Geçtiğimiz seçimlere damgasını vuran 'trafoya kedi' girmesi meselesi genel anlamda seçim güvenliğina gölge düşürdü. Bunun tekrar yaşanmaması için neler yapmak gerekiyor ve olası bir durumda nasıl davranmak gerekiyor? AKP eski milletvekili bu ve bunun gibi soruların cevaplarını köşesine taşıdı.
AKP eski 2014 yerel seçimlerinde CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı Mansur Yavaş'ın ekibinde yer alan eski AK Parti Milletvekili Suat Kınıklıoğlu, seçim güvenliği ile ilgili yapılması gerekenleri kaleme aldı.
Radikal için yazan Suat Kınıklıoğlu'nun o yazısı:
"Sandık başında her ne olursa olsun tutanak tutup ta bir zapta bağlanmayan hiç bir itirazın dikkate alınma ihtimali yok. Her şeyi tutanakla belgelemeniz şart. Seçimde hilenin çok azı oy verme esnasında olur. Vatandaş genellikle oraya odaklanır ama asıl mesele sonrasıdır.
"Seçim kampanyaları tam gaz devam ediyor. Kamuoyu yoklamaları seçimdeki ana meselenin HDP'nin barajı geçip geçemeyeceği olacağına işaret ediyor. HDP'nin durumu parlamento dağılımını doğrudan etkileyeceğinden sandık güvenliğine yönelik endişeler de artmaya başladı. Kamuoyu özellikle Ankara Büyükşehir Belediye seçiminde olanlardan sonra seçim güvenliği ve seçmenin iradesinin sandığa yansıması hususunda oldukça hassaslaştı.
Bunda şaşılacak bir şey yok. Cumhurbaşkanı'nın ettiği tarafsızlık yeminine sadık kalmayıp anayasayı her gün çiğnediği, HDP'nin seçim bürolarının bombalandığı, devletin ajans ve televizyonlarının parti aygıtları gibi yayın yaptığı, muhalif basın üzerindeki baskıların artarak devam ettiği bir kampanyada insanlar seçim gecesi olabilecekleri konuşurlar. Konuşuyorlar da...
Öncelikli olarak muhalefet partilerinde o gece olabileceklerin seçim sonuçlarını etkileyebileceğini anlamaları ve buna göre bir yapılanmaya girmeleri lazım. Sandık müşahitlerinin, sandık güvenliğini koordine eden birimlerin, seçim sonuçlarını data sistemine girenlerin, YSK'daki verilere ulaşımı olan birimlerde çalışanların oldukça hazırlıklı, eğitimli ve zinde olmaları gereken bir gecedir seçim gecesi. Yerel seçimde görüldü ki oy verme işleminden tutun Anayasa Mahkemesi'ne itiraz sürecine kadar iktidar partisi sürecin her aşamasına müdahale ediyor.
Seçim sonuçlarını en sağlıklı almanın yolu 151.000 sandığın başında en az birer tane müşahidinizin olmasıdır. Anahtar mesele müşahitlerin sayım sonuçlandıktan sonra ıslak imzalı sandık tutanaklarını alıp hemen kendi partilerinin ilçe yönetimine teslim etmeleri, onların da uygun bir silsile ile bu tutanakları genel merkezlerine bildirmeleridir. Bence parti genel merkezleri SEÇSİS'ten bağımsız olarak kendi veri sistemlerini kurmalı ve YSK ne derse desin gerçek sonuçları kendi veri sistemi üzerinden de denetleyebilmeli. Söylemeye hacet yok. Siber saldırıya karşı koyabilecek teknik hazırlığınız olmalı. 30 Mart'ta Cihan Haber Ajansı'nın başına gelenler halen hafızlarda.
Anadolu Ajansı ve TRT ne derse desin, ne yazarsa yazsın, ne yayınlarsa yayınlasın sizin öncelikle kendi müşahitlerinizin bildirdiği sonuçları hızlıca bir sisteme yükleyip gerçek sonuçları kendinizin görmesi lazım. Bunun için akıllı telefonlar üzerinden bir uygulama düşünmek akıllıca olur. Sandık müşahitlerinizin – ne olursa olsun – sandık başlarından ayrılmamalarını sağlamalısınız. Yani morallerini yüksek tutacak, sandevici, kumanyası vs zamanında ulaştıracak lojistik bir organizasyon içerisinde olmanız lazım. Yerel seçimde görüldüğü üzere Anadolu Ajansı ve TRT'nin bilerek algı şekillendirmesi yapacağını hesap edip müşahitlerinizi bu ihtimale karşı uyaracaksınız. Aksi takdirde insanların sandıkları terk etmesini önleyemezsiniz. Bu oyuna bir daha düşülmemeli.
