Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, davanın bugün görülen karar duruşmasına, Barış Annesi katılmazken, avukatı Gülşen Özbek hazır bulundu. Duruşmada, iddia makamı önceki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını tekrarladı. Mütalaasında, DTK binasında yapılan arama sırasında elde eildiği ileri sürülen dijital materyaller içerisinde Özbek’in isminin ‘delegeler listesi’ içerisinde yer almasının yanı sıra DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in açlık grevine girdiği dönemde katıldığı bir eylem, HDP’li kadın adayların tanıtım toplantısı, taziye gibi kimi eylem ve etkinliklere katılması ve suç kapsamına sokulan bazı telefon tapelerini delil olarak göstererek, “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla ceza talebinde bulundu. Cumhuriyet Savcısı, yargılama giderlerinin de yine Özbek’ten tahsil edilmesini talep etti.
ÖZBEK: YÖNELTİLEN 3 SUÇLAMA VAR
Mütalaaya karşı savunma yapan avukat Gülşen Özbek, önceki celse de ifade ettikleri gibi savcılık mütalaasına iştirak etmediklerini söyledi. İsnat edilen suçlamalar konusunda, müvekkili açısından kimi ölçme ve değerlendirmelerin yapılması gerektiğini dile getiren Özbek, “Müvekkilime yöneltilen örgüt üyeliği suçlamasına ilişkin 3 iddia söz konusudur. Yaptığı bazı telefon görüşmeleri, katıldığı bazı eylem ve etkinlikler ile DTK ile ilişkisi. Suç kapsamında sokulan telefon görüşmelerinden biri yeğeni ile yaptığı bir görüşmedir ve orada mahkeme, vasilik gibi kavramlar geçmesine rağmen ne hikmetse aleyhte yorumlanıp, dosyaya eklenmiş. Diğer bir görüşmesinde müvekkilim aranıp, şu kişinin çocuğu hayatını kaybetti diye bir taziye bilgisi verilmiş. Bu görüşme suç unsuru olamaz. Ölünün kimliği yoktur. Bu coğrafyada insanlar ne şekilde yaşamını yitiriyorsa yitirsin, insanların ailelerinin, yakınlarının ya da tanıdıklarının taziyeye gitme hakları vardır. Bunun engellenmesi ahlaki de vicdani de değildir. Telefon görüşmelerinin aleyhte delil olarak yer alamaz, PSVK’de kolluğun görevleri tanımlanmıştır. Delilleri toplar getirirler. Yorum yapma ve değerlendirme mahkemenin görevidir” dedi.
Devamında müvekkilinin yine 10 farklı eyleme katılmakla suçlandığına dikkat çeken Özbek, mahkeme heyetine müvekklinin bu eylemlerden birinden yargılanıp beraat ettiğini hatırlattı.
“DEVLET O SESİ DUYUP, ADIM ATTI”
Müvekkiline yönelik bir diğer iddianın Leyla Güven’in başlattığı açlık grevine ilişkin olduğunu dile getiren Özbek, “Müvekkilin de yer aldığı belirtilen o eyleme katılan diğerlerinin sesini devlet duydu ve açlık grevleri konusunda devlet nezdinde adım atıldı. Ölümler olmadan sürecin bitmesi sağlandı. Müvekkilim bu eyleme katılmışsa da ve gitmişse hiçbirinde yasadışı bir söylemi ya da hareketi yoktur. Anayasamızda basın hakkı vardır. Bir yurttaşa neden basın hakkını kullandın denemez” diye belirtti.
“YAŞI VE POZİSYONU UYGUN DEĞİL”
Müvekkilinin benzer şekilde HDP’li kadın adayların tanıtım toplantısına katılmakla dahi suçlandığına dikkat çeken Özbek, “Hiçbir yasadışı faaliyeti bulunmaması nedeniyle müvekkile yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. DTK’de faaliyet yürüttüğü iddia edilen müvekkilin yaşı ve pozisyonu böyle bir şeye uygun değildir. Barış Annelerine Türkiye’nin yer yerinden davetler gelir. Müvekkilim de birçok kurumun davetlerine iştirak eder. DTK tarafından da davet edilmiş ve etkinliklerine iştirak etmiş olabilir. Fakat isminin bir listede geçmiş olması müvekkilin suç işlediğini göstermez. Örgüt üyeliği için hiyerarşik bir yapıya dahil olması gerekir. Yaşı itibariyle müvekkilimin böylesi bir yapıya dahil olması mümkün değildir” diyerek, beraat talebinde bulundu.
CEZASI YARI ORANDA ARTTIRILDI
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Barış Annesi Makbule Özbek’e “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla 5 yıl hapis cezası verdi. Bu cezada da yarı oranda artırıma giden mahkeme heyeti, Özbek’e toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
OĞLU KARARA TEPKİ GÖSTERDİ
Makbule Özbek’in oğlu Özgür Özbek verilen karara tepki gösterdi. Annesinin cezaevinde kalp krizi geçirdiğini ve kronik rahatsızlığı bulunduğunu kaydeden Özbek Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ”Anneme bugün 7 yıl 6 ay ceza verildi. 72 yaşında ve kronik rahatsızlığı olan bir insan nasıl örgüt üyesi oluyor? Ömrü boyunca Barışı haykırmaktan vaz geçmedi. Vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.