Limak Enerji ile İçtaş Enerji'nin ortak termik santral yatırımı Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından genişletilmekte olan maden sahası, köy yaşamıyla doğal hayatı gün geçtikçe adeta yok ediyor.
VOA'dan Yıldız Yazıcıoğlu'nun derlediği habere göre, Muğla'nın köylüleri ve doğaseverler, Akbelen'de geride kalmış zeytinlikleri ve verimli toprak örtüsünü korumak amacıyla nöbet eylemine devam ediyor. Maden şirketi ise, halka karşı kolluk güçleri eşliğinde yürüttüğü bölgeyi adeta çoraklaştıracak çalışmasını hızlandırmış görünüyor.
Bölgedeki iş makineleri ve kesilmiş ağaçları taşımak üzere kamyon sayısında artış yaşandığı görülürken, benzer şekilde bölgede görevlendirilmiş jandarma-polis varlığındaki artış da dikkat çekiyor.
Akbelen'de üst düzey kolluk personeli bulunması nedeniyle doğayı koruma amaçlı nöbet eylemine yakın zamanda daha sert müdahalede bulunulabileceği ve çadırları toplama girişimi yaşanabileceğini gündemde.
Bu nedenle köylüler ve doğaseverler, Akbelen'e her gün nöbet eylemine desteğe gelinmesi gerektiği çağrısında bulunuyor.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da daha önce bölgeyi ziyaret ederken, bölgeye sıkça CHP, İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti'den milletvekilleri gelerek nöbet eylemine destek veriyor.
CHP Muğla milletvekilleri Cumhur Uzun ile Gizem Özcan da alanda nöbete düzenli katılım gösteriyor. Son olarak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), KESK ile kamu işçi sendikaları yöneticileri de nöbet alanındaydı. Muğla Barosu avukatları ve barolardan da eyleme destek söz konusu.
Muğla Valiliği'nin ağaç kesiminin bittiğine dair açıklamasına karşın aslında hukuken yürütmeyi durdurma aşamasında olduğu için madencilik şirketinin çalışma yapmaması gereken sahaya girişleri önlemek için jandarma-polis bariyerleri yerleştirilmiş durumda.
Limak Enerji ile İçtaş Enerji'nin ortak termik santral yatırımı Yeniköy-Kemerköy Enerji de, kolluk güçleri koruması altında saha dışına tel örgü çekmeye başlayarak, halkın Akbelen Ormanı'na erişmesini tümüyle engelleyecek görünüyor.
CHP'li Uzun: “Bu haliyle Akbelen'i canlı tutmak mümkün”
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ise, jandarma-polis tarafından sivil geçişine yasaklanan şirket sahasında, beraberindeki ziyaretçi milletvekilleri ile birlikte VOA Türkçe’ye son durumu anlattı.
Akbelen'de nöbet alanı kıyısındaki 740 hektarlık (7 bin 400 dönüm) maden sahası açılmaya çalışıldığını belirten Uzun, “Amaç hepinizin bildiği gibi altında var olan kömüre ulaşmak. Altında var olan kömüre ulaşmak için üstünlüğün ağaçlardan arındırılması, bir sonraki aşama üstünün humuslu ve üretken, canlı barındıran toprağının yok edilerek altındaki kömürün enerji için kullanılması alanı olacak yani sonrasında buraların artık bir daha hiçbir yaşama olanak vermeyecek. Adeta meteor çukurları halinde boşaltıp kalması ve terk edilmesi durumu söz konusu” dedi.
Kömürden yani fosil yakıttan enerji edilmesi yerine alternatif enerji kaynaklarını işaret eden Uzun, neden şimdi Akbelen'de çok hızlı maden sahasını genişletme çalışmasına başlandığını şöyle aktardı:
“Buradaki mevcut düzenin devam edebilmesi açısından kömürün halen çıkarılmasıyla ve tabiatın bir daha onarılamaz şekilde tahrip edilmesiyle karşı karşıyayız. Bu tamamen politik mesele. Hukuki mücadele sayesinde elde edilmiş yürütmeyi durdurma kararı ve Akbelen direniş hareketi nedeniyle buradaki termik santral çalışmasına iki sene Soma'dan kapalı havzadan çıkarılan kömür getirilerek devam edildi. Fakat son akaryakıt zamlarıyla yüzde 90'a varan artış Soma kömürü naklini olanaksız hale getirdi. O yüzden buraya saldırıldı ve o arada yürütmeyi durdurma kararı kalkınca itiraz sonucu ve nihai dava sonucu beklenmeksizin şirket sahaya girdi. Ne yazık ki sahadaki ağaçlar kesildi. Peki bu direniş artık bu haliyle saha buraya dönüştüğü için anlamsız mı? Hayır. Halen yaşam barındırıyor topraklar. Ne zaman çukurlar içindeki kömürden toprak arındırıldı ve ortalıkta hiçbir mikroorganizmanın yaşamasına olarak vermeyen bir hale geldi. İşte ondan sonra artık dönüşümüz yok. Bugün çok kaybımız var. Ama bu haliyle bile korursak ormanı tekrar canlandırabilmemiz mümkün. Ama yarın bunun için çok geç olmuş olacak.”
