Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 2016 yılı Nisan ayında yürürlüğe giren mülteci anlaşmasıyla Ege Denizi üzerinden yönelen mülteci geçişleri kontrol altına alınırken son dönemde bu güzergâhı kullananların sayısı yeniden artışa geçti. Yunan adalarında en fazla 6 bin 300 kapasiteli mülteci kamplarında yaklaşık 20 bin mülteci kaldığı belirtiliyor.
Geride kalan haftalarda bu güzergâh üzerinden 2 bin 239 mültecinin Türkiye üzerinden Yunan adalarına geçtiği bildirildi. Böylece geçen yılın aynı dönemine göre, Ege güzergâhını kullananların sayısı ikiye katlanmış oldu. Yunanistan'daki kamplarda mültecilerin kayıt işlemlerinin uzun sürmesinin ise Türkiye'ye mültecileri geri gönderme sürecinin uzamasına yol açtığı belirtiliyor. Yunanistan, kamplardaki yığılmayı önlemek için geride bırakılan haftalarda mültecileri anakaraya göndermeye başlamıştı.
Yaz aylarında Ege'deki adalara ulaşan mültecilerin sayısının arttığına işaret eden Avrupa Siyaset Merkezi'nden (EPC) Katharina Bamberg, "Türkiye-Yunanistan kıyısında durumun gergin olduğunu söyleyebiliriz" değerlendirmesini yaptı.
Almanya devreye girdi
Öte yandan bu güzergâhı kullananların artması Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki antlaşmanın geleceğini de tartışmaya açtı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İdlib'de süren çatışmalar nedeniyle yeni bir mülteci dalgasının yaşanacağını ve bunu tek başlarına göğüsleyemeyeceklerini belirterek "Oldu oldu, olmadı kapıları açarız" ifadesi üzerine Avrupa Birliği'nden de bu hafta içinde art arda açıklamalar geldi.
Avrupa Birliği, mülteci anlaşmasına bağlı kalınacağını belirtirken Almanya da Atina ve Ankara ile görüşmeler yaparak yasa dışı yollarla geçişleri engellemek üzere iş birliği yapılmasını sağlamaya çalışıyor.
Alman İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Stephan Mayer, Perşembe günü Funke Medya Grubu’na konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Türkiye ve Yunanistan ile birlikte, önümüzdeki günlerde ve haftalarda çok yakın istişareler yoluyla, belki de Türk Sahil Güvenliği’ne Almanya’nın yardımı ile daha az mültecinin Ege adalarına gitmek üzere yola çıkmasını sağlayabiliriz" diye konuştu.
"Anlaşma pazarlık aracı yapılamaz"
AB Göç, İçişleri ve Vatandaşlık Komiseri Dimitris Avramopoulos da Perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmanın sürdürülmesi konusunda destek verdiğini, ancak anlaşmanın bir "pazarlık aracı" olarak kullanılamayacağını belirtti. AB yetkilisi, anlaşma şartlarının daha da derinleştirilmesi gerektiği görüşünde olduğunu aktardı.
Avramopoulos, göreve geldiği beş yıl öncesine kıyasla göç konusunda çok daha iyi durumda olunduğuna dikkat çekerek daha az mültecinin yasa dışı yollarla geldiğini ve sınırların daha iyi korunduğunu da sözlerine ekledi.
Göç uzmanı Bamberg de Türkiye ile AB arasındaki işbirliğinin sürdürülmesinden yana olduğunu ifade etti. Uzman, AB'nin "zorlu siyasi koşullar altında hareket edebilen" Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını güçlendirmesi gerektiğini söyledi.
AB'nin taahhütleri
Mülteci mutabakatı kapsamında 2016 Nisan ayından bu yana yasa dışı yollarla Yunan adalarına ulaşan bin 90 mülteci yeniden Türkiye'ye geri gönderildi. Yunan adalarındaki ilk kayıt işlemlerinin çok uzun sürmesi nedeniyle bu sayının çok daha yüksek olabileceği tahmin ediliyor. Bu kapsamda, Avrupa Birliği ülkelerinde dağıtılmak üzere 23 bin Suriyeli'nin de kabul edildiği bilgisi verildi.
Avrupa Birliği, anlaşma kapsamında Türkiye'deki Suriyeli mülteciler için 6 milyar euro taahhüt etmişti. AB'nin verdiği bilgiye göre şimdiye kadar 5 milyar 600 milyon euro mültecilere yönelik programlara aktarıldı. 3 milyar 450 milyon euro proje bazlı sözleşmelere bağlandı ve 2 milyar 350 milyon euro da ödeme yapıldı.