VOA'da yayınlanan analize göre, 8 Kasım’daki ara seçimler Amerika’nın yönünü belirlemesinde önemli bir etkiye sahip olacak.
Başkan Joe Biden oy pusulasında yer almıyor ama Kongre’de kontrolün hangi partide olacağı, eyaletlerin yasama organları ve valiler belirlenecek.
Yeni Kongre’yi bekleyen önemli konular var. Onlardan biri de kürtaj hakları.
Bu yıl, önceki seçimlerden farklı olarak adayların tartışma programlarında kürtaj önemli yer tuttu.
Nedeni Anayasa Mahkemesi’nin kürtaj haklarını koruma altına alan ve yaklaşık 50 yıldır yürürlükte olan kararını Haziran ayında kaldırması.
Demokratlar kadınların kürtaj haklarını yeniden sağlayacaklarını belirtirken, Cumhuriyetçiler ülke genelinde 15 haftadan sonrası için bir kürtaj yasağından bahsediyor.
Colorado Üniversitesi’nden Michaele Ferguson, “Sanırım Anayasa Mahkemesi’nin aldığı şok karar birçok genç kadını daha siyasi olma konusunda motive ediyor. Özellikle doğum yaşındaki kadınların siyasi katılımında artış görmeyi bekliyorum. Bu yaştaki kadınların aynı yaştaki erkeklere göre ülke genelinde yüksek rakamlarla seçmen kaydı yaptırdığını görüyoruz” diyor.
Seçimin bir başka önemi de Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler’in beklendiği gibi çoğunluğu elde etmesi durumunda açılması beklenen soruşturmalar.
Cumhuriyetçiler şimdiden Başkan Joe Bidien’ın oğlu Hunter Biden’la ilgili Çin’le iş bağlantıları konusunda soruşturma açacaklarını belirtiyorlar.
Biden yönetiminin göçmenlik politikası, Afganistan’dan tartışmalı çekilme gibi konularda da Cumhuriyetçiler soruşturmanın işaretlerini veriyor.
Kongre’nin üst kanadı Senato’yu da Cumhuriyetçiler’in kazanması durumunda Biden’ın kilit önemdeki yargı atamaları ve yönetim pozisyonuna aday göstereceği isimlerin onayları da tehlikeye girebilir. Seçimlerle bağlantılı olarak bir diğer konu da Biden’ın geleceği.
Ara seçimler genelde başkanlığın ilk iki yılı için referandum olarak görülüyor ve genelde de iktidardaki parti zarar görüyor.
Biden Demokratlar’ın Kongre’de az farkla üstünlüğüne rağmen görevdeki iki yılı boyunca önemli yasa tasarılarına imza atmayı başardı.
Ancak Kongre’nin iki kanadından biri bile Cumhuriyetçiler’in kontrolüne geçerse Demokratlar’ın planlarını hayata geçirmek nerdeyse imkansız olacak.
Ve bu da zaten anketlerde destek oranları çok da iyi olmayan Biden’a 2024’e kadar daha da zarar vermeye devam edecek. Büyük ihtimalle bu durum Biden’a bir daha aday olmaması yönündeki baskıları arttıracak.
Associated Press haber ajansından Lisa Mascaro, “Büyük ihtimalle Kongre yine çok bölünmüş bir yapıda olacak. İki partiden biri çok az farkla üstün gelecek ya da iki parti arasında bölünecek. Bu da ülkenin ihtiyaçları ve Başkan Biden’ın aklındakileri hayata geçirebilme konusunda belirsizliği beraberinde getirecek” diyor.
2020’deki rakibi, eski başkan Donald Trump içinde durum pek farklı değil.
Yeniden aday olma isteğini katıldığı mitinglerle gösteren Trump, destek verdiği isimlerin Kongre’ye seçilmesi durumunda elini güçlendirmiş olacak.
Ama tersi olursa suçlamalarla karşılaşabilir ve bu da Florida Valisi Ron DeSantis’le Texas Valisi Greg Abbott gibi adaylık yarışında olması beklenen isimlerin şanslarını arttırabilir.
Ara seçimler 6 Ocak Kongre baskınından bu yana ilk federal seçimler olacak. Cumhuriyetçi Parti’den birçok aday isim Trump’ın 2020’den bu yana devam eden ve bu konuda kanıt gösterilemeyen “seçimler çalındı” iddiasını hala sürdürüyor.
Ve bu isimlerin bazıları vali ya da eyalet sekreterliği için aday. Aday oldukları eyaletlerde seçilirlerse 2024’deki başkanlık seçim sonuçlarını kendi eyaletlerinde onaylamayabilirler. Bu da ülkede anayasal bir krize neden olabilir.
İşte belki de bu nedenlerle erken oy kullanma sürecinin başladığı 8 Kasım öncesinde oy kullanma oranı geçmiş yıllara oranla daha fazla.
8 Kasım’daki seçimde katılım rekoru kırılabileceğini düşünen uzmanlar var.
Wisconsin Üniversitesi’nden Barry Burden, “Bazı belirtiler var ki katılımın bu yıl istisnai olarak yüksek olacağını gösteriyor. 2022, 2018 ve 2020 seçimlerinin ardından art arda katılım konusunda yeni rekorun kırılabileceği bir yıl olabilir. Bu, büyük oranda partiler arasındaki kutuplaşmadan kaynaklanıyor” diyor.
Seçimlere katılımın yüksek olması çoğunlukla Demokratlar’ın yararına olduğu söylense de anketler durumun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Ama anketler geçen seçimlerde çok da iyi sınav veremedi.