İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700'üncü haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri, 758'inci hafta buluşmasında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi.
Sağanak yağmura rağmen çok sayıda anne, 19 Ekim 1995 tarihinde Silopi’deki evinden kamuflaj giysili, kar maskeli kişiler tarafından zorla panzere bindirilerek kaçırıldığı belirtilen Kerevan İrmez’in akıbetini sormak için toplandı.
AHMET ŞIK VE OYA ERSOY DA DESTEK VERDİ
758'inci hafta buluşmasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri Ahmet Şık ile Oya Ersoy da katıldı.
Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.
Galatasaray Meydanı’nın Cumartesi Anneleri’ne 59 haftadır anayasaya aykırı bir şekilde yasaklandığını söyleyen Ocak, bu keyfi uygulamanın sonlandırılması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Taleplerimiz için adım atmayan siyasi irade; hukuku ayaklar altına alan politikalarını sorguladığımız için bizi düşmanlaştırıyor. ‘Adalet İstiyoruz’ diyen sesimiz duyulmasın diye karşımıza ağır silahlı polisler, kalkanlar, coplar, tomalar ve gözaltı araçları dikiliyor.”
"AYRIMCILIK BİR ANAYASA SUÇUDUR"
Ocak şunları kaydetti: “Bize Galatasaray’ı yasaklayanlara, Ankara’da sesini duyurmak isteyen anneleri tartaklayarak gözaltına alanlara hatırlatırız ki Anayasa’ya göre tüm yurttaşlar hak ve özgürlük kullanımında eşittir. Yurttaşlar arasında ayrımcılık suçtur.”
Basın açıklamasının akabinde Kerevan İrmez’in kızı Zozan İrmez tarafından yazılan mektup okundu. Mektubu İHD’den Hatice Onaran okudu:
“Merhaba Cumartesi Anneleri,
Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyor, acılarımızın, umutlarımızın, bekleyişlerimizin ve duygularımızın ortak olduğunu belirtiyoruz.
Bizi ayakta tutan babamızın geri geleceğine dair içimizde diri tuttuğumuz umut ve inancımızdır.
Babamdan sonra hayat bizim için hep yarım ve eksik kaldı. Babamı gözaltına almaya geldikleri gece, bize yaşatılan o korku dolu dakikalar hepimizin hayatında çağlar deviren izler bıraktı.
Affet beni baba...
Kapı çalınca bana seslenişini duymadım. Avazlarının çıktığı kadar çıkardıkları o bağırışları, senin sesini duymama engel oldu. Ben çocuktum daha baba. Korkuma yenik düştüm. O an kar maskeli firavunların yarattığı korku ve şiddet atmosferi kendimi kaybetmeme neden oldu.
Bir grup cani, kötülüğün maskesini takmışlardı ve şiddetin getirisi olan bütün hareketleri bize karşı sergilemekte geri durmamışlardı. Bana kapıyı açmam yönünde tehditler yağdırdılar. İşte o andaki psikolojiyle, babamızın sonu olan o kapıyı açmak zorunda bırakıldım.
Affet beni baba...
O gece seni son görüşümüzün olacağını düşünemedim çocuk aklımla. Ağlayış ve bağırışlar içinde ardından ne kadar koştuysak da, bu sefer vahşi hayvanları üzerimize salarak sana yetişmemize engel oldular. Ve bir kez daha bizi korkunun içine hapsettiler. Biz elimiz kolumuz bağlı, gözyaşlarımızla ardından bakakaldık.
Haklı olarak hakkımızın takipçisi olacağımızı ve mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyoruz. Bütün Cumartesi Anneleri ve ailelerinin acılarını paylaşıyoruz. Babam Kerevan İrmez ve tüm gözaltında kayıpların akıbetinin açığa çıkarılmasını ve sorumluların yargılanmasını istiyoruz.”
Hükümetin bütün engelleme girişimlerine rağmen Cumartesi Anneleri 758'inci defa İstanbul Beyoğlu'nda İnsan Hakları Derneği önünde gözaltında kaybolan yakınları için bir araya geldi.
"YARGILAMA AZMİMİZİ ONLARDAN ALDIĞIMIZ UMUTLA SÜRDÜRECEĞİZ"
Okunan mektubun ardından Hasan Ocak’ın kardeşi Ali Ocak söz aldı.
Ocak, 1 Ekim’de hayatını yitiren Cumartesi İnsanları’ndan Halil Şahin’ini anarak şu sözleri kaydetti: “Halil amca bu 24 yıllık mücadelemizin 23 yılında hep sessiz bir çığlık olarak Galatasaray’a geldi ve adalet arayışını sessiz çığlığıyla sürdürdü. Bize bu umudu, bu güveni bırakarak aramızdan ayrıldı. Onun adalet arayışını ve Kiraz annenin arayışını tabii ki sürdüreceğiz. Esas mücadelemiz olan bu gözaltında kaybetme suçunu işleyenlerin yakasına yapışıp, yargılama, cezalandırma azmimizi onlardan aldığımız umut, güven ve sabırla sürdüreceğiz.”