ABD Başkanı Trump'ın 'Önce ABD' başlıklı ulusal güvenlik stratejisini açıklamasından önce Beyaz Saray belgeden bazı kısımları paylaşmaya başladı. Trump, başkan adaylığı sırasında duyurduğu 'Önce ABD' programı kapsamında verdiği sözlerle uyumlu olarak, yeni ulusal güvenlik stratejisi belgesinde kilit önemdeki öncelikleri arasına ülkeyi ve sınırlarını korumayı, orduyu yeniden silahlandırmayı, yurtdışındaki gücünü arttırmayı ve ülkenin ticaret anlaşmalarını koydu.
Sputnik'in haberine göre Trump ve danışmanlarının aylardır üzerinde çalıştığı belirtilen belgede, 'Rusya ve Çin'in ABD'nin gücü, güvenliği ve refahına meydan okuyan siyasi rakipler' olarak nitelenmesi bekleniyor.
Beyaz Saray'ın yayınladığı belgede "Onlar (Rusya ve Çin) ekonomilerinde serbestliği ve eşitliği azaltmaya, ordularını büyütmeye, toplumlarını bastırmak ve nüfuzlarını artırmak için bilgiyi ve verileri kontrol altına almaya kararlılar" dendi.
Açıklanan kısa bölümlerden anlaşıldığına göre belge, Çin ve Rusya ile rekabetin, Washington'un, bu rakiplerle ilişki kurarak uluslararası kurumlara dahil etmesinin, onları 'iyi oyuncular ve güvenilir ortaklar' haline getireceği yolundaki politikasının yeniden gözden geçirilmesi gereğini ortaya çıkardığını belirtiyor.
TÜRKİYE NASIL YER ALACAK?
Şu ana kadar sızdırılan belgelerde Türkiye ile ilgili bir bölüm geçmiyor ancak Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni kaleme alan ekibin başındaki isim olan Trump'un danışmanı Herbert Raymond McMaster, AKP ve onun takip ettiği ajandayla ilgili çok ağır sözler söylemişti. McMaster, ''Katar ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler gibi aşırıcı örgütlerin sponsorluğunu yaptıklarını" iddia etmişti.
McMaster, “Aşırıcı ideolojilerin medreseler, camiler ve sözde yardım kuruluşları üzerinden nasıl güçlendirildiğine fazla dikkat göstermedik. Sorun da elbette böyle başladı. 1970’lerde temelde Suudi Arabistan tarafından fonlandı ve sonra da en azından epey bir zaman başta Katar tarafından fonlanan örgütlere dönüştü. Şimdi de Batı Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan bölgelerde Türkiye’nin büyük dahiliyetini görüyoruz. Balkanlar şu anda ciddi bir endişe kaynağı” demişti.
Konuşmasında McMaster, “Türkiye’nin iktidara gelmek isteyen İslamcı gruplar için model oluşturduğundan” söz etti ve ana model olarak da Mısır’daki ‘Mursi modelini’ göstermişti.
McMaster, “Diğer bir model ise İslamcı grupların çok şey öğrendiği Türkiye ve AKP modeli. Gücü tek elde pekiştirmek için sivil toplum, eğitim sektörü, polis, yargı ve orduyu kullanan; görmeyi tercih etmediğimiz bir model bu. Bunun Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmasına üzücü biçimde etki ettiğini düşünüyorum” diye konuşmuştu.