Sandık başında her ne olursa olsun tutanak tutup ta bir zapta bağlanmayan hiç bir itirazın dikkate alınma ihtimali yok. Her şeyi tutanakla belgelemeniz şart. Seçimde hilenin çok azı oy verme esnasında olur. Vatandaş genellikle oraya odaklanır ama asıl mesele sonrasıdır. 'Kedisel' işlerin çoğu gece 11'den sonra olur. Ankara'da gördüğümüz üzere seçim sonuçlarına müdahale etmenin en etkin yolu sandık tutanaklarını değiştirmektir. Oy hırsızlığı tutanaklar üzerinden yapılır. Bu yüzden ıslak imzalı tutanakların mutlaka partilerin il başkanlıklarında toplanması, gözden geçirilmesi ve olası itirazlar için hazır hale getirilmesi gerekiyor.
İlçe ve il seçim kurullarına, YSK'ya yapılacak olan itirazlar için süre oldukça kısıtlıdır. O yüzden kampanya, oylama ve seçim gecesi sonrasında fiziken pili bitmiş kadroların hızlıca itiraz dilekçeleri hazırlayabilecek ek ekiplere ve deneyimli avukatlara ihtiyacı olacak. Data girişlerinde çok sık olarak küçük partilerin oyları büyük partilere yazılır çünkü bu partilerin bunu takip edecek kapasiteleri yoktur. Bunlar az gibi gözükür ama organize yapıldığında yekün tutar. Data girişlerinde sık sık sıralar 'kayar' ve bunların tabii ki 'sehven' olduğu iddia edilir. Dikkat! YSK'nın partilere sunduğu tutanak görüntüleri ile elinizdeki tutanakları karşılaştırmanız gerekmektedir. YSK partilere verdiği verileri 'scrambled' yani karmakarışık olarak verdi Ankara seçiminde. İllere ve ilçelere göre düzenli olarak sıralanmış olarak değil de tamamı ile karıştırılmış olarak. Örneğin Keçiören'deki 1311 nolu sandığın bir altındaki veri Çankaya ilçesinin 2122 nolu sandığı idi. Sırf bu verilerin tasnif edilmesi, anlaşılması ve hataların tespit edilmesi dahi çok uzun zaman almaktadır. Esasında utanç verici bir durum ama Şark kurnazlığının zirve yaptığı bu devirde artık hiçbir şeye şaşırmamak lazım.
Okullarda okul müdürleri ve onların yakınları sayım ve data girişini yönetir. Bu kişilerin hangi sendikalardan seçildiği ise herkesce malumdur. Seçim gecesi sandık toplama merkezlerine bakanların müdahalesi olur. Bu tabii ki normal bir demokraside kabul edilecek bir şey değildir ama bizde olur. O yüzden sandık toplama merkezlerine yapılan müdahaleler yakından izlenmelidir. Bu mekanlarda fiziken var olmak çok önemlidir.
Esasında Türkiye'de adil ve şaibesiz seçim yapmak mümkündür. YSK'nın yetkileri oldukça kapsamlıdır ama YSK ya iktidar tarafından sindirilmiş veya zaten iktidara yakın üyelerden oluşan bir kurul. Anayasamızın öngördüğü şekilde fonksiyonunu yerine getir(e)miyor.
Seçim yaklaşırken bu konuları bu denli alt alta yazma ihtiyacını hissetmemizin pespayeliğini bu satırları yazarken hissediyorum. Türkiye'de 30 Mart yerel seçimine kadar seçimlerin iyi-kötü temiz bir şekilde yapıldığı inancı hakimdi. Ne var ki Ankara ve Üsküdar'da olanlar bu algıya önemli oranda gölge düşürdü.
Millet iradesine bu denli vurgu yapan bir siyasi hareketin bugün geldiği noktada millet iradesinin sandığa doğru yansımaması için elinden geleni yapması, devletin ve iktidarın tüm olanaklarını lehine kullanarak eşit şartlar altında seçime girmek istememesi gerçekten manidar bir durum.
Umarım bu seçimde yukarıda sıraladığım usulsüzlüklerin hiçbiri vuku bulmaz veya sonuca etki etmeyecek kadar az olur. Umarım geçen sene Ankara'da yaşadıklarımızın aksine temiz bir seçim olur. Umarım seçmenin tercihi doğru olarak sonuca yansır ve milletin iradesi hiçbir şaibe olmaksızın tecelli eder. Umuyorum, çünkü demokrasinin namusu sandıktır.
Sandığı koruyamazsanız demokrasi de yoktur."