Euronews'in RÖP programına konuk olan Akıncı, "15 Temmuz'da askeri kalkışma olduğunda Türkiye'de sivil yönetime desteğimizi ortaya koyduk; Türkiye'nin demokrasisine, sivil yönetimine, halkına onun kararına duyduğumuz saygı gereği bunu yaptık. Şimdi biz de Kıbrıs Türk demokrasisine, halkımızın kararına aynı saygıyı bekliyoruz. Seçimde kimsenin bir taraf olmak gibi bir yanlışa düşmemesini bekliyoruz. Bu konuda ipuçları olduğu için söylüyorum" dedi.
Kıbrıs Türk halkının mücadele dolu tarihine değinen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye ile “iyi ilişkilerin” tanımı ve üzerine yapıştırılan “Türkiye düşmanı” etiketi hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
Doğu Akdeniz’in geçmişten bu yana oldukça sıcak bir bölge olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, doğal gazın bulunmasından sonra bu sıcaklığın daha da yükseldiğini ifade etti.
Akıncı, Doğu Akdeniz’de tüm tarafların ve paydaşların bir araya gelerek, akılcı bir şekilde ortak izleyecekleri bir siyasetin herkesin yararına olacağını savunduğunu dile getirdi. Akıncı, “Bu zenginliğin -ki ne kadar olduğu konusunda tabii ki daha kuşkular devam ediyor. Birtakım ön bulgularla şu an birtakım rakamlar söyleniyor ama günün sonunda daha binlerce metrenin altında bulunan bir kaynaktan bahsediyoruz- yeryüzüne ulaştırılıp, tüm tarafların yararına kullanılması akıl işidir” dedi.
Türkiye’nin sahilleri uzun önemli ülkelerden bir tanesi olduğunu ifade eden Akıncı, Kıbrıs’ın da Kıbrıs Türk tarafı dışlanarak, sadece Rumlardan ibaret bir ada olmadığını söyledi.
Akıncı, Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde Türkiye ve KKTC’nin yer almasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. “Bizleri bu denklemin içerisinde görmek istemeyenler, farklı ülkelerle birtakım uzlaşıya giderek, Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri dışlama siyasetine yöneldiler” diyen Akıncı, bunların başında Kıbrıs Rum tarafının Yunanistan ile bir araya gelerek Mısır ve İsrail ile kurduğu ilişkinin geldiğini kaydetti.
Bu ilişkilerde en göze çarpan unsurun, Türkiye ile bu iki ülke arasında zayıflayan ilişkileri olduğuna dikkat çeken Akıncı, “Halbuki bu şekilde ilişkiler kurarak, çok da ekonomik akla uygun olmayan projelerin peşinden gidileceğine, KKTC ve Türkiye de birer aktör olarak düşünülseydi, herkesin yararına olacak, çok daha ekonomik formüller üretilebilirdi” şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı ve enerji şirketleri temelinde üç yol izlenebileceğini hep dile getirdiğinden de bahseden Akıncı, tarafların, bir tarafta Kıbrıs sorunu diğer tarafta Türkiye’nin Yunanistan ile ihtilafları varken, morotoryum ilan ederek, sorunlar hallolduktan sonra enerji faaliyetlerine devam etmelerinin daha akılcı olabilecekken bunun yapılmadığına işaret etti.
Akıncı, “Çünkü en başta Rum tarafı Total, Eni, Exxon Mobil gibi şirketlerle ayrı anlaşmalar yaparak araştırma ve kazıya yöneldi. İkinci yol diyalog ve akıl yoluydu biz bunu masaya koyduk, hala masadadır. Bu önerinin özünü bu doğal zenginliklerin hepimizin olduğu oluşturuyor. Sadece Rumların değil Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunu teslim ediliyor. AB, BM, ABD de bunu söylüyor.
Dolayısıyla bu ortak zenginliği birlikte planlayıp, çıkarıp birlikte adil bir şekilde paylaşalım diyoruz. Ancak Rum tarafı, bizimle uzlaşıya yanaşmıyor. O zaman geriye üçüncü yol kalıyor, bu da herkesin kendi yoluna gitmesidir. Rum tarafı araştırıyorsa, biz de araştıracağız, bu durumda da şu anda olduğu gibi gerginlikler yaşanacak” açıklamalarında bulundu.
Türkiye’nin bölge politikasına yönelik, “Türkiye Antalya körfezine sıkıştırılacak bir ülke konumunda değil” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye’nin bölgede diyalog ve çıkış yolu aradığından bahsetti.
Türkiye’nin bölge ülkeleri ile zayıflayan ilişkileri üzerinden Rum tarafının avantaj elde etme peşinde olduğuna da değinen Akıncı, “AB içerisinde olmanın getirisi olan dayanışmadan yararlanan Rum tarafı ve Yunanistan görüyoruz” ifadelerini kullandı. Akıncı, Rum-Yunan tarafının enerji çalışmalarına destek oluşturmaya da çalıştığını söyledi.
Akıncı, Türkiye’nin bölge ülkeleri ile zayıflayan ilişkilerinin bir an önce eski seviyesine gelmesini umduğunu söyleyerek, bu durumun hem Türkiye hem de Kıbrıslı Türkler için büyük bir kazanım olacağına işaret etti. Akıncı, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere paralel olarak ülkeler arası iyi ilişkilerin ne kadar önem taşıdığının bir kez daha gün yüzüne çıktığını kaydetti.
