Azil soruşturması Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi'nde başlıyor. Soruşturma Meclis'te yeterli oyu alırsa, Senato'ya geliyor. Son karar, adeta bir mahkeme/juri gibi hareket eden Senato'da yapılacak bir oylamayla belirleniyor.
Bu, ABD tarihinde Başkanı hedef alan dördüncü azil soruşturması. Demokrat Andrew Jackson ve Bill Clinton, Senato'da aklanmıştı. Cumhuriyetçi Richard Nixon ise kamuoyunun ve Senato'nun desteğini kaybettiğini anlayınca istifa etmişti.
Son kamuoyu yoklamaları, ABD seçmeninin tutumunda, yavaş da olsa bir değişikliğin başladığını düşündürüyor. Senato'da Cumhuriyetçiler egemen ve henüz onların Trump'ı desteklemekten vazgeçeceklerini düşündüren bir işaret yok.
BBC Türkçe Ergin Yıldızoğlu imzalı yayınlanan haberde Trump'ın azil sürecinin nasıl işleyeceği ortaya konuldu
Başarı şansı ne?
Azil sürecinin Temsilciler Meclisi'nden geçerek Senato'ya gelmesi kaçınılmaz. Bu aşamada tek sorun zamanlamaya ilişkin. Demokratların daha fazla kanıtla Senato'daki Cumhuriyetçi grubun Trump'a desteğini yumuşatmayı amaçladıkları, bu nedenle acele etmedikleri söyleniyor.
Buna karşılık kimi yorumcular yavaştan almanın risklerine işaret ediyorlar: Süre uzadıkça Trump suları daha fazla bulandırır, kendisini her koşulda desteklemeye devam edecek aşırı sağcı seçmenin tepkisini kışkırtarak Cumhuriyetçi senatörler üzerinde baskı yaratır.
ABD'de gelecek yıl Başkanlık seçimleri var. Senato'nun da üçte biri yenilenecek. Cumhuriyetçi Parti'den senatörler yakın zamana kadar başarı şanslarının Trump'a yakın durarak, onun çekirdek tabanının desteğini garanti etmekten geçtiğine inanıyorlardı. Kimi aykırı sesler çıkmaya başlamış olsa da, bu eğilimde henüz belirgin bir değişikliğin olduğu söylenemez.
Senato'da Azil için gerekli üçte iki çoğunluğa ulaşabilmek için, Cumhuriyetçi senatörlerin en az 20'sinin Demokratlarla birlikte oy kullanması gerekiyor. Bu oldukça önemli bir kayma. Siyasi analistler, böyle büyük bir kaymanın gerçekleşmesi için, bu kaymayı başlatacak hareketin ilk işaretlerinin Cumhuriyetçi Parti'nin kazanma şansının bıçak sırtında olduğu eyaletlerdeki senatörlerden değil, kazanması garanti olan eyaletlerdeki senatörlerden, Cumhuriyetçi Parti'nin kalelerinden gelmesi gerektiğini düşünüyorlar. Kimi siyaset bilimciler de böyle bir kaymanın, eğer başlarsa, aniden ve büyük çapta gerçekleşebileceğini savunuyor.
Böyle bir kaymanın başlayabilmesi için seçmen arasında Trump'ın popülaritesinin belirgin bir biçimde düşmesi, azil sürecine verilen desteğin belirgin biçimde artması gerekiyor.
Son kamuyu yoklamalarından USA TODAY/Ipsos araştırması, Amerikan seçmeni arasında azil soruşturmasına verilen desteğin, Haziran ayında % 22'den Kasım ayında %45'e yükseldiğini gösteriyor. Karşı çıkanların oranı da % 61'den %38,2'ye gerilemiş. En son CBS ve CNN araştırmalarında ise azil sürecine destek verenlerin oranı sırasıyla % 55 ve %47.
Trump'ın seçilmesine önemli ölçüde payı olan, beyaz, üniversite mezunu ve kendisini "tarafsız" olarak tanımlayan kadınlar arasında azil sürecine verilen desteğin en son 5 kamuoyu yoklamasında % 52 ile % 62 arasında değişen oranlarda çıkması da kamuoyunda Trump'tan uzaklaşma eğiliminin başlamış olabileceğini düşündürüyor.
Buna karşılık Hill-HarrisX araştırması, azil tartışmaları ve soruşturma süreci boyunca Trump'ın popülaritesinin 2 puan artarak % 49'a çıktığını gösteriyor. Kısacası, kamuoyunun tutumu henüz belirginleşmiş değil.
Azil sürecinin toplumsal etkileri
Azil süreci ilerledikçe, sürecin ABD'nin siyasi iklimi, ulusal güvenliği ve dünyadaki konumu üzerindeki etkiler şekillendikçe, kamuoyunun eğilimlerinin de belirginleşmesi beklenebilir.
ABD Başkanı'nın kendi siyasi çıkarları doğrultusunda yabancı güçlerden yardım istemesi anayasal suç oluşturuyor. Trump'ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy'le yaptığı telefon konuşmasının redakte edilerek yayımlanmış içeriği, konuşmanın kayıtlarının bir başka bilgisayar sunucusuna taşınarak gizlenmeye çalışılması ve bu olayların CIA ile ilişkili bir görevlinin yaptığı gizli ihbar ile ortaya çıkması azil soruşturmasının başlatmıştı.
