Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi diye anılır . Yıllardır İstiklal Savaşı'nın kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın geçtiği yerler milli park olarak korunur. Ancak AKP Hükümeti , Afyon, Kütahya ve Uşak arasındaki Başkomutan Tarihi Milli Park Sınırlarını daralttı.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre ;17 Aralık 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararla, milli parkın sınırları 40 bin 947 hektardan 34 bin 834 hektara düşmüş oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre bu kararla Kütahya Dumlupınar ilçesi ve Zafertepe Çalköy ile Afyon’a bağlı Büyükkalecik Beldesi, Kışlacık Mahallesi, Küçükkalecik Köyü ve Kayadibi Köy yerleşim merkezleri milli park sınırları dışına çıkarıldı. Dumlupınar bölümünde sadece Şehitlik, Atatürkevi ve Müze park içinde kalırken, diğer tüm bölümler çıkmış oldu.
TARİHİ SİT DEVAM EDİYOR
Milli Park yetkilileri, sadece kasaba ve köylerin imar alanı içinde kalan bölümlerinin park sınırı dışına çıkarıldığını belirterek, Kurtuluş Savaşı’yla ilgisi olsun olmasın tarım, orman arazilerinin park sınırı içinde kaldığını belirttiler. Tarihi sit statüsünün de devam ettiğine dikkat çeken yetkililer, “Tarihi sit statüsünün kaldırılıp kaldırılmaması Kültür ve Turizm Bakanlığı kararına bağlı. Ancak bölgeye Kurtuluş Savaşı yönüyle bakılsa da daha eski medeniyetlerin izleri de bulunabilir” dediler.
KABUL EDİLEMEZ
Eyüp Muhcu (Mimarlar Odası Başkanı): “Cumhuriyet’in simgelerini ortadan kaldıran bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu ülkede en büyük yağma kararları oy birliğiyle verilmiştir. Onun için CHP, MHP, AKP’si ortaklaşa bu kararın alınmasını istemiş olabilir. Siyasetin böyle bir yükü var. Ancak popülist politikalarla tarihsel ve doğal sit alanının bir bölümünün bile olsa milli park statüsünden çıkarılması kabul edilemez.
Bu popülist politikalar, işin esasını unutup onun yerine küçük çıkarları, beklentileri ikame eden çarpık bir anlayış. Hem birtakım imar rantları söz konusu hem de bu vesileyle vatandaştan oy alma kaygıları öne çıkıyor. Ama ortada bir tarihsel sürecin belgeleri de olan, Kurtuluş Savaşı’nın geçtiği, doğal, kültürel varlıkların tahrip edilmesinin yolu açılıyor. Oysa vatandaşın ihtiyaçlarını milli park statüsü içindeyken de karşılamak mümkün. Bugün farklı siyasi anlayışların bu suça ortak olması düşündürücüdür. Buralar gelecek nesillere bırakmamız gereken mirastır.”