Suriye'deki iç savaş sebebiyle 9 yıl önce annesi, babası ve 5 kardeşiyle birlikte Daraa şehrinden kaçan 14 yaşındaki Ali Ghezavi'nin en büyük hayali iyi bir kardiyolog olmaktı.
Farklı ülkelerde 9 yıldır mülteci kamplarında kalan Ali, hayallerine ulaşmak için sürekli çalışarak 5 ayrı dil öğrendi.
Ghezavi ailesi, Avrupa'da yerleşik bir hayat için çaba harcarken, Ali de İngilizce tıbbi kitaplar okuyarak, gelecekteki hedefi için hazırlık yapıyordu.
Ancak Suriye'nin güneybatısındaki Dera'da 9 yıl önce başlayan uzun yolculuğun hâlâ düzenli bir hayata dönüşememiş olması Ali'nin bütün umutlarını yok etti.
Ali, iltica müracaatının reddedildiği Hollanda'daki Ter Apel Sığınma Merkezi'nde hayatına son verdi.
"PENCERESİ OLMAYAN BİR ODADA 8 KİŞİ KALIYORDUK"
BBC Türkçe'ye mülakat veren Baba Ahmed Ghezavi'ye göre, uzun savaşın yıktığı kentlerden biri olan Dera'dan kaçmak dışında bir seçenekleri yoktu.
Ahmed ve Ayşe Ghezavi çifti, 5 çocuklarıyla birlikte Lübnan'a geçerek, 5 yıl buradaki bir kampta kalmış.
Daha sonra İspanya'ya gitmelerine izin verilmiş. Oturma izinleri olmasına rağmen İspanya'da ev ve iş bulma konusunda zorlanmışlar.
Ahmed Ghezavi, o günleri Hollanda medyasına, "Murcia şehrinde penceresi bile olmayan bir odada 8 kişi kalıyorduk" diye anlatıyor.
Hollanda'da sığınma koşullarının daha iyi olduğunu duyan Ghezavi ailesi, yeniden yollara düşmüş. Hollanda'ya ulaştıktan sonra Ter Apel Sığınma Merkezi'ne iltica müracaatında bulunan Suriyeli aileye, bir başka AB üyesi ülkede sığınma statüsü aldıkları gerekçesiyle "ret" cevabı verilerek, tekrar İspanya'ya dönmeleri istenmiş.
Murcia'ya dönen Ghezavi'ler, kalacak yerleri olmadığı için sokaklarda sabahlamış. İspanyol makamları, "Belgeleriniz artık geçerli değil, Hollanda'ya gidin." diyerek, onları geri çevirmiş.
Suriyeli aile, bir kez daha Hollanda'ya gelerek, Ter Apel'daki merkeze sığınmış.
Hollanda'ya geldikten sonra Ali'nin kısa sürede ülkenin dilini öğrendiğini anlatan anne Ayşe Ghezavi, "Kendisini burada güvende hissediyordu." diyor.
"SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜ, YEMEK YEMEDİ"
Ailenin en büyük oğlu olan Ali, Ter Apel'da hem dilini geliştirip hem de okula hazırlık yapıyordu. Ancak bir süre önce Hollanda makamları, sığınma başvurularının onaylanmadığını ve kesinlikle ülkede kalamayacaklarını bildirdi.
O günden sonra sessizliğe bürünen ve yemek yemeyen 14 yaşındaki Ali, intihar etti.
Ailesi ve Hollanda'daki mültecilere yardım kuruluşları, Avrupa'da her türkü güvenceden yoksun çok sayıdaki mülteci çocuğun durumuna dikkati çekmek için Ali'nin öyküsünü gündeme taşıdı.
Yardım örgütlerine göre, Avrupa'da sığınma prosedürleri sadece çok uzun sürmekle kalmıyor, aynı zamanda her ülkeye göre büyük farklılık gösteriyor.
Ghezavi ailesi, bu farklı uygulamaların insanlık dışı bir karara yol açtığını ve 14 yaşındaki bir çocuğun hayatını kaybetmesine neden olduğunu savunuyor.
Hollanda Sığınmacı Kabul Merkezi Kurumu Sözcüsü Edward Ernst, Ali'nin cenaze masraflarını karşılayacaklarını, ailesine de destek olacaklarını söyledi.