Kördüğüm şeklinde ortada duran Kıbrıs sorununun çözüm yolunda ilerlemesi ve ilişkilerin iyiye gitmesi durumunda olayların seyrinin de farklılaşacağına işaret eden Akıncı, “Birçok kapıyı da açacaktır. Dışlayıcı değil, kapsayıcı, bölge ülkelerini bir araya getiren yaklaşımlar daha görünür, daha konuşulur hale gelecektir. Şimdi kriz gibi ortamın içerisindeyiz. Bundan fırsat doğabilir. Bu da kendiliğinden olmaz. Bunu yapacak olan devletler, toplumlar ve liderlerdir. Kıbrıs sorunun çözümü hem Türkiye’ye hem bize çok büyük yararlar getireceğini görüyor ve bu doğrultuda çalışma azmiyle hareket ediyorum” diye konuştu.
“Akıncı Türkiye düşmanı” etiketinin bazı kesimlerce bilinçli bir şekilde algılanıp, algılatıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Türkiye’deki bir kanalda, KKTC Cumhurbaşkanı Türkiye’yi dışarıya atmak istiyor, Yunanistan ve İngiltere’nin ortak gücünün Kıbrıs’ta güvenlik için yeterli olacağını söylüyor şeklinde beyanda bulunulabiliyor” ifadelerini kullandı.
Yine Rum bir gazetecinin vaktiyle yaptığı asılsız bir haberin dört yıl sonra yeniymiş gibi tekrar gündeme getirildiğinden ve sözcüsü tarafından yalanlanmasına rağmen aynı haberin yakın bir zamanda tekrar gündem olduğundan ve Türkiye medyasına sunulduğundan bahseden Akıncı, tüm bunların bir algı operasyonu olduğunu ifade etti. “Belli bir adayı cilalamak istiyorlar, mevcut Cumhurbaşkanı’nı da kötülemeye çalışıyorlar” diyen Akıncı, bunca yıllık siyasi yaşamında Türkiye ile olan ilişkilerinde bir kardeşlik hukuku talebi olduğunu, ana-yavru edebiyatının bir yana bırakılarak, yavrunun da artık büyümesi gerektiği söylemini kullandığını anlattı.
“Anavatan-yavruvatan bunlar yüreklerimizde kalsın, gerçek hayatta dünyaya ‘biz tanıyoruz, siz de tanıyın’ denilen bir varlıksak, devletsek bu devletin de artık kendi kendine yeten, kendi kendini yönetme becerisine sahip bir varlık olduğunu, olması gerektiğini, ona o çerçevede yardımcı olunması gerektiğini kavramamız lazım” ifadelerini kullanan Akıncı, KKTC’nin sürekli balık verilen değil, balık tutmayı öğrenen bir yapıya evrilmesi gerektiğini savundu. Akıncı, bunu benimsemek istemeyenlerin Türkiye ile KKTC arasında bir ast üst ilişkisi kurmak istediğini dile getirdi.
Üzerine yapıştırılan Türkiye düşmanı etiketinin nedenlerinden birinin “Türkiye ile iyi ilişkiler”in tanımı noktasındaki farklılık, bir diğerinin de Kıbrıs sorununun çözümü noktasındaki çabalarının farklı yorumlanması olduğuna dikkat çeken Akıncı, “İstemiyorlar açıkçası bir çözümün olmasını ve buranın farklı bir şekilde yoluna devam etmesini. Bunlardan çıkar umanlar var, hatta çıkar elde edenler de var. Bir ganimet ekonomisi üzerine kurulmuş hayatlar da var bu topraklarda” dedi. Türkiye’nin yeterince düşmanı olduğu, olmayan bir düşman yaratmaya çalışmanın beyhude olduğuna işaret eden Akıncı, sırf Cumhurbaşkanlığı seçimi uğruna, birilerine yarar sağlamak adına yapılanların tanımının “kendi ayağına kurşun sıkmak”la eşdeğer olduğunu ifade etti.
Türkiye’de demokratik seçim ile başa gelen ve halkını temsil eden kim olursa olsun hep saygılı olduklarının da altını çizen Akıncı, 15 Temmuz kalkışmasında da Kıbrıs’ta ilk sesini yükseltenin yine Cumhurbaşkanlığı makamı olduğunu hatırlattı. Akıncı devamında şunları aktardı:
“Ahmet’e Mehmet’e şeklinde algılanmasın, Türkiye’nin demokrasisine ve sivil yönetimine, Türkiye’nin halkına ve onların kararına duyduğumuz saygı gereği bunu yaptık. Dolayısıyla aynı saygıyı şimdi biz de Kıbrıs Türk demokrasisine ve halkımızın kararına bekliyoruz.
Böylesi bir seçim platformunda kimsenin taraf olmak gibi bir yanlışa düşmemesini bekliyoruz. Bunu neden söylüyorum çünkü bu konuda ipuçları var. Adaylık başvurumu yaptıktan sonra da söyledim, Kıbrıs Türk halkı kendi özgür, bağımsız kimliği ile kendi geleceğini belirleme, hakkına, becerisine, yeteneğine ve yetkisine sahiptir ve kendi için en uygun kararı da verecektir. Dolayısıyla bu konularda taraf olma girişimi derhal son bulmalıdır. Buradaki bazı makamlar tarafından seçimlere taraf olma gayreti var, onlar kendilerini çok iyi biliyorlar.”
Seçimlere müdahale edilme riski olduğuna vurgu yapan Akıncı, “Bunun son derece yanlış bir şey olduğunu adaylık başvurumu yaptığım günden ilan ediyorum ve bundan uzak durulmalıdır, Kıbrıs Türk halkı bunu benimsemez, hazmetmez. Böyle bir şey devam ettiği takdirde, açılacak yaraların sarılması için uzun zamana ihtiyaç duyulacak. Şimdilik bu kadarla yetiniyorum ve temenni ediyorum ki bu mesajlarımız doğru algılanır” dedi.