Sahada özel mülkiyet altında zeytinlikler bulunduğunu kaydeden Uzun, "Zeytinlikler kendi yasası nedeniyle koruma altında. Dolayısıyla o bölgeye ve zeytinliklere kamulaştırma yapsalar bile mümkün değil. O nedenle o ağaçlar korunuyor. Orman içinde gerçekten bir mahallemiz var. İkizköy'ün evleri. İşte o evlerdeki köylüler, o maden çukuru evlerinin dibine geldiğinde yaşayamaz olacaklarını ve zeytinliklerinin de öleceğini biliyorlar" diye konuştu.
Akbelen'in yok oluşuyla halk sağlığı nasıl etkilenecek?
Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, VOA Türkçe’ye iklim değişikliği sorununu anımsatarak doğayla birlikte insan sağlığının tehdit edildiği ifade etti.
Aynı zamanda 14 Mayıs'ta CHP Bursa Milletvekili seçilen Pala, şu değerlendirmesini paylaştı:
"Türkiye ihtiyacından daha fazla şu anda elektrik üretme kapasitesine sahip. Elektrik üretmek için kömürlü termik santral yapmaya ihtiyaç yok. Küresel iklim krizi nedeniyle artık bugünlerde çok daha iyi anlaşılıyor değil mi? Sıcak hava dalgaları, ölümler… Bizim fosil yakıtlardan başta kömür olmak üzere çıkmamız gerekirken hükümetin yanlış politikaları yüzünden kömür destekleniyor. Bakın IMF raporlarında çok açık. Hükümetin 2022 yılında kömüre verdiği örtülü ve açık destek 45 milyar doların üstünde. Biz kömürden çıkalım dediğimizde, peki kömürden hayatını kazananlar ne yapacak diye bir soru soruluyor. Oysa 45 milyar dolar yalnızca bir yıllık, bu teşvikle kömürden hayatını kazananların kolaylıkla istihdam edilebileceği alanlar yaratılabilir."
"Bu bir tercih meselesi. Hükümet, halkın ve halkın sağlığının yanında değil. Doğayı katleden şirketlerin yanında duruyor. O yüzden biz diyoruz ki bu küresel kapitalizmin hiçbir şeyin değerini bilmeyen, her şeyi mahveden, her şeyin fiyatını öğretmeye çalışan yapısından bir an önce kurtulalım" diyen Pala, "Buradaki direniş bu nedenle çok önemlidir. Buradaki insanlar doğaya, canlılara ekolojik olarak bizim bundan sonra sürdürmemiz gereken hayata sahip çıkmaya uğraşıyorlar. O açıdan hepimiz buradayız ve bu mücadeleyi sonuna kadar destekleyeceğiz" diye ekledi.
"Suçta ısrar etmeyin, Akbelen’de doğa katliamına son verin"
TMMOB, TTB, KESK ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) ise, Akbelen nöbet alanında ortak açıklamayla, "Suçta ısrar etmeyin, doğa katliamına son verin" çağrısı yaptı.
TTB adına Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut ile Merkez Konseyi üyeleri Dr. Adalet Çıbık ve Dr. Nursel Şahin’in katıldığı açıklamada, Türkiye'nin doğasında yaşanan gelişmelere ilişkin şunlar ifade edildi:
"Çevre ve doğal varlıklarımız AKP iktidarında bir sermayenin birikim aracına dönüştürülerek yok edilmektedir. Termik santraller, kömür madenciliği, otoyollar, turizm yatırımları, sanayi tesisleri, Bergama altın madeni, Artvin Cerattepe’den Kazdağları’na sayısız örneklerde yaşadıklarımız hep doğanın adım adım katledilmesi, yaşam alanlarımızın daraltılması olmaktadır. Yerel ve küresel sermayenin yılmaz temsilcilerinden AKP+MHP iktidar bloğu ülkemizde de parasallaştırma, ticarileştirme, metalaştırma, çevre aleyhine kuralsızlaştırma, politikalarına devam ediyor. İktidar bloğu seçimlere kısa süre kala rafa kaldırdığı günlük yaşamımızdaki tüm temel ihtiyaç maddelerine dair zamları ve doğa karşıtı politikalarını seçimler biter bitmez bir furya gibi hayata geçirmeye başladı."
"Akbelen’de halkın “Nefes alanlarımızı kesmeyin, geleceğimiz yok etmeyin” çığlığına kulaklarını kapattılar. Binlerce yıllık geçmişi olan ağaçları hunharca kestiler. Son birkaç gündür de iş makinelerini soktular. Şimdi kestikleri ağaçların ekili olduğu toprağı kazarak yok ediyorlar" ifadelerine yer verilen açıklamada, "Halkın güvenliğini sağlamakla yükümlü güvenlik güçlerini şirketleri çıkarları için halkın karşısına dikiyorlar. Dünyanın gözü önünde insanlarımıza, çevre ve emek örgütleri aktivistlerine, milletvekillerine gaz sıkıyor, darp ediyor, gözaltına alıyorlar" denildi.
Açıklamada ayrıca, "Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Akbelen’den elinizi çekin, Akbelen’e dokunmayın! Limak ve İbrahim Çeçen şirketlerince kömür madeni için doğaya ve köylüye iki yıldır yapılan zulüm derhal sona erdirilmelidir. Adı geçen şirketler bölgeden derhal çekilmelidir. İktidar depremlerden, sellerden, salgınlardan gerekli dersleri çıkarmalı, insana ve doğaya zarar veren tüm projeleri iptal etmelidir" çağrısında bulunuldu.