washingtonhatti.com'dan İlhan Tanır Katar krizine ABD-Türkiye ilişkileri açısından baktı. İşte o yazı:
Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni krizin ismi Katar mı olacak?
Cuma günü öğlen saatlerinde Beyaz Saray’ın ‘Rose Garden’ olarak adlandırılan arka bahçesinde Beyaz Saray’ı ziyaret eden Romen Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ile gazetecilerin önüne çıkan Başkan Trump, pek kimsenin beklemediği bir tonda Katar’a sert bir ultimatom verdi: ”Katar ulusu, tarihi olarak terörizmi çok üst derecede fonluyor ve yapılan Riyad Konferansında farklı uluslar bir araya gelerek Katar’ın bu davranışına müdahale etmeye karar verdiler. Neticede şimdi bir karar vermek zorundayız. Kolay yolu mu seçeceğiz yoksa zor ama gerekli yolu mu. Biz terörizmi desteklemeyi durdurmalıyız.” Trump ekledi: ”Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, generallerimiz ve askeri ekibimizle Katar’a bu fonlamayı ve bu fonlama hakkındaki aşırıcı ideolojiyi desteklemeyi durdurma çağrısı yapma zamanının geldiğine karar verdik. Bütün uluslarar terörizmi desteklemeyi şimdi bırakmalarını talep ediyorum… Diğer başka ülkelerin ismini şimdi vermeyeceğim. Bu problemi henüz çözmüş değiliz. Ama bu problemi çözeceğiz. Başka çaremiz yok.” Trump aynı konuşmada S.Arabistan Kralı ‘Dostum Kral Salman’a teşekkür ederim’ diyerek de açıkça Suudinin politikasını desteklediğini açıklamış oldu.
Bu sert konuşmadan az önce ABD Dışişleri Bakanı Tillerson tam tersine Katar’ın izolasyonunu azaltmak için gayret gösterileceğinden bahsetmişti. Peki bundan ne anlamamız gerekir?
Beyaz Saray Katar Kararını Vermiş
Anlamamız gereken şu: Beyaz Saray’da Trump ve başdanışmanı Stephen Bannon başta olmak üzere ‘İslamcılara karşı sıkı bir duruş sahibi olan yetkililerden oluşan ekip” ABD Dışişleri Bakanlığının ve Savunma Bakanlıklarının Katar hakkında söylediklerine pek kulak asmadı ve Dışişleri Bakanı ile Bakanlığının tavsiyelerini gözardı etmeye karar verdi.
Trump, Ortadoğudaki ilk zaferini Katar Emirine karşı almakta kararlı görünüyor.
Trump, eninde sonunda Emir Temim’i ‘teslim’ almaya karar vermiş. Bunun için ya Emir Temim yönetimden ayrılması, ya da politikalarında 180 derecelik bir değişiklik yapması isteniyor.
Örneğin Müslüman Kardeşlerin lideri Yusuf Kardawi’nin tutuklanması veya uçağa konup, ülkeden çıkarılması en başta istenen taleplerden birisi. Kardawi’yi henüz iki gün önce sarayında iftara davet etmiş olan Emir Temim’in buna şimdilik yanaştığı görülmüyor.
Şimdiye kadar bölge ülkelerinden BAE, Mısır ve S.Arabistan ile görüşen Trump’ın Erdoğan ile görüşmemesi ise şüphesiz dikkate şayan.
Erdoğan, Katar vakıflarına ben kefilim, her türlü desteğe varım deyip, Trump’ın en yakınında pozisyon alan BAE’ye salvo gönderirken, bununla aynı saatlerde Washington’da konuşan Trump aynı Katar’ı terörizmle destekle suçluyordu.
Trump’ın Dışpolitika twitleri
Twitler ile Katar’a sert çıkışlarda bulunan Trump böylece iç politika kullandığı on milyonlarca takipçili bütün dünyaca izlenen Twitter ‘silahını’ dış politikada da kullanacağı ortaya çıktı. Katar’dan önce Almanya’ya sert çıkışan Trump’ın sonraki adresini bilmek güç.
Peki Katar’ın destekçisi olarak ortaya çıkan Türkiye ne yapabilir?
Ortadoğu analizleri ile Washington’da uzun yıllardır tanınan aslen Filistinli Hussesin Ibish, BAE’nin tanınan gazetesi the National‘da Türkiye’nin Katar için ne kadar etkili olabileceğini şöyle anlatıyor: ”Türkiye Katar’a önemli bir diplomatik ve retorik destek veriyor ama bazı sınırlı ve dengeleri değiştirdiği pek de sanılmayan bir askeri işbirliğini hızlandırmaya karar vermesinin etkisi tartışılır. Gerçekte olan Ankara’nın Katar’a bu küçük ülkenin ihtiyacı olan derinlik ve genişlikte bir destek sağlaması mümkün görünmüyor. Özellikle uzun koşuda. Türkiye ayrıca bu uzaklıktan Katar’ın yeni patronu ve garantörü olarak çok öfke ile ona karşı koyan hemen yanıbaşındaki Arap komşularının itirazlarını aşacak bir güce de sahip değil. Doha ve Ankara ne kadar istersen istesin, Katar’ın Türkiye’nin uydusu bir ülke olması ne realistik ne de mümkün.”
