Gezi olayları sırasında İstanbul Adalet Sarayı içinde eylem yapan 41'i avukat 44 kişi hakkındaki davanın görülmesine başlandı. Sanık olan bir avukatın Silopi'de sokağa çıkma yasağı nedeniyle duruşmaya gelemediği belirtildi.
İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 39 sanık katıldı. Çoğu avukat olan sanıklar, hakimin salona gelmesinden önce başından vurularak öldürülen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi için saygı duruşunda bulundu.
İddianamenin okunmasından sonra hakim, savunmalara geçileceğini açıkladı. Bu sırada söz alan avukatlar savunmalara geçilmeden derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtti.
Avukat Baran Doğan, "Siz avukatları yargıladığınız sürece avukatların başına kurşun sıkılmaya ve sıkılan kurşunların bulunmamasına devam edilecektir. Savunmalar alınmadan derhal beraat kararı verilsin" dedi.
Talebi değerlendiren mahkeme, unsurları oluşmadığı gerekçesiyle reddetti.
Avukat Volkan Gültekin, avukatların kamu görevlisi olduğundan davanın asliye ceza mahkemesinde değil ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini savundu. Mahkemenin görevsiz olduğunu ifade eden Gültekin "Olay günü gözaltı kararı veren dönemin Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz hakkında suç duyurusunda bulunduk. Kendisi yurt dışına kaçtı. Kaçmasaydı kendisini yargılatacaktık. Kimse merak etmesin, biz Zekeriya Öz'ün peşini bırakmayacağız." dedi.
İstanbul Barosu'nu kendilerine destek olmamakla eleştiren avukat Gültekin, "Mesleğe yapılan bir saldırı var. İstanbul Barosu destek olsaydı bu dava burada görülmezdi. Avukatlar asliye cezada yargılanırsa baro başkanı sokak ortasında öldürülür." diye konuştu.
Mahkeme, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesine ilişkin talepleri dava konusu suçun avukatlık mesleğinin icrası sırasında işlenmediği gerekçesiyle reddetti.
Mahkemenin bu kararının ardından sanık avukatlardan Ali Rıza Dizdar savunmasını yaptı. "Evet ben bu suçu işledim." diyerek savunmasına başlayan Dizdar, ağırlıklı olarak spor davalarına ve kulüplere ilişkin davalara baktığından adliyedeki polislerin kendisini tanıdığını belirtti. Dizdar, "Olayların ilk başlangıcında karakolun orda bekliyordum. Gözaltına alınan ve bu sırada üstleri yırtılan iki avukat vardı. Konuyu anlamaya çalışırken adliyede görevli ve beni tanıyan polislerden biri kulağıma eğilerek 'Abi sen git. Zekeriya Öz bunları aldıracak' dedi. Ben bunu duyduktan sonra 'gitmem, Gezi Parkı doğduğum büyüdüğüm yer, orası bizim kalbimiz' dedim." diye konuştu.
Bir süre geçtikten sonra görevli bir amirin talimatı ile çevik kuvvetin adliye içerisine girdiğini anlatan Dizdar, "Adeta Haçlı seferine gider gibi polisler içeri girerek tuttukları meslektaşlarımı yerlerde sürükleyerek götürmeye başladılar. Buna sessiz kalamazdım. Araya girince beni de alıp sürüklemeye çalıştılar. Ancak bana güçleri yetmedi, beni düşüremediler." dedi.
Dizdar, "Benim güzel ülkemde adalet yoksa adalet için varım. Ben dediğim avukatlardır. Ülkemde savaş varsa ben barış için varım, ben bir Tahir Elçiyim. Meslektaşlarıma saldırı varsa o saldırının karşısındayım. Ben bu suçu işledim. Bunlar suçsa ben bunları ölene kadar işleyeceğim." ifadelerini kullandı.
Sanık olan bir avukatın yeni doğum yaptığı, sanıklardan avukat Hüseyin Kaçmaz'ın da Şırnak'ın Silopi ilçesinde sokağa çıkma yasağı nedeniyle duruşmaya katılamadığı belirtildi.
Avukatların savunmalarının sesli ve görüntülü kayıt altında yapılabilmesi için duruşma ertelendi.
İDDİANAME
Şüphelilerin, yasak olmasına rağmen, Gezi eylemelerine destek amacıyla kamu binası içerisinde toplanarak slogan atıkları belirtildi. 41'i avukat 44 kişinin toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet suçundan 3 yıla kadar hapsi isteniyor.
CİHAN