Törende konuşan Gazeteci Yazar ve Punto 24 Onursal Başkanı Hasan Cemal, son yıllarda gazeteciliğin özü olan bağımsız özgür haberciliği ve gazeteciliği yok etmeye çalışan bir Erdoğan düzeni kurulmaya çalışıldığını söyledi.
Beyoğlu’nda bulunan Cezayir Restaurant'ta düzenlenen ödül törenine P24 Onursal Başkanı Hasan Cemal, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, gazeteci ve yazarlar Cengiz Çandar, Sevgi Akarçeşme, Yasemin Çongar, Yavuz Baydar, Yalçın Bayar, Ergun Babahan, Tuğrul Eryılmaz katıldı. Bu yıl ilki düzenlenen AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri, yolsuzluk, görev suistimalleri ve organize faaliyetleri gibi alanlarda iktidar yapılarını sorgulama, şeffaflığa katkı sağlama ve kamuoyunda etki yaratmada başarılı bulunan 2014 yılı içinde yayınlanmış özgün haberlere verildi.
Törende birincilik ödülü 3 Ocak 2014 tarihinde Radikal gazetesinde yayınlanan 'TIR tutanağı' başlıklı haberiyle Fatih Yağmur'a verildi. Hürriyet gazetesinde 13 Aralık 2014 tarihinde yayınlanan 'Makam aracı 1 Milyon TL' başlıklı haberi ile en iyi araştırmacı gazetecilik haberi kategorisinde ikincilik ödülüne Nurettin Kurt layık görülürken, üçüncülük ödülü ise 4 Kasım 2014 tarihinde 't24.com.tr’de yayınlanan 'Bingöl'de 2 polisi şehit eden mermiler öldürülen 4 kişinin elinden çıkmamış!' başlıklı haberiyle Tahir Alperen'e verildi.
Törende konuşan gazeteci yazar Hasan Cemal, 7 Haziran'dan sonra Türkiye’de basın özgürlüğünün önünün açıldığını söyledi. İleriye dönük umutlarının artarak devam ettiğini belirten Cemal, şunları kaydetti: “Son yıllarda bizim mesleğimizin gazeteciliğin üzerinde kabus gibi kap kara bir bulut çöktü. Ve gazeteciliğin özü olan haberciliği dumura uğratmaya çalışan, bağımsız, özgür haberciliği ve gazeteciliği yok etmeye çalışan bir Erdoğan düzeni kurulmaya çalışıldı. Ve bu mesleğin özü olan haberciliği büyük ölçüde olumsuz etkiledi. Bu ödüller, bu ödüllerden üçünü kazanan meslektaşım bu kabus dönemini bir tarafından kırmaya başladı. Ve zaten bu olumsuz, karanlık dönem 7 Haziran ile birlikte dağılmaya başladı. Bu ödüller özgür ve bağımsız gazeteciliğin bu ülkede de durdurulamayacağının çok net bir belirtisi oldu.”
'HİÇBİR ÜLKEDE DEMOKRASİ MÜCADELESİ KOLAY OLMADI, HİDAYET KARACA VE MEHMET BARANSU DA ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞACAK'
Gazetecilerin son yıllarda aldıkları cezalara değinen ve bu yaşananları demokrasi mücadelesi olarak değerlendiren Cemal, şu ifadeleri kullandı: “Hiçbir ülkede demokrasi, ifade özgürlüğü mücadelesi kolay olmadı. Ben şuna inanıyorum Hidayet Karaca da, Mehmet Baransu da özgürlüğüne kavuşacak ve bugün burada bulunan ikincilik, birincilik ödülünü alan meslektaşlarımız haberciler biri işinden oldu, birinin ise hakkında açılmış davalar var. O yüzden ben bu dönemin kalıcı olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de demokrasiye giden yola yürüyecektir. Bu tabi inişli çıkışlı bir yolculuktur. Hidayet Karaca da, Mehmet Baransu da özgürlüklerine kavuşacaklardır. Hapiste olan Kürt gazeteci meslektaşlarım da özgürlüklerine kavuşacaklardır. Bir twit yüzünden genel yayın yönetmeni hakkında 24 aylık davalar, mahkeme sonuçları görülmeyecektir. Sanıyorum Today’s Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş hakkındaydı. Yine burada Cumhuriyet gazetesinden bir bayan arkadaşımız hakkında da bilmem kaç ay ya da yıl hapis cezası istenmiş durumda. Bunları biz tarihin çöp tenekesine fırlatacağız ve Türkiye’de özgür ve bağımsız gazetecilik yapılacak. Bunun da yolu açılmaya başlandı. Bu zaten Türkiye’de demokrasiye giden yolda yürümemiz demektir. Ben 7 Haziran'dan itibaren iyimserliğimi koruyorum hatta iyimserliğim ileriye dönük arttı.”
'KARACA VE BARANSU, HUKUKUN İPTAL EDİLMESİ NEDENİYLE İÇERİDELER BU EBEDİYEN DEVAM EDEMEZ'
7 Haziran sonrası Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Gazeteci Mehmet Baransu’nun içeride kalamayacağını ifade eden Cengiz Çandar ise konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ödül, Avrupa Birliği’nin Araştırmacı Gazetecilik Ödülü yani Avrupa Birliği bunu teşvik ediyor, biz de jüri olarak bu yapıtlara, bu arkadaşlara verilmesini uygun gördük. Az önce söylediğim gibi diğer 7 Haziran sonrasında hayde hayde korkudan bağışık olarak haber yapmak durumunda. Bu ödüle layık görülen çalışmalarda ve diğer ödül alamayan çalışmalarda Türkiye’de korkunun egemen olduğu dönemde yapılmış haberlerdi. O zaman onlar yapıldıysa şimdi bir de Avrupa Birliği damgalı ödül alıyorlarsa, bir de 7 Haziran’ı arkada bırakmış önümüze bakıyorsak önümüzdeki dönemde haber yapımında korkunun asla yeri olmaması ya da korka korka da haber yapılmaya devam edilmesi gerekiyor diyorum.
Görüyorum şu anlamda ikisi de gerek; Hidayet Karaca olsun gerek Mehmet Baransu olsun hukukun iptal edildiği, adaletsizliğin zirve yaptığı nokta nedeniyle içerideler. Bunun daha gidecek bir yeri yok ki daha hukuksuzluğun varacağı yer neresidir? Ebediyen olamaz bu. Ve hele hele 7 Hazirandan sonra hiç olmaz. Bundan sonra gerek Hidayet Karaca için gerek Mehmet Baransu için bu durumun devam etmeyeceğine gayet iyimser duygularla sahibim ve buradan da onlara dayanışma duygularımı ifade ediyorum.”