ortaya çıktığında bu tablo tersine dönebilir. Hem Irak'taki referandum sürecine yaklaşım hem Kobane ve Afrin konusundaki tutum AKP'nin Kürt seçmenini irrite etmiş durumda. Bunun sürpriz sonuçları yaşanabilir. Şimdiye kadar hiç HDP'ye oy vermemiş Kürt seçmen ciddi bir sürpriz yapabilir. Milliyetçi oyları devşirmenin böyle bir bedeli olabilir. Hani o dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi."