Adana'da 12 Ekim 2014 günü gazete dağıtımı yaptığı sırada uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Kadri Bağdu cinayeti aydınlatılamadı. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verilerine göre, 2014 ve 2015'te kent merkezinde toplam 165 kasten öldürme (cinayet) suçundan bir tek Kadri Bağdu olayı faili meçhul kaldı. Bu cinayetlerle ilgili 427 şüpheliden 215'i tutuklandı, 52 firari zanlı ise aranıyor.
Halen devam eden soruşturmada ailenin avukatı Tugay Bek, Kadri Bağdu cinayetinin 6-7 Ekim tarihlerinde yoğunlaşan Kobani eylemleri esnasında işlenen 50'yi aşkın öldürme hadisesiyle aynı süreçte gerçekleştiğini hatırlattı. Bu cinayetler serisinin bir parçası olarak da Adana'da 3 kişinin vurulduğunu belirten Bek, 8 Ekim'de Ahmet Albay, Yüreğir Çamlıbel Mahallesi'nde; 10 Ekim'de Yusuf Güldiren, Fevzi Paşa Mahallesi'nde; 12 Ekim'de ise Kadri Bağdu'nun Şakirpaşa Onur Mahallesi'nde öldürüldüğünü kaydetti. Bek, bu üç cinayeti soruşturan savcılık ve emniyet birimlerinin ihmali ve kusuru olduğu sonucuna varmalarına neden soruların cevaplanması gerektiğine dikkat çekti.
Bağdu soruşturmasına ilişkin basına yaptığı "...Failler hem polis hem de yargı tarafından korunuyor. Savcılık ve emniyet ellerindeki imkanları kullanmıyor. Polis, failleri yakalama konusunda geri duruyor..." şeklindeki açıklamaları nedeniyle Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde TCK'nın 301/2. maddesinden 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Bek, "Kobani eylemleri sırasında Adana'da işlenen Ahmet Albay, Yusuf Güldiren ve Kadri Bağdu ile ülke çapında 50'yi aşkın cinayetin tamamına yakınının faili meçhul olarak kalmasını yalnızca talihsizlik olarak değerlendirmemiz için hiçbir neden yoktur." dedi.
Başından itibaren Kadri Bağdu'nun ailesi ve tarafımızdan yapılan tüm şikayet beyanlarında, cinayetin IŞİD ve benzeri yapılanmalar tarafından işlenmiş olabileceği dile getirildiğini ifade eden Bek, bütün bu şikayetlerine rağmen cinayetin bu yönü ile soruşturulduğuna dair bir belgenin dosya içinde bulunmadığını vurguladı.
Kadri Bağdu'nun ailesi ile birlikte 5 Kasım 2014 tarihinde TBMM İnsan Hakları Komisyonu, TBMM'de gurubu olan bir kısım partilere yapmış oldukları ziyaret ve yazılı beyanlarda aynı dönem işlenen cinayet soruşturmalarına yönelik eleştirileri gündeme getirdiklerini anlatan Avukat Bek, "Soruşturma dosyasında gizlilik kararının kaldırılması hususunda 6 Ocak 2016 günü tarihinde Sulh Ceza Hakimliği'ne başvuruda bulundum. Gizlilik kararını kaldırması neticesinde soruşturma dosyasını yeniden görme şansımız oldu. Üzülerek belirtmeliyim ki gizlilik kararı sonrası soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Tespit edilen, aranan herhangi bir şüpheli bulunmamaktadır. Soruşturma bu hali ile faili meçhul soruşturmalar arasına gönderilmeyi beklemektedir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın sarayında topladığı kaymakamlara, "Mevzuat şöyledir, böyledir. Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun" diye seslendiğine işaret eden Bek, şöyle devam etti: "Türkiye'nin son olarak geldiği nokta burasıdır. Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye hukuk devleti olmayı bırakın, kanun devleti olma iddiasından dahi vazgeçmiştir. İktidar, yürütmenin başı, devletin yeniden yapılandığı, güç ilişkilerinin yeniden belirlendiği, belki de tarihin bu en zorlu virajında bürokrasiye devlet organlarına, hukuksuzluk ve kanunsuzluk çağrısında bulunmuştur. Her şeye rağmen hiçbir dönem devletin tepesinden, alenen kanunları uygulamayın çağrısında bulunacak kadar açık bir pervasızlık gösterilememiştir. Bürokrasiye, 'Mevzuatı bir kenara koyun' dendiği bir dönemde Kadri Bağdu ve o dönem işlenen cinayetlerin soruşturulmasında hukuk uygulanmamıştır. Etkin bir soruşturma yürütülmemiştir."
Kadri Bağdu'nun bir alacak-verecek, adli veya herhangi bir uyuşmazlık neticesinde öldürülmediğini aktaran Bek, şunları söyledi: "Bağdu, siyasi bir cinayet maktulüdür. O dönem öldürülen 50'yi aşkın vatandaşın faili tespit edilememiştir. Bunlardan birisi de Bağdu cinayetidir. Bağdu, öldürüldükten sonra bu işin arkasında IŞİD ve benzeri örgütlerin olduğunu; bunların bir bütün olarak açığa çıkarılmasını talep ettik. Olayın üzerinde 1,5 yıl geçti halen Kadri Bağdu saldırısını Cinayet Büro yürütüyor. Oysa bu işlemin Terörle Mücadele Şubesi tarafından sürdürülmesi gerekir. Çünkü bu bir terör eylemidir. Zaten bu nazarla bakılmadığı için failler bulunamıyor. Adi bir vak'a gözüyle bakılıyor. 'Bu bir terör ve siyasi cinayettir' talebimize rağmen savcılık, emniyet neden bunu bir adli olay olarak ele almakta ısrar ediyor? Yasin Börü'nün failleri konusunda adım atan devlet, diğer cinayetlerin soruşturulması konusunda aynı hassasiyeti göstermediği kanaatindeyiz."
CİHAN