AİHM Raportörü Özdemir: Türkiye'deki uygulamalar hukuka aykırı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Raportörü (AİHM) Aslıhan Özdemir, ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'nin son yıllardaki uygulamaların hukuka aykırılıklar içerdiğini, bu konuda AİHM'nin verdiği kararların bunu ortaya koyduğunu söyledi. Özdemir, ifade özgürlüğünün Avrupa Konseyi'nin en önemsediği haklardan birisi olduğuna dikkat çekti.

Adana Barosu tarafından 'Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru' konulu eğitim seminerinde konuşan Özdemir, yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik, zorla çalıştırma yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılama ve kanunsuz ceza olmayacağı haklarının İnsan Hakları Sözleşmesi'nde güvence altına alındığını hatırlattı. Bu hakların korunmasında devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri olduğunun altını çizen Özdemir, Türkiye hakkında verilen kararlardan örnekler verdi. Konuşmasına ifade özgürlüğü üzerinden devam eden Özdemir, bu konuda Türkiye'deki uygulamaların hukuka aykırı olduğunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararların ortaya koyduğunu anlattı.

İfade özgürlüğünün Avrupa Konseyi'nin son yıllarda en önemsediği haklardan biri olduğunun altını çizen Aslıhan Özdemir, ifade özgürlüğünün demokrasinin temel taşı olduğunu, bu konudaki soruşturma tehdidinin bile Türkiye'nin ihlal kararı alması için yeterli olduğunu dile getirdi. Geçtiğimiz hafta ifade özgürlüğü konusunda Türkiye aleyhine verilen Youtube'nin kapatılması konusundaki kararı hatırlatan Özdemir, mahkemenin, kullanıcı olarak Youtube'nin sistematik olarak kapatılması kararına ihlal kararı verdiğini hatırlattı.

"CUMHURBAŞKANINI ELEŞTİRMEK DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE GİRER"

Bir katılımcının, Türkiye'de son zamanlarda Cumhurbaşkanına hakaret davalarının toplumsal muhalefeti susturma adına bir baskı olarak kullanıldığı, bu konuda AİHM kararı olup olmadığı yönündeki sorusuna da cevap veren Özdemir, böyle bir kararın son 6 ay içerisinde açıklandığına vurgu yaptı. Mahkemenin ifade özgürlüğü konusunda tarafsızlığını gözününe getirmek için Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı açılmış olan davada Türkiye'nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle ihlal kararı verdiğini söyleyen Özdemir, "Bundan birkaç yıl önce de Ahmet Yıldırım kararında, Yıldırım, Atatürk'e hakaret eden bir Google sitesine sahipti, Atatürk'e hakaret ettiği için site kapatılıyor ve hakkında da ceza soruşturması açılıyor. Aynı şekilde ona da ihlal kararı verildi. Yani savunduğumuz düşünce ne olursa olsun, toplumda şok edici olabilir, toplumu rahatsız edici olabilir fakat şiddeti tahrik etmediği sürece her türlü fikrinizi açıklamakta, yaymakta ve bu fikirleri erişmekte özgürsünüz. İnsan Hakları Mahkemesi'nin temeldeki düşünce yapısı budur. Anayasamızın da koruduğu bir haktır ifade özgürlüğü. Dolayısıyla Türkiye'deki uygulamaların hukuka aykırı olduğu İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlarla ortaya koyuluyor." ifadelerini kullandı.

"MAĞDUR OLMAMAK İÇİN İHTİYADİ TEDBİR İÇEREN 39. MADDEDEN BAŞVURUN"

AİHM'ye başvuruda da iç hukuk yollarının tüketilmiş olması gerektiğini hatırlatan Aslıhan Özdemir, mahkeme kararı kesinleşmeden önce ihtiyadi tedbir gerektiren 39. madde ile itiraz etmek gerektiğini anlattı. Mahkeme kararı kesinleştikten sonra AİHM'ye başvurulması durumunda belki de cezaevine gidileceği uyarısında bulunan Özdemir, "Bu noktada başvurana yapabileceğimiz öneri, 39. ihtiyadi tedbir talebiyle başvurmasıdır. İkinci, üçüncü ve beşinci maddelerde yani yaşam hakkı, işkence yasağı ve özgürlük konusunda çok acil bir tedbir gerektiren ve geri dönüşü imkansız zararlara yol açabilecek fiillerin ortaya çıkmasını engellemek için hükümete 'dur yapma' diye bir ihtiyadi tedbir kararı vermesidir." diye konuştu.

"ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKI KONUSUNDA ÜLKEMİZ HAKKINDA ÇOK ÜZÜCÜ KARARLAR VERİLDİ"

Konuşmasında ülkedeki uzun tutukluluk hallerine de vurgu yapan Özdemir, AİHM'in Nedim Şener ve Ahmet Şık kararından örnek verdi. Özgürlük ve güvenlik hakkının Türkiye açısından son yıllarda çok üzücü kararlara konu olan bir madde olduğunun altını çizen Özdemir, "Gerek uzun tutukluluk bakımından gerekse tutuklanan kişilere tanınan haklar bakımından. En yakın ve çarpıcı örnek, geçen yıl çıkmış olan Nedim Şener ve Ahmet Şık kararı. Tutukluluğun uzunluğu ve tutuklu kaldıkları süre boyunca tutukluluğun makul aralıklarla gözetilmemiş olması. Yani hakim önüne çıkarılmış yada 141. maddeyi otomatik olarak incelemeye tabi tutulsa bile, basma kalıp ifadelerle tutukluluğun devamına karar verilmesi AİHM tarafından kesinlikle hoşgörülen bir durum değil. Hrant Dink hakkındaki de çok acı bir karardır. Aynı şekilde tehditle karşılaştığı halde korunmadı, daha sonra da etkili soruşturma yapılmadığı için hem usulden hem esastan yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi." şeklinde konuştu. CİHAN
<< Önceki Haber AİHM Raportörü Özdemir: Türkiye'deki uygulamalar hukuka... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER