AKP'den cemaatlere 'akredite' kelepçesi teklifi
TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, görev süresinin bitmesinden yaklaşık 5 ay sonra taslak raporunu açıklamıştı. 15 Temmuz'un 4 kritik ismi Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakan Yıldırım Genelkurmay Başkanı Akar ve MİT Müsteşarı Fidan'ı ifadeye bile çağıramayan AKP'nin çoğunlukta olduğu komisyondan skandal bir öneri geldi.
Raporda AKP'li üyeler hukuki düzenleme adı altında cemaatlere 'akredite' edilmesini gerektiğini savundu. İşte o skandal bölüm:
"Cemaat yapılarının çoğu açık, şeffaf ve esnek olmaktan uzak olup, genellikle faaliyetlerini gizlilik içinde ya da denetimlerden uzak şekilde yürütmektedir. Bu yapıların toplum yararına çalışıp çalışmadıkları hususunun kim ya da hangi kurumlarca akredite edileceği ciddi bir sorundur. Bu görevin tek başına Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yerine getirilmesi mümkün görünmemektedir. Bu oluşumların sosyal ve dini meşruiyet, denetim, hukukilik, mali yapının şeffaflığı gibi kriterler bakımından akredite edilmesi ve bu tür faaliyetlerin genel bir meşruiyet zemininde yürütülmesinin temin edilmesi, bu alanda üzerinde dikkatle ve etraflıca düşünülmüş hukuki düzenlemeler gerektirmektedir. Böylece gizli, gizemli, güven vermeyen programlar izleyen yapılanmaların, kamu yararı çalışması adı altında zararlı faaliyetler yürütmesine göz yumulması engellenmiş, kamunun da kontrol ve katılımı sağlanmış olabilecektir."
Militan laiklikten uzak durulması gerektiğini söyleyen ancak militan laiklerin geçmişten günümüze talebi olan cemaatleri baskı altına alma önerisi getiren komisyon RTÜK'te de acilen ilahiyatçı uzmanlar görevlendirilmesi gerektiğini savundu.
AKP'lilerin çoğunlukta olduğu komisyonun hazırladığı raporda yardım kuruluşlarının da 'ombudsmanlık' yoluyla Diyanet yani saray tarafından denetlenmesi gerektiği savunuldu:
"Son yıllarda birçok sivil yardım kuruluşu ortaya çıkmıştır. Çoğu çeşitli dini yapılara bağlı olan bu kuruluşların, başta Afrika olmak üzere dünyanın muhtaç olan birçok bölgesine yardım götürdükleri ve oralarda birtakım faaliyetler yürüttükleri bilinmektedir. Ancak, dini saiklerle kurulmuş olan bu organizasyonların da masrafları ile gelirleri arasındaki uyum yeniden düzenlenmelidir. İçişleri Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bu türden organizasyonların denetlenmesi yönünde gerekli önlemler geliştirilmeli, ayrıca sivillerin de denetim faaliyetlerine katılımı sağlanarak bu alana ilişkin ombudsmanlık benzeri bir denetim kurumu ihdas edilmelidir."
Başkanlığını AKP'li Reşat Petek'in yaptığı komisyonun kaleme aldığı raporda cemaatler 'milli güvenliğe tehdit' olarak gösterilmek istendi.
" Son yıllarda çeşitli dini yapıların, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bağımsız ve izinsiz olarak kendi binalarında cuma namazı kıldıkları, kendi anlayışları çerçevesinde hutbeler okuyup vaaz ettikleri bilinmekte ve bu gittikçe de yayılmaktadır. Bu durum, dini bilginin sıhhati ile ilgili olmasının dışında aynı zamanda bir iç güvenlik meselesi haline dönüşmektedir. Bu hususta devletin yeterli düzenlemeleri yapması ve bu tür dini faaliyetlerin de şeffaf, denetlenebilir olması gerekmektedir."
CHP VE HDP ÖZGÜRLÜKLERİ SAVUNDU
- (AK Parti Bursa Milletvekili TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi İsmail Aydın): Dini grupları ya da sivil toplum örgütlerini nasıl akredite edeceksiniz? Bu bir çeşit izin sayılır. Ancak bu denetimsiz kalacakları anlamına gelmez. Denetim ise bugünkü sistemde mümkün değil. Bugün fiilen cemaatler var, resmi hüviyetleri ise yok. Bunları önce sistem içine almak gerekiyor.
- (CHP İzmir Milletvekili Komisyon Üyesi Aytun Çıray): Akredite doğru olmaz. Anayasa’ya göre vatandaşların istedikleri sivil toplum örgütüne ya da inanç grubuna dahil olma özgürlüğü vardır. Denetlenme konusunda ise mevzuatta yeterli düzenlemeler mevcuttur. Anayasa’ya göre suç işleyip işlemediklerini MİT’i, emniyeti tespit edebilir.
- (HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan): Örgütlülüklerinin akredite edilmesi kadar saçma bir şey yok.