Akciğer kanseri, dünyada en çok öldüren kanser olarak yerini koruyor. Uzmanlar, tüm dünyada kanser olgularının yüzde 13-14'ünden ve kanser ölümlerinin yüzde 20'sini oluşturan akciğer kanseri üzerinde duruyor. Son araştırmalara göre genellikle ağız yoluyla verilen ilaçlarla uygulanan hedefe yönelik tedavi, hastalar için umut ışığı oluyor.
Liv Hospital Ankara Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Uğur Gönüllü, akciğer kanserinin tedavisiyle ilgili bilgi verdi. Gönüllü, son zamanlarda en umut verici sonuçların genetik şifrelerindeki bozuklukları saptanan akciğer kanserli hastalarda kullanılan 'hedefe yönelik tedavi' çalışmalarından geldiğini söyledi. Gönüllü, "Hedefe yönelik tedavi şekli kemoterapiye tamamlayıcı ya da tek başına olarak çoğunlukla ağız yolundan verilen ilaçlarla yapılıyor. Yan etkisi hem daha az hem de kişinin yaşam kalitesinin artmasını sağlayan bu tedavi akciğer kanserli hastalar için umut ışığı." dedi.
EN BÜYÜK NEDEN SİGARA
Akciğer kanseri gelişiminden yüzde 90 oranında sigaranın sorumlu olduğunu söyleyen Gönüllü, şöyle konuştu: "Sigara içenlerde akciğer kanseri riski içmeyenlerden 24 – 36 kat daha fazladır. Pasif sigara içiminde risk yüzde 3,5'tur. Sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi, içilen sigara sayısı ile tütün ve sigara tipi (filtreli, filtresiz, puro, düşük tar ve nikotin içeriği vb.) akciğer kanseri gelişme riskini etkiler. Kanser olmayanlar, kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH), amfizem, damar hastalıkları ve kalp hastalıklarından birine yakalanarak hayatını kaybetme olasılığı yüksektir. Burada da rol oynayan faktörler ailemizden bize aktarılan genlerdir. Ailesinde kanserli yakını olanlarda akciğer kanseri gelişme riski daha da artmaktadır. Kanserli hastaların birinci derece yakınlarında akciğer kanseri riski 2,4 kat daha yüksek bulunmuştur. Sigarayı bıraktıkları halde akciğer kanserine yakalananlar da vardır. Bunun da nedeni, bırakmadan önce kanserleşme sürecinin başlamış olması ve bu sürecin 10 yıl sürmesidir. Yine de, sigara bırakıldıktan 10 yıl sonra akciğer kanseri riski yüzde 50 azalmaktadır."
Akciğer kanserinde tanı konulduktan sonra değişikliklerin rutin olarak test edildiğini belirten Gönüllü, "Saptanmaları durumunda kemoterapiye ilave ya da tek başına bu değişiklikleri hedefleyen ilaçlar kullanılıyor. Hedefe yönelik tedavi yönteminde amaç, hastanın genetik şifresindeki sorunu tanımlayıp, bu küçük farklılığı tespit edebilen ve kanser hücresini normal hücreden ayırabilen ilaçların geliştirilerek organizmanın hastalıkla mücadelede daha da güçlenmesini sağlamaktır. Bu tedavi, tümörün çeşidine, bağışıklık sisteminin yeterliliğine ve tedavi ekibinin görüşüne göre planlanır. Akciğer kanseri saptanan hastalara tablet şeklinde verilen hedefe yönelik ajanlar ile hastaların bir kısmında kemoterapiye oranla çok daha iyi yanıt elde edilir. Üstelik yan etki daha azdır ve yaşam kalitesi artmaktadır." dedi.
CİHAN