CHP Genel Başkan yardımcıları Veli Ağbaba, Sezgin Tanrıkulu ve Grup Başkanvekili Özgür Özel tarafından 'Gazetecilerin sorunlarının araştırılarak gerekli çalışmaların yapılması' amacıyla TBMM'ye önerge sunuldu. Önergede, TÜİK verilerine göre 7 bin gazetecinin çalışamadığına dikkat çekildi.
CHP Genel Başkan yardımcıları Ağbaba ve Tanrıkulu ile Grup Başkanvekili Özel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla 'Gazetecilerin sorunlarının araştırılarak gerekli çalışmaların yapılması' amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için TBMM'ye önerge sundu. Araştırma önergesi gerekçesinde basın mensuplarının siyasi iktidar baskısı altında çalıştığına ve işsiz bırakıldığına, cezaevleri ile 'ıslah edilmeye' çalışıldığına yer verildi. AK Parti iktidarının basın mensuplarını '2T' ile yani 'tehdit' ve 'tecrit' ile baskı altına almaya çalıştığının savunulduğu önergede ayrıca, TÜİK verilerine göre 7 bin gazetecinin çalışamadığı ve bu durumun yüzlerce ilçenin nüfusundan daha büyük bir basın ordusunun mesleğini yerine getiremediği anlamına geldiği kaydedildi.
TBMM Başkanlığı'na sunulan önergede, AK Parti iktidarları döneminde basın organlarının, hükümetin olumlu çalışmalarını anlatmak, olumsuz uygulamaları ise gizlemek zorunda bırakıldığı vurgulandı. İktidarın kendi düşüncelerini onaylamayan medya kuruluşları ile basın mensuplarından rahatsızlık duymakla kalmadığını cezaevleri ile 'ıslah' etmeye, cebir ile caydırmaya çalıştığı öne sürülen önergede, şu ifadelere yer verildi: "Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gazete patronlarına çağrı yapılarak, her gazete patronunun köşe yazarının düşüncelerinden sorumlu olacağı belirtilmiş ve iktidarı eleştiren bu kalemlerin 'kapının önüne konulması gerektiği' şeklinde sert uyarılar yapılmıştır. Bu tutumun neticesi olarak gazetecilerin işsiz kalması bir gerçeklik olarak Türkiye kamuoyunun gündemine oturmuştur. İktidar partisi mensupları tarafından gazete baskınları yapılmış, köşe yazarları sokak ortasında dövülerek sadece kalemleri değil, kemikleri de kırılmıştır. Bu eylemleri yapanlar cezalandırılmadığı gibi ödüllendirilerek bakan yardımcılığı görevlerine getirilmiştir. Son olarak yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan 'bedelini ödeyecekler' açıklamasının ardından MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin haber yapan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Bununla yetinilmeyerek cezaevinde de basın mensuplarına uygulanan tecrit ile yalnızlaştırma politikası yürütülmüştür. AKP, basın mensuplarını 2T ile yani 'tehdit' ve 'tecrit' ile baskı altına almaya çalışmaktadır."
TÜİK'in resmi verilerine göre, 7 bin gazetecinin çalışamadığı dile getirilen önergede şunlar kaydedildi: "Bağımsız meslek örgütlerinin araştırmalarına göre otuz üç basın mensubunun cezaevinde bulunduğu bir süreçte, gazeteciler 1961 Anayasası kazanımlarıyla elde ettikleri hakların ardından kutlamaya başladıkları '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' dolayısıyla bir kutlama yapamamakta, arkadaşlarına destek olmak ve seslerini duyurabilmek için basın açıklamaları gerçekleştirmeyi öncelemektedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün çalışmasına göre, 2015'te 180 ülke arasından basın özgürlüğünde 149. sırada yer alan Türkiye'de Çalışan Gazeteciler Günü'nün kutlanamaması bir yana 'Çalışamayan Gazeteciler' sorunu ciddi bir önem taşımaktadır. 7 bin gazetecinin çalışamıyor olması, Türkiye'nin yüzlerce ilçesinin nüfusundan daha büyük bir basın ordusunun işsiz olması anlamına gelmektedir. Yine tutuklu gazeteciler konusu tüm dünya kamuoyunda Türkiye'deki demokrasi ve basın özgürlüğünün sorgulanmasına sebep olmaktadır. Tüm bu nedenlerle anayasanın 98. TBMM içtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince gazetecilerin sorunlarının araştırılarak gerekli çalışmaların yapılması amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz."
CİHAN