Bakanlığın iç yazışmalarına göre ise bazı yetkililerin İsrail'e destek verdiği görülüyor.
Başkan Joe Biden tarafından şubat ayında yayınlanan bir Ulusal Güvenlik Memorandumu (NSM) uyarınca Blinken, İsrail'in ABD silahlarını kullanmasının Amerikan veya uluslararası hukuku ihlal etmediğine dair verdiği güvenceleri inandırıcı bulup bulmadığını 8 Mayıs'a kadar Kongre'ye bildirmek zorunda.
Dışişleri Bakanlığı'na bağlı en az yedi birim, Bakan Blinken'a değerlendirme yazısı gönderdi.
Bu arada Kongre'ye sunulacak rapor için gönderilen notlar, İsrail'in Gazze'de uluslararası insani hukuku ihlal edip etmediği konusunda bakanlık içindeki bölünmelerin de bugüne kadarki en net ve kapsamlı resmini sunuyor.
Reuters'ın haberine göre ABD'li bir yetkili, "Bakanlıktaki bazı birimler İsrail'in verdiği güvencelerin kabul edilmesinden yana, bazıları reddedilmesinden yana, bazıları da herhangi bir pozisyon almadı." açıklamasında bulundu.
"İsrail'in verdiği güvenceler ne inandırıcı ne güvenilir"
Bakanlık bünyesindeki "Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosu", "Nüfus, Mülteciler ve Göç", "Küresel Ceza Adaleti" ve "Uluslararası Örgüt İşleri" gibi dört farklı birim tarafından ortaklaşa sunulan raporda, İsrail'in Gazze savaşını yürütürken uluslararası insancıl hukuka "uymamasından duyulan ciddi endişelerini" dile getirdi.
Dört büro tarafından yapılan değerlendirmede İsrail'in verdiği güvencelerin "ne inandırıcı ne de güvenilir" olduğunun altı çizildi.
Bu birimlerin başındaki yetkililer, İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerinin uluslararası insancıl hukukun potansiyel ihlalleri konusunda "ciddi soru işaretleri" yarattığını ifade etti.
Bunlar arasında, "korunan alanların ve sivil altyapının defalarca vurulması", "askeri avantaj sağlamak için sivillere verilen zararın vicdan boyutunu aşan derecede yüksek olması", "ihlallerin soruşturulması ya da sivillere verilen önemli zararlardan sorumlu olanlardan hesap sorulması için çok az adım atılması" ve "insani yardım çalışanlarının ve gazetecilerin daha önce görülmemiş bir oranda ve hızda öldürülmesi" yer alıyor.
Dört birim tarafından yapılan değerlendirmede ayrıca İsrail ordusunun "insani yardımları keyfi olarak kısıtladığını" belirttikleri 11 örneğe yer verildi.
Bu örneklerden bazıları ise şu şekilde;
"Tek bir 'çift kullanımlı' madde nedeniyle tüm yardım kamyonlarının geri çevrilmesi", "denetimlere getirilen 'yapay' sınırlamalar", "vurulmaması gereken insani yardım alanlarına yönelik tekrarlanan saldırılar".
Siyasi ve Askeri İşler Birimi: İsrail'e silah satışı devam etsin
Buna karşın ABD'nin askeri yardım ve silah transferleriyle ilgilenen Siyasi ve Askeri İşler Birimi'nden gelen bir notta ise Bakan Antony Blinken'e uyarıda bulunuluyor.
Bu uyarıda, ABD silahlarının askıya alınmasının İsrail'in hava sahası dışındaki potansiyel tehditleri karşılama kabiliyetini sınırlayacağı belirtiliyor.
İlaveten Washington'ın "bölgedeki diğer ülkelere yönelik devam eden ve gelecekteki tüm satışları yeniden değerlendirmesini gerektireceği" uyarısı yapılıyor.
ABD silah satışlarının askıya alınmasının İran ve ona bağlı milislerin "provokasyonlarına" davetiye çıkaracağını iddia eden birim, Kongre'ye rapor sunmaya hazırlanan bakanlığın içindeki çekişmeyi ve bölünmeyi de gözler önüne seriyor.
Zira bu departmanın yaptığı bildirimde İsrail'in verdiği güvencelere sadık kalıp kalmadığına neredeyse hiç değinilmiyor.
