11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, darbe girişimini tüm yönleriyle araştırmak ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nun gönderdiği sorulara verdiği yanıtlardan biri "Siyaset hayatımda bu yapı ve lideriyle ilişkim olmadı" oldu.
"12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu sırasında Gülen cemaatine bağlı olduğu bilinen bazı yayın organlarının aşırı ve saldırgan propagandalarının kendisini ilk rahatsız eden hususların başında geldiğini" iddia eden Gül, bu konu hakkında ilgili herkesin dikkatini çektiğini söyledi. Gül, "Muhtemel olumsuz sonuçları hakkında uyarılarda bulundum" dedi.
Gül, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "28 Şubat dönemine dayalı bilgilerim ile iç ve dış siyasetteki tecrübelerime dayanarak kanaatim, böyle bir darbe teşebbüsünden bilhassa bazı Müttefiklerimizin habersiz olmasının mümkün bulunmadığı yönündedir" görüşünü savundu. "Önemli olan husus, bir ülkede darbe düşüncesinin hiçbir zaman akla hayale gelemeyeceği bir iklimi oluşturabilmektir" diyen Gül, "Bu iklim bozulduğunda çıkar çatışması içerisinde olduğumuz büyük küçük dış güçler kaynaklı her türlü müdahaleye açık bir ortam yaratılır" ifadesini kullandı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağırılması üzerine polise gitmemesi konusunda kendisinin devreye girdiğini söyleyen Gül, "O gün kendisine tek sahip çıkan bendim ve kesinlikle savcılığa gitmemesi gereğini tembihledim ve kendisini bu şekilde talimatlandırdım" açıklamasını yaptı.
"Birlikte siyaset yaptığı partili arkadaşları ve siyasete kazandırdığı kişiler içerisinde cemaat mensubu kişilerin bulunmadığını" savunan Gül, "Devlet memurlarının Anayasa, kanunlar ve hukuk düzenine sadakatlerinde herhangi bir gevşeklik gördüğümde veya devlet kurumlarında farklı dayanışma içerisinde olduklarını hissettiğimde, bu karakterdeki kişileri etrafımdan hep uzaklaştırmışımdır" ifadesini kullandı.
Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde yapılan tutuklamalarla ilgili olarak uyarılarda bulunduğunu hatırlatan Gül, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığım konuşmalarla tutuklulukların cezaya dönüştürülemeyeceğini hatırlatıp, bir çıkış yolu olarak bireysel başvuru hakkının kullanılması hususunda Anayasa Mahkemesi’ni bizzat teşvik ettim" dedi.
GÜL AÇIKÇA YALAN SÖYLÜYOR
Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkçe Olimpiyatları için Türkiye'ye gelen çocukları kabul etmiş, himayesinde gerçekleşen şölende takdir ifadeleri kullanmıştı. Dışişleri Bakanlığı döneminde birçok Türk okulunu ziyaret eden ve bu okullara yardımcı olunması gerektiğini her fırsatta ifade eden Gül'ün Büyükelçiliklere bu yönde yayınladığı genelgesi bulunuyor. 'Doğru yaptığını' bugün Erdoğan ve ona bağlı yargı birimlerinden korkusu sebebiyle inkar eden eski Cumhurbaşkanı'nın bu anlamda, yukarda kendisi tarafından ifade edilen birçok husus gerçeği yansıtmıyor. Abdullah Gül'ü yakından tanıyanların çok net ifade edeceği gibi, Gül'ün konjonktüre uygun yaptığı bu savunmayı ileride bugünün konjonktürüne bağlayacağını da tahmin etmek zor olmayacaktır.