AİHM, okul yaşındaki çocuklarının kendilerini hafta sonu ziyaret etmesine ve onlarla hafta sonu telefon görüşmesi yapmalarına izin verilmeyen mahpusların şikayetini karara bağladı. Mahkeme, özel ve aile hayatına saygı hakkının Türkiye tarafından ihlal edildiğine kanaat getirdi.
Avukat Ali Yıldız tarafından önemli bölümlerin çevirisi yayınlanan kararda şu ifadeler yer aldı:
“63. … Bu bağlamda Mahkeme, ebeveyn ve çocuğun birbirlerinin arkadaşlığından karşılıklı olarak yararlanmasının aile yaşamının temel bir unsurunu oluşturduğunu ve bu tür bir yararlanmayı engelleyen yerel tedbirlerin 8. madde ile korunan hakka müdahale anlamına geldiğini yineler (bkz. Strand Lobben ve Diğerleri / Norveç [BD], no. 37283/13, § 202, 10 Eylül 2019). Bu nedenle, hafta sonu ziyaretlerinin yasaklanmasının, başvuranların aile hayatından yararlanmaları bakımından önemli bir dezavantaja yol açmadığı söylenemez.”
“77. Mahkeme’nin içtihadında da yer aldığı üzere, bir kişi tutuklandığında özgürlük hakkını kaybeder ancak aile hayatına saygı hakkı da dahil olmak üzere diğer tüm temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaya devam eder, dolayısıyla bu haklara getirilecek herhangi bir kısıtlama her bir davada gerekçelendirilmelidir. Alıkoyma, kişinin aile hayatına doğal olarak sınırlamalar getirmektedir ve alıkonulan kişinin dış dünya ile temaslarının bir ölçüde kontrol edilmesi gerekmektedir ve bu durum kendi başına Sözleşme ile uyumsuz değildir. Bununla birlikte, yetkililerin tutuklunun yakın ailesiyle irtibatını sürdürmesini sağlaması veya gerekirse buna yardımcı olması, tutuklunun aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının temel bir parçasıdır (bkz. Khoroshenko / Rusya [BD], no. 41418/04, §§ 116-17, AİHM 2015).”
“88. Mahkeme, aile ziyaretleri konusunda 8. maddenin Devletlerin mahpusun ve aile üyelerinin menfaatlerini dikkate almasını ve bunları geniş genellemeler açısından değil, özel duruma uygulanarak değerlendirmesini gerektirdiğini yineler.”
“90. Mahkeme, cezaevi yönetimlerinin haftalık ziyaret günlerini belirleme konusundaki takdir yetkilerini kullanırken, kararlarını mahkumlar ve onların çocuklarıyla olan ilişkilerinden ziyade, yalnızca cezaevlerinin kapasitesiyle ilgili hususlara dayanarak verdiklerini gözlemlemektedir. Ziyaretlerin hafta içi ve mesai saatleri ile sınırlandırılmasının, ziyaretçi sayısını azaltmayı ve böylece yetkililerin ziyaretleri yönetmesini kolaylaştırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.”
“105. Mahkeme, 8. maddenin mahkûmların telefonlara erişimini sağlamaya yönelik genel bir yükümlülük getirdiği şeklinde yorumlanamasa da, Türk hukuku uyarınca başvuranların telefon görüşmesi yapma hakkı bulunduğundan, hafta sonları çocuklarıyla telefon görüşmesi yapmak için bu hakkın kullanılmasına yönelik herhangi bir sınırlamanın “özel ve aile yaşamlarına” ve “yazışmalarına” müdahale olarak görülmesi gerektiğini yinelemektedir (bkz. mutatis mutandis, Lebois, yukarıda anılan, § 64, ve Ciupercescu / Romanya (no. Romanya (no. 3), no. 41995/14 ve 50276/15, §§ 107-08, 7 Ocak 2020).”
“108. …. Mahkeme, cezaevi yönetimlerinin hafta sonları telefon görüşmelerini yasaklama kararlarının, mahkumların ihtiyaçlarına ilişkin herhangi bir somut değerlendirme yapılmaksızın veya mahkumların çocuklarıyla iletişim kurmalarını kolaylaştırma konusunda Devletin pozitif yükümlülükleri dikkate alınmaksızın, çok genel terimlerle formüle edildiğini kaydetmektedir. Bu nedenle, hafta sonu ziyaretlerine ilişkin yukarıdaki bulgular, telefon görüşmelerine getirilen kısıtlamalar için de aynı şekilde geçerlidir. … Dolayısıyla Mahkeme, ulusal makamların başvuranların Sözleşme’ye ilişkin şikâyetleriyle yüzeysel bir şekilde ilgilendiğini ve onları aile yaşamları ve yazışmalarıyla ilgili olarak Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan usuli güvencelerden mahrum bıraktığını kaydetmektedir.”
“109. Dolayısıyla, hafta sonları telefon görüşmelerine getirilen kısıtlamalar nedeniyle Sözleşme’nin 8. maddesi ihlal edilmiştir.”