The Washington Post Gazetesi ise, ABD yönetiminin, Türkiye’ye Suriye sınırının güneyinde, 15 km derinliğinde ve 140 km uzunluğunda bir alanda Kürt grupların olmadığı bir ‘güvenlik alanı’ oluşturma teklifinde bulunduğunu, Ankara'nın ise 30 km'de ısrar ettiğini yazmıştı.
Habere göre, Türkiye, Fırat nehri ile Irak arasında kalan bölgenin üçte ikisinin güvenlik altına alınacağını da taahhüt eden ABD’nin bu teklifini reddetti.
Temmuz ayında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) da altı saat süren bir toplantı yapmış ve 'güvenli bölge' yerine, 'Barış Koridoru' terimi kullanıldığı dikkat çekmişti.
MGK açıklamasında şöyle denilmişti:
"Suriye sınırımız boyunca oluşan otorite boşluğunun ülkemize yönelik tehditleri artırması sebebiyle, sınır güvenliğimiz çerçevesinde, bölgenin tüm terör unsurlarından temizleneceği ve bütün gücümüzle bir "barış koridoru"nun inşası için gayret sarf edileceği hususundaki kararlılığımız teyit edilmiştir.
Türkiye'nin stratejik ortaklık, savunma ve güvenlik iş birliği konusundaki hassasiyeti ve beklentileri dile getirilmiş; NATO antlaşması ile ikili anlaşmaların ruhuna uygun olarak, ülkemizin uluslararası hukuk ve ahde vefa ilkesi çerçevesinde taahhütlerine ve sorumluluklarına riayet ettiği, müttefiklerimizden de aynı hassasiyetin beklendiği ifade edilmiştir."