Reuters'a konuşan ikinci bir ABD'li yetkili, Antisemitizmi İzleme ve Mücadele Özel Elçisi Ofisi ve ABD'nin İsrail Büyükelçisi Jack Lew'in, İsrail'in verdiği güvenceleri inandırıcı ve güvenilir olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Konuya vakıf bir kaynak, Dışişleri Bakanlığı'nın Hukuk Müşavirliği olarak bilinen hukuk departmanının, İsrail'in verdiği güvencelerin güvenilirliği konusunda "esaslı bir pozisyon almadığını" söyledi.
USAID: Uluslararası insancıl hukukun ihlali anlamına geliyor
Öte yandan doğrudan Amerikan hükümetine bağlı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) de, Kongre'ye sunulacak rapora katkıda bulundu.
USAID'in notunda, "İsrail hükümetinin bizzat kendisinin üçte ikisinin sivil olduğu değerlendirmesinde bulunduğu yaklaşık 32 bin kişinin öldürülmesi, uluslararası insancıl hukuk gerekliliğinin ihlali anlamına gelebilir" ifadesine yer verdi.
USAID Sözcüsü, kurumun sızdırılan belgeler hakkında yorum yapmadığını dile getirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller de, bakanlığın sızdırılan belgelerle ilgili yorum yapmadığını belirtti.
Miller, "Karmaşık konularda, Bakan genellikle Bakanlık içinde çeşitli görüşler duyar ve bu görüşlerin tümünü dikkate alır" cevabıyla yetindi.
8 Mayıs Kongre raporu
İsrailli bir yetkili notla iglili, "İsrail, aralarında ABD hükümetine verilen güvencelerin de bulunduğu taahhütlerine ve bunların uygulanmasına tamamen bağlıdır." yorumunu yaptı.
Beyaz Saray yorum yapmadı.
ABD'li bir başka yetkili, Blinken'ın İsrail'in taahhütleriyle ilgili tüm birim değerlendirmelerini gördüğünü aktardı.
Ancak Dışişleri Bakanlığı'nın 8 Mayıs'ta Kongre'ye sunacağı rapora kadar güvenilirlik konusunda tam bir değerlendirme yapması beklenmiyor.
Bir başka yetkili, raporun son teslim tarihinden önce bakanlığa bağlı birimler arasındaki görüşmelerin devam ettiğini söyledi.
İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiği yönündeki ABD Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkililerinin uyarıları, İsrail'in Gazze'nin Refah kentine saldırı başlatacağını sesli şekilde dillendirdiği bir dönemde geldi.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre çoğu kadın ve çocuk 34 bini aşkın Filistinliyi öldüren İsrail'in askeri tutumu giderek daha fazla mercek altına alınıyor.
Başkan Biden'ın tutumu
Ulusal Güvenlik Memorandumu, Demokrat vekillerin, İsrail'in uluslararası hukuka uyup uymadığını sorgulamaya başlamasının ardından, şubat ayı başında yayınlandı.
Genelge yeni yasal gereklilikler getirmiyor ancak Dışişleri Bakanlığı'ndan ABD tarafından finanse edilen silahları alan ülkelerden uluslararası insancıl hukuku ihlal etmediklerine ya da ABD'nin insani yardımını engellemediklerine dair yazılı güvence talep etmesini istiyor.
Ayrıca yönetimden, ülkelerin uluslararası hukuka uyup uymadıklarını ve insani yardım akışını engelleyip engellemediklerini değerlendirmek üzere Kongre'ye yıllık bir rapor sunmasını talep ediyor.
Memoranduma göre, İsrail'in verdiği güvenceler sorgulanırsa, Biden yeni güvenceler istemekten ABD silah transferlerini askıya alma opsiyonuna kadar çeşitli adımlarla durumu "düzeltme" seçeneğine sahip.
Biden istediği zaman ABD'nin silah transferlerini askıya alabilir ya da koşullara bağlayabilir.
Başkan Biden, şu ana kadar insan hakları örgütleri, sol eğilimli Demokratlar ve Arap Amerikalı grupların bu yöndeki çağrılarına karşı direndi.
Keza Biden yönetimi yetkilileri, daha önce defalarca "İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiğini tespit etmedikleri" iddiasında bulundu.
Ancak nisan ayı başında ilk kez Gazze'deki 'vahim insani durumu' iyileştirmek için somut adımlar atmaması halinde ABD silahlarının İsrail'e transferini şarta bağlayabileceğini söyledi.