Ibish Katar’ın destekleyen bir başka ülke olan İran’ın Türkiye’den daha az etkili olacağını kaydediyor. İran coğrafi olarak daha yakın olsa da siyasi olarak yardım edebilmek için çok daha zor bir pozisyonda.
Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni krize doğru
Katar krizi birçok yönüyle Mısır darbesi ve Erdoğan’ın Müslüman Kardeşlerin adayı olan Mohammad Mursi’yi desteklemesine benziyor.
Ama hatırlanmalı ki her ne kadar Erdoğan’ın hamleleri ve gayri-diplomatik çağrı ve sert sözleri Türkiye’yi zor durumda bırakmış ve diğer Arap ülkeleri ile arasında sıkıntı yaratmış olsa da, 2013 yılının Haziran ayındaki Erdoğan ve Türkiye bugünkünden çok daha etkili ve güçlü idi. Gezi protestoları henüz başlamış ama Batı ile ilişkileri gayet iyi, ABD ziyaretinden henüz dönmüş Erdoğan’ın sözü dinlenir ve saygın bir konumu vardı. Ayrıca ortada anti-demokratik bir durum olan darbeye karşı çıkmanın da meşruiyeti vardı.
O günlerden bugüne Türkiye ve Erdoğan’ın uluslararası konumu çok değişti. Erdoğan şimdi yapayalnız. Türkiye ‘oyun kurucu’ veya ‘aracı’ olarak değil ‘oyun bozucu’ olarak biliniyor. Erdoğan, NATO veya G20 zirveleri dışında Batılı ülkelerin başkentlerine pek adım atamıyor.
Üstüne, WHatti‘nın bu hafta Washington’daki bazı Batılı diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre Erdoğan’ın korumalarının Washington’ın orta yerinde protestoculara yaptığı saldırı halen Beyaz Saray’ın en üst makamlarında tartışılıyor, bu hafta dahi Avrupa’dan gelen yabancı konuklarla konuşma konusu olması devam ediyor.
Batılı diplomatik kaynakların söylediklerine göre Washington’daki koruma skandalının Kongre’de 397’ye karşı -0- ile geçmesinin arkasında ‘Beyaz Saray ile koordineli çalışan bir Kongre liderliği’ de vardı.
Hatırlanmalı ki attığı twitlerle ‘özür’ istemekte direnen Meclis Başkanı Paul Ryan, ABD Başkan yardımcısı Mike Pence’e çok yakın bir politikacı.
Şimdi bunlara ‘Katar’a her türlü desteği vermeye devam edeceğiz’ diyen Erdoğan katıldı.
‘Türkiye’nin Asker Kararı Tansiyon Artırıcı’
Yine Batılı diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin Katar’a asker ve hatta bazı haberlere göre askeri jet gönderme kararını ”tansiyonu artırıcı’ olarak görüyorlar. Bunu Beyaz Saray’ın en yüksek koltuklarında oturan bazı yetkililer dillendirdiler bu hafta, Washington’a gelen yabancı konuklara.
Katar’a asker ve askeri techizat göndermenin sadece Türkiye değil, hangi ülke yaparsa yapsın yanlış olacağını düşünüyor Beyaz Saray.
Erdoğan’ın Katar’a yönelik retoriği Cuma gününden sonra, bu hafta sonu çok daha önem taşıyor.
Cuma gününe kadar krizin Tillerson’ın gayreti ile ‘siyasi çözüm’ ile sonlanabileceği ümidi, Trump’ın kesin ve ağır ultimatomu ile son buldu.
Eğer Erdoğan aynı hızla ve tonla Katar’ı desteğini sürdürür ve Trump ile yakın olan diğer bazı Körfez ülkelerine sert çıkış yapmaya devam ederse, zaten başaşağı olan Türkiye-ABD ilişkilerine yepyeni bir kriz daha eklenmiş olacak.
Bu krizler ne işe mi yarar? Bu zaten etkinliği düşmüş Ankara’yı daha da izole eder.
Yarın birgün çıkabilecek bir krizde Ankara’nın Washington’dan almayı umut ettiği desteği zorlaştırır.
Unutulmamalı ki hiçbir Avrupa ülkesi aramazken Trump Erdoğan’ı arayan tek Batılı lider olmuştu, şaibeli referandum sonrası.