Kanada-Amerika İlişkilerinde NAFTA Dönemeci
Serdar Alıç- Voiceofnorth.com
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması – Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika’yı 1994 yılından bu yana ticari işbirliği içerisinde tutuyor. Ticaretle ve toptan tüketim fiyatları ile doğrudan alakası olmayan bir çok Kanadalı ve Amerikali, bu anlaşmanın öneminin farkına, son yıllarda olduğu kadar varmamıştı.
Trump yönetimi göreve geldikten sonra attığı bir çok alışılmadık adıma Kanada ile olan ticari işbirliğinden yeni beklentilerini de ekleyerek, 2017 yılının ikinci yarısında NAFTA’yı farklı bir şekilde gündeme getirmiş oldu. Karşılıklı restleşmeler sonucunda NAFTA kamuoyu gündemine şu ana kadar hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde girmiş oldu.
Aslında ticaret işbirliği konusunda ortaya yeni çıktığı sanılan anlaşmazlıklar o kadar da yeni değiller. NAFTA tarihinde son yaşananlar gibi anlaşmazlıklar daha önce de defalarca olmuş. Hatta bunun için bu anlaşmanın anlaşmazlıkları düzenleyen 11,19, ve 20 numaralı bölümleri var. Fakat en son yaşanan sıkıntıların başlangıcı ve kaynağı Trump yönetiminin dış ticaret konusunda attığı yeni adımlar. Tarım kaynaklı ürünlerde, özellikle de süt ürünlerinde Kanada’nın uyguladığı tarifelere ve kısıtlamalara tepki olarak gelişen olaylarda Kanada’nın geri adım atmaması ve Amerika’nın tepkileri en son 2018 yılının mayıs ayında en zor anlarına ulaştı.
2018 Mayıs ayında Amerika’nın başka tüm ülkelere uygularken Kanada’ya uygulamadığı çelik tarifesi muafiyeti Amerika yönetimi tarafından kaldırıldı. Ürettikleri çeliğin en büyük alıcısının bu şekilde bir hamlesine karşı Kanada tarafındaki üreticiler belki de ticaret hayatlarında ilk defa gerçek bir zorlukla karşılaştılar. Kanada hükümetinin etkiyi azaltmak icin aldığı tedbirlerin yetersiz kalması asıl düğümü çözecek hamlenin NAFTA üzerindeki anlaşmazlıkları kaldırma görüşmeleri oldugunu daha açık göz önüne seriyor.
Yakın zamanda cözüm için tekrar masaya oturan taraflar, NAFTA’da anlaşmazlıkların nasıl cözümlenmesi gerektiği konusunda henüz anlaşmaya varabilmiş değiller. Meksika’nın anlaşmazlıkların cözümüne dair takip edilmesi gerektiğini düşündügü 20. bölüm ısrarına karşın Kanada 19. bölümün etkili olması gerektiğini düşünüyor. Uçlu anlaşmanın Amerika kanadı ise 19. bölümün kesinlikle kabul edilemez olduğu yönündeki görüşündeki tutumunu sürdürüyor.
Amerikan diş ticaret şirketlerinin desteğini arkasına almış olduğunu düşünen Trump hükümeti, özellikle 11. bölümün çözüm için kullanılması gerektiğini öne sürüyor. Aslında 11. bölüm özellikle Meksika’ya Kanada’dan ve Amerika’dan yatırımcıları güven içerisinde yönlendirme amacıyla tedbir odaklı oluşturulmuş bir bölüm. Fakat son gelinen noktada daha çok Amerikalı şirketlerin Kanada çevre yasaları yönetmeliklere karsı gelmek için kullandıkları bir bölüm haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak bu durum ısığında NAFTA üzerindeki anlaşmazlıkların Kanada ve Amerika arasında bir uzlaşma olmadan çözülemeyeceğini öngörmek zor değil. Kanada’nın kısa vadede çözümsüzlükte kaybedecekleri Amerika’ya göre daha fazla. Hal böyle olunca da Trudeau hükümetinin uzerindeki baskıyı azaltabilmeyi de düşünerek, istemeyerek de olsa NAFTA’da en makul cözümü kabul edeceği uzak bir ihtimal değil. Bir diğer deyişle, sürmekte olan NAFTA gorusmelerinden beklenen anlasma sonucu aslinda gercek ve uzun vadeli bir cözüm olmaktan çok uzak noktada.
Kanada, görüşmelerdeki bu dönemeci kazasız atlatacak gibi gözükmüyor. Bu sonuç Kanada ile birlikte temsil ettigi çevreci politikaların, adil anlaşmazlık cözme yöntemlerinin de sermaye sektörünün hırslarını temsil ettiği düşunülen Amerika’nın agresif politikalarına karşı kaybettiği şeklinde yorumlanabilir.