Bugüne kadar ortaya çıkmış olan veriler çok kesin. Trump yalnızca Vladimir Zelenskiy'den değil, Avustralya ve İngiltere Başbakanlarından da benzer yönde taleplerde bulunmuş. Gözlemciler, ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu azil soruşturmasını açtıktan ve tanıkları çağırmaya başladıktan sonra Trump'ın ilk kez gerçekten korktuğuna ve korktuğunu fark ettikçe de aşırı derecede öfkelenmeye başladığına işaret ediyorlar.
Trump'ın tepkileri
Bu korku ve aşırı derecede öfke ABD toplumundaki siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştiriyor. Trump'ın kendini savunurken, tamamen yasal sınırlar içinde yapılan ihbarı casuslukla, azil soruşturmasına başlayan ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff'i ihanetle suçluyor. "Yahudi düşmanı olduğu" yönünde imalarda bulunduğu Schiff'in tutuklanmasını istiyor.
Başkan Trump'ın bu suçlamaları, azil soruşturması için attığı bir tweet'teki "Halkın oyunu, özgürlüklerini, dinini, ordusunu, sınırdaki duvarı, tanrı vergisi ABD vatandaşı olma hakkını ellerinden alacak bir darbedir" ifadeleri, azledilirse "İç savaş gibi karışıklıklar çıkar" tehditleri; yasal sorunlar alanında uzman Lawfare.org sitesinde yayımlanan bir araştırmanın gösterdiği gibi, Trump seçmeninin içindeki, beyaz üstünlüğü düşüncesini de savunan kimi silahlı milis grupları tarafından ciddiye alınıyor.
Trump'ın Alternatif-Sağ akımının sözcüsü konumundaki haber sitesi Breitbart'a verdiği bir demeçteki, "Size söyleyeyim, polisin, ordunun desteğine sahibim...Sert adamların desteği benden yana…Kötü, çok kötü şeyler olabilir" ifadeleri de oldukça kaygı verici.
Birçok gözlemci, ABD toplumunda silahın yaygınlığını ve tarihindeki suikast geleneğini anımsatarak, gelişmelerin olası yönüne ilişkin kaygılarının dile getiriyorlar.
Diğer taraftan, Trump'ın kendini savunurken, yaptıklarını normalleştirme çabasıyla olsa gerek sarf ettiği kimi sözler, var olanlara yeni anayasal suçlar ekliyor. Trump geçen hafta Beyaz Saray'ın bahçesinde yaptığı konuşmada, kameralar önünde bu kez Çin'den, Demokrat başkan aday adaylarından Joe Biden'ı soruşturmasını istedi. Halen, ABD ile Çin'in bir ticaret savaşı bağlamında yoğun pazarlıklar içinde olması, Trump'ın kişisel çıkarıyla ABD'nin ulusal çıkarının çeliştiğini gösteren, "Anayasal suç" iddiasını ağırlaştıran bir örnek oluşturuyor.
Tarihçi Robert Kagan, bir ABD Başkanı'nın kendi siyasi çıkarları için yabancı ülkelerin liderlerinden yardım istemesinin, eğer bu tutum cezalandırılmazsa, gelecekte ülkenin dış politikasında önemli bir zaaf yaratacağına inanıyor. Kagan'a göre bu durumda ABD ile herhangi bir konuda pazarlık içinde olan bir devletin temsilcilerinin, ABD Başkanı'nın siyasi rakiplerine ilişkin gerçek ya da uydurma bilgilerle gelip başkandan kimi talepler de bulunmalarının yolu açılmış olacak.
Birçok dış politika analisti, Kagan'ın işaret ettiği yönde oluşacak bir algının ABD'nin müttefikleri arasında; Amerikan dış politikalarına, ABD Başkanı'nın reflekslerine ve sözlerine olan güveni sarsacağına inanıyor. Geçtiğimiz hafta ABD borsalarından başlayarak hızla dünya borsalarını etkileyen sarsıntılar, Amerikan ekonomisine olan güvenin de sarsılmaya başlamış olabileceğini düşündürüyor.
Kagan'ın işaret ettiği gelişmeler ABD'de siyasi süreçlerin dış güçlerin manipülasyonlarına açık olmasını kolaylaştırmanın yanı sıra, ABD'nin dünyaya örnek olarak sunduğu, savunduğunu iddia ettiği değerlere, liberal demokratik düzenin ilkelerine kendisinin uyamadığını ortaya koydukça, uluslararası alanda da önemli sorunlara yola açacak. ABD'nin uluslararası alanda saygınlığı, liberal demokratik ilkelere ve kurumlara, genel olarak Batı'nın savunduğu demokratik kültüre olan güven azalacak, dolayısıyla Washington'un küresel hegemonyasındaki gerileme daha da hızlanacak.
Tüm bunlara karşılık, azil süreci boyunca, Demokrat Parti'nin kendi içindeki sorunları aşarak örgütlenmesini geliştirmesi, 2020 seçimleri için başkan adayını saptaması, seçmenin Trump'tan uzaklaşmasının hızlanması, Cumhuriyetçi Parti'den senatörlerinin gidişin tehlikelerini görerek, 2020 seçimlerinde kendilerini koruyabilmek için Trump'tan kurtulmanın yollarını aramaya başlaması da olanaklı.
Bu koşullarda azil sürecinin sonunda Trump görevinden uzaklaştırılabilir ya da istifaya zorlanabilir. Trump'ın demokrasinin denetleme ve dengeleme organlarının olağan işleyişi içinde görevinden uzaklaştırılması da yalnızca ABD'de değil genelde dünyada sağ popülizmin yükselişi üzerinde en azından yavaşlatıcı bir etki yapabilir.