Akdeniz'de yalın ayak denize girmek hayal oldu

Mersin'de alanında uzman akademisyenlerle birlikte Kızkalesi ile Narlıkuyu arasında belirlenen 9'ar metrekarelik iki noktada dalış yapan ekipler, uzun zehirli dikenlere sahip istilacı tür deniz kestanelerinin yoğunluğunu araştırdı. Toplam 18 metre kare alanda yapılan dalışlarda 34 adet dikenli zehirli deniz kestanesi çıkmasının bölge için yüksek olduğu belirtildi. İstilacı türün Ege kıyılarında da görüldüğü rapor edildi.

SHABER3.COM

321 kilometre ile Türkiye’nin Akdeniz’de en uzun sahil şeritlerinden birine sahip olan kentlerden Mersin’de doğal ve yapay resiflerde popülasyon kuran istilacı zehirli uzun dikenli deniz kestanesinin türler arası rekabet ilişkilerinin belirlenmesi amacıyla proje başlatıldı.

Bu çerçevede Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Deniz Ayas ile birlikte 6 kişilik ekip turizmin gözbebeği Kızkalesi ile Narlıkuyu arasında bir koyda dalış gerçekleştirdi.

Dalış ekibi 9’ar metrekarelik 2 alanda 3 ile 10 metre derinlikte zehirli uzun iğneleri ile dikkat çeken 34 adet deniz kestanesi topladı. Akdeniz için metre kareye göre yoğun olarak bulunan istilacı deniz kestanelerinin tehlikesini ortaya koyarken, aynı bölgede 2 ay sonra ne kadar üreyeceğinin yapılacak çalışma ile tespit edileceği belirtildi.

Öte yandan istilacı türle mücadele de Slow Fish ekipleri tarafında yapılacak çalışma sonrasında insanların tüketimi ile mücadele edilmesinin planlandığı da aktarıldı.

18 METREKAREDE 34 ADET
Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren proje koordinatörü Prof. Dr. Deniz Ayas, “Uzun dikenli deniz kestanesi popülasyon kurduğu yapay ve doğal resiflerde türler arası rekabet ilişkilerinin belirlenmesi isimli proje. Biz bu Kızıldeniz’den gelen zehirli olan uzun dikenli deniz kestanesinin Akdeniz kıyı ekosistemine etkisi ve özellikle sosyal boyutuyla da turizm üzerinde etkilerinin belirlenmesi amacıyla dalış yapıyoruz. Bu kestane yerleştiği doğal ve yapay resif alanlarında doğal Akdeniz’in kestanesini daha derinlere iterek mekânsal rekabet ilişkisiyle alanlarını işgal etme pozisyonuna geliyor. Bu türün özellikle sahil kesiminde bulunması turizm açısından da önemli bir risk oluşturuyor. Güzel bir koydayız. Bu koyda da uzun dikenli deniz kestaneleri yoğun bir popülasyon oluşturuyor. Biz proje olarak 18 metrekare alanda tüm deniz kestanelerini topladık. Toplam 18 metrekarelik alanda 34 tane deniz kestanesi toplandı. Yaklaşık 2 ay sonra koordinatları belirlenen alanda tekrardan deniz kestanesi toplama işi yapacağız. Ve yüzde kaç oranında 2 aylık süreç içinde istila oranını hızını belirleyeceğiz. Aslında bu tür bilindiği gibi çok büyük popülasyonlar kurabiliyor. Bu tür için normal ama Akdeniz’de, kıyı şeridinde bu kadar sayının 18 metrekarede olması tabi ki yüksek bir sayı” dedi.


EGE KIYILARINA KADAR GELDİ
İstilacı deniz kestanesinin Kızıldeniz’den gelen bir tür olduğunu anımsatan İskenderun Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ergüden ise ”2006 da Kaş’ta ilk kaydı yapılmıştı bu türün. Daha sonra 2010 yılında biz bunun İskenderun körfezinden kaydını verdik. Ama son yıllarda tabi bu tür yayılımcı bir tür olduğu için yavaş yavaş Mersin, Antalya’ya hatta en son Ege kıyılarına kadar geldiği rapor edildi. Bu türün karakteristik bir özelliği var, diğer türlerden özellikle 5 tane beyaz beneğinden rahatlıkla ayrılabiliyor, çok uzun dikenlere sahip.

Bu dikenler de tabi kişiye battığında zaman direkt yaralıyor ve zehirli olduğu içinde bir sağlık kuruluşuna gidilip o dikenin çıkarılması gerekiyor. Son yıllarda ülkemizin Akdeniz kıyılarında artış gösterdiği için de turizme tabi olumsuz etkisi olabiliyor.

Ayrıca bugün su sıcaklığı 26 dereceydi, bu türünde 25 derece sıcaklıktan sonra ürediği biliniyor. Bugün 33-34 tane örnek çıktı gördüğünüz gibi çok miktarda, kısa sürede. Yakında daha da üreyeceği görülüyor.

Turizm için biraz tehlikeli, halkımızın özellikle kıyıda denize girerken dikkat etmesi gerekiyor. Herhangi bir diken batması durumunda da en yakın bir sağlık merkezine gidip çıkartılması gerekiyor” diye konuştu.

TÜKETİMİ SAĞLANARAK İSTİLACI TÜRLERLE MÜCADELE
Sofralara gelen deniz ürünleri ve balıkların besin zincirini araştıran bir girişim olduklarını belirten Slow Fish Mersin ekibinin sözcüsü Ezgi Biçer Uçar'da ”Biz şuanda Türkiye’deki tek Slow Fish ekibiyiz. Çalışmalarımızı da 2021 yılı başından itibaren yürütüyoruz. Tamamen gönüllülük esasına dayanan bir kurum. Bu yıl ise istilacı türlerle mücadeleye odaklanıyoruz.

Bugün uzun dikenli deniz kestanesi dalışı gerçekleştirildi. İlerleyen günlerde aslan balığı üzerine de bir dalış etkinliğimiz olacak. Dolayısıyla biz insanların bunu tüketmesini sağlayarak bu istilacı türlerle mücadele etmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bulundukları alan yoğun bir şekilde istilacı tür olan deniz kestanesinin geldiğine değinen Biyoloji öğretmeni ve Dalış Eğitmeni Ertuğrul Çete, ”Her dalış yaptığımızda çok yoğun bir şeklinde görüyoruz, zararlarını bizde yaşıyoruz. Bütün dünyada bu yeniliyor. Biz de bunu katmalıyız aslında, ne yapabiliriz, bunu sofralarımıza alırsak bir nevi önlem almış olabiliriz. Bu nedenle herkese deniz kestanelerini tüketin. Böylece bir nevi deniz kestanelerinin hızlı üremelerini durdurmuş olacağız” şeklinde konuştu. 
<< Önceki Haber Akdeniz'de yalın ayak denize girmek hayal oldu Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER