Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, AKP'nin kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a ağır suçlamalar yönelten AKP'lileri sert bir dille eleştirdi. Beki, "İşi kayıkçı kavgasına çevirenler Erdoğancılığa soyunuyorlar. İktidarın ve Erdoğan'ın yerine geçerek sesini bastırmaya, boğmaya çalışıyorlar." dedi.
Eski Adalet Sadullah Ergin, sabah Akif Beki'nin bugünkü köşesinde yer alan yazısını sosyal medyadan paylaşırken, eski AK Parti Genel Başkanı Danışmanı Hüseyin Çelik ise aynı saatlerde "AK Parti'de, emek sahiplerinin emeği üzerinde tepişen eyyamcıları iyi tanıyan A.Beki'yi okumak lazım." diyerek, sosyal medyadan takipçilerine o yazıyı okumalarını tavsiye etti.
Akif Beki'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü sayısında yer alan "Bülent Arınç'ın aforizmaları" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"AK Parti'nin kurucu babalarından biriydi. Adı, Erdoğan ve Gül'le aynı hizaya yazılıydı. 'Partinin triosu' olarak anılan ilk 3 isimden biri. İktidarın çelik çekirdeğini oluşturan asli unsurlardan, temel taşlardan, taşıyıcı sütunlardan sayılıyordu. Tehlike geçtikten sonra trene atlayan kimi açıkgözler, şimdi Arınç'ı aforoz etme hakkını kendilerinde görmüyor mu, şaşıyorum.
AK Parti'nin bir yere gitmediği, artık kalıcı olduğu kesinleşmeden ona yanaşmayan kimi sağlamcılar, şimdi kendilerini AK Parti'nin merkezine koyup Arınç'ı dışlamaya yeltenmiyor mu! Şaşakalıyorum. Ev sahibi oldular, evin ana direklerinden Arınç'ın samimiyetini sorguluyorlar.
Nerede haklı nerede haksız, söylediklerinin hangisi isabetli hangisi isabetsiz, nesi doğru nesi yanlış, hatasıyla sevabıyla tartışılacak elbette. Sözleri ilgililerine sorulacak, onlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükumet sözcüsü Kurtulmuş veya bakanlar Çelik'le Ala gibi münasip gördükleri cevabı verecekler. Sonuçta siyaset, tarikat değil. Körü körüne peşinden gidilecek şeyhleri de aklını şeyhin emrine koşmuş kurşun askerden müritleri de olmaz. Demokrasilerde sorgudan sualden muaf, hatadan münezzeh, eleştiriler üstü, layüsel kişiler ve kurumlar yoktur. Bülent Arınç da bundan müstesna tutulamaz. Muhatapları da. Seviyeyi, kaliteyi ve kalibreyi düşürmeden birbirleriyle kamuoyu önünde konuşmaları, birbirlerini icabında hesaba çekmeleri çok sesliliğe hizmet eder. O da ortak aklı güçlendirir, demokratik kültürü derinleştirir.
Sadece literatüre kazandıracakları siyasi deyişler bile başlı başına bir renk ve zenginliktir. Fakat böyle mi seyrediyor hadise?
Bir-iki yerde ayrı düştü, kendi partisine bir-iki alelade özeleştiri getirdi diye şahsiyetine saldırmak, konuştuğuna pişman etmek istemek, bir daha ağzını açamayacak hale getirmeye girişmek de nedir? Arınç'ı susturma ihalesinin aktörlerine bakınca, manzara iyice içler acısı bir hal alıyor. Çünkü işi kayıkçı kavgasına çevirenler, 'sen-ben' polemiğine dönüştürenler, asıl aktörler değil. Onların medya ve siyasetteki yancıları. Arınç'a karşı AK Particilik ve Erdoğancılığa soyunuyorlar. İktidarın ve Erdoğan'ın yerine geçerek sesini bastırmaya, boğmaya çalışıyorlar. Kimi yaranmacılar için bulunmaz bir göze girme fırsatı çünkü. Arınç'a vurup bonusları toplayacaklar. Ne kadar galiz saydırırsan o kadar kallavi olacak sanki ödülün. Ne kadar sunturlu küfür o kadar yağlı olur sanki mükâfatı. Taltif beklentisiyle ileri atılıyorlar. En öne kim fırladı, en esaslısından aferini kapacak sanki. Arınç güya fitne sokuyor, bozgunculuk çıkarıyor, davayı satıyor, lidere ihanet ediyor; onlar da en kral dava adamı olmuş, has cengâver hepsi, partiyi savunuyor, lidere gövdelerini siper ediyorlar."
Eski Başbakan Yardımcısı ve 22. Dönem Meclis Başkanı Bülent Arınç, CNNTürk televizyonunda yaptığı açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefi haline gelmişti. Cumhurbaşkanı'nın, 'o zat dürüst davranmıyor' ifadesini kullanması üzerine Arınç, dün akşam 17.25'te sosyal medyadan 3 sayfalık açıklama yayınlayarak Erdoğan'a cevap vermişti.
CİHAN