RS FM’e konuk olan Yılmaz "son bir hafta da yaşadığımız olaylar ve söylemler dikkate alındığında bir faiz artırım beklentisi ortaya çıktı. Makul bir ekonomide enflasyonun üzerinde yüzde 2.5’lik bir reel faiz verecek bir faiz artırımına gidilmesi doğru buluyorum. Bunun altında faiz artırımı her şeyi tersine çevirebilir” dedi.
Yılmaz'ın sözlerinden satır başları şöyle:
‘Ekonomideki yanlışlardan vazgeçilmiş gibi gözükmüyor’
“İnşallah yanılırım ama benim okumalarım ‘yanlışların farkına varılıp artık vazgeçiyoruz’ demekten ziyade zaman kazanmak için yapılan birtakım tedbirler şeklinde. Bir takım doğru şeyler söyleyerek başlayıp sonunda 300-400 yıllık ekonomik literatürün biriktirdiği olguya ters düşen inancınızı söyleyeceksiniz ve bunda ısrar edeceksiniz. Sayın Cumhurbaşkanı maalesef bunu yaptı”
‘Merkez Bankası’nın ya da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın başına kim gelirse gelsin güvence isteyecektir’
“İşler bu noktaya geldikten sonra Merkez Bankası’nın ya da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın başına kim gelirse gelsin güvence isteyecektir. Eğer göreve gelenlere ‘faiz artırımı için 300 baz puanlık bir izin veriyorum’ deniliyorsa; o zaman onlara alan açılmamış demektir. Bu, var olan alanın sınırını genişletmek oluyor. Burada ‘izin’ lafının ortadan kalkmalı. Topluma ‘İzin almadan elimdeki veriye bakarak ben bu işi yapıyorum’ olması gereklidir’ mesajı verilmeli. Toplum bunu böyle algıladığı sürece Merkez Bankası Başkanı başarılı olacaktır. İletişimin en üst seviyesi budur. Siyasetçinin bu konuda çok titiz ve duyarlı olması lazım, en küçük bir imada bulunmaması gerekir.”
‘Acı reçete’ dediğiniz zaman bu sabit gelirlinin artan faturası demektir’
“Acı reçeteyi geçmişte 1994’te ve 2001’de uyguladık. Acı reçete dediğiniz zaman toplumun aklına hemen IMF geliyor. Bu sefer ‘IMF olmayacağına’ göre yerli ve milli bir kemer sıkma politikası mı gelecek? Açık ortaya çıktığı zaman birileri bunu finanse edecek. İlaç bedellerinde katılım payları mı artacak? Kovid-19’un ekonomiyi getirdiği nokta belli, vatandaş zaten geçinemiyor. Acı reçete dediğimizde sabit gelirlilerin artan faturası demektir. Şu andaki duruma baktığımızda bizim asgari ücret ile medyan gelir dediğimiz toplumda ortalama gelir arasında çok fazla fark yok. Sanki toplumun çalışanlarının tamamına yakını asgari ücret üzerinden gelir elde ediyor.
‘702 milyar dolar olacağı tahmin edilen bütçenin içine sığmaya çalışıyoruz’
Mesela bir milyondan fazla kişi 1168 lirayla geçinmeye çalışıyor. Kamu maliyesine geldiğimizde acaba bir mali alan var mı? ‘Devlet tercihlerini değiştirerek daha düşük gelirli olan daha mağdur olan kesimlere kaynak aktarabilir mi’ diye baktığımızda orada da bir şey yok. 702 milyar dolar olacağı tahmin edilen bütçenin içine sığmaya çalışıyoruz. Bu kasnak böyle olduğu sürece sığması da mümkün değil.
‘Acı reçetenin kabul edilmesi için kamunun kendisinden başlaması lazım’
Acı reçetenin kabul edilmesi için kamunun kendisinden başlaması lazım. Devlet bunu önce kendisine uygulamalı. Örneğin ‘araba saltanatı’ deniyor ya buradan başlamak örnek olabilir. ‘Büyük israf var, ilacı beraber içiyoruz’ demeliler. Siz vatandaşa ‘sen ilacı iç’ dedikten sonra bir şeyler yapmazsanız düzlüğe çıkamayız.”