Erdoğan Risale-i Nur'ları yasakladı
İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu ve mahkûmların koğuşlarındaki bütün Risale-i Nur eserlerine el konuldu. Yeniasya'dan Mücahit Çakır'ın haberine göre eserlerin kurum güvenliğini tehlikeye sokacak gruplaşmalara sebep olduğu ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gibi iftiralarla Cezaevi Eğitim Kurulunun aldığı bu skandal karara yapılan itiraz İnfaz Hâkimliği tarafından reddedildi.
HANGİ DEVİRDE YAŞIYORUZ?
Risale-i Nur’dan bazı eserlerin Diyanet tarafından basıldığı ve Erdoğan’ın Bitlis meydanında oy toplamak için bile olsa İşaratü’l-İ’caz’ı eline alarak salladığı bir dönemde alınan karar “Hangi devirde yaşıyoruz?” diye sordurdu. Bu arada çok olmasa da başka bazı cezaevlerinde de keyfî Risale-i Nur, Cevşen ve gazete yasakları uygulandığı belirtiliyor.
RİSALE-İ NUR'A AKIL ALMAZ İTHAMLAR!
İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı cezaevindeki tutuklu ve mahkûmların koğuşlarındaki bütün Risale-i Nur eserlerine el konuldu. Bu hukuksuz karara gerekçe olarak ise Bediüzzaman Said Nursî’ye ait eserlerin ‘F.../PDY’ye kaynaklık ettiği, kurum güvenliğini tehlikeye sokarak gruplaşmaya sebep olacak telkin ve tavsiyeler ihtiva ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde olduğu, Kur’ân-ı Kerîm dışında Said Nursî öğretisi aşılanmaya çalışıldığı iddia edildi. Cezaevi eğitim kurulunun aldığı bu karara yapılan itiraz infaz hâkimliği tarafından da reddedildi. Önceleri okunmasına müsaade edilen Risale-i Nur’ların bütün hükümlü ve tutukluların koğuşlarından toplatılarak el konulmasının ardından bu hukuksuz karara itiraz eden bir tutuklu, dilekçe yazarak yetkililerin bu yanlıştan dönmelerini talep etti. İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu Başkanlığı’na yapılan itiraza verilen cevapta ise Risale-i Nur eserleri hakkında akıl almaz suçlamalar yer alıyordu.
Bütün koğuşlardan alınarak el konuldu
“Said-i Nursî kitapları ile ilgili değerlendirme kararı” başlıklı belgede kurum güvenliğinin tehlikeye sokacak gruplaşmaya neden olacak telkin ve tavsiyeler içeren Said-i Nursî’ye ait tüm kitapların hükümlü/tutuklulardan ve koğuşlardan alınarak el konulmasına oy birliğiyle karar verildiği belirtildi. Said-i Nursî’ye ait her türlü neşriyatta yapılan yorumlar ve övgülerin, propaganda yapmayı özendirici nitelikte olduğunun da iddia edildiği belgede 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 62. maddesinin 3. Fıkrası gereğince Risale-i Nur Külliyatı’na “Kurum güvenliğini tehlikeye düşürücü” neşriyat muamelesi yapıldı. Tutuklunun Risale-i Nur eserlerini yeniden okuyabilmek için yaptığı itiraz bu gerekçelerle reddedildi.
Karara yapılan itiraz da reddedildi
Eğitim kurulunun Risale-i Nur’ları toplatma kararına yapılan itirazı reddetmesinin ardından infaz hâkimliğine başvuran tutukluya bu sefer de olumsuz cevap geldi. Karşıyaka İnfaz Hâkimliği’nden tutukluya verilen cevapta “Said-i Nursî’ye ait her türlü eserin F..../PDY’ye kaynaklık ettiği, kurum güvenliğini tehlikeye sokacak gruplaşmaya neden olacak telkin ve tavsiyeler içerdiği, Said-i Nursî’ye ait tüm kitapların teslim edilmemesi gerektiği, bu nedenle tutuklunun itirazın reddine karar verildiği” yazıldı. Risale-i Nur eserlerine atılan iftiralar bununla da yetinilmedi. Milyonlarca insanın imanının kurtulmasına vesile olan Risale-i Nur eserleri hakkında “Suç işlemeye tahrik suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde olup; kutsal kitabımız “Kur’ân-ı Kerîm” dışında “Said-i Nursî” öğretisi aşılanmaya çalışılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Eserler Diyanet eliyle basılıyor
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde olduğu gibi birçok iftiranın atıldığı Risale-i Nur eserleri halihazırda Kültür Bakanlığı’ndan bandrol alabiliyor, üstelik Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bazı eselerin basımı da gerçekleştiriliyor. Hatta 2014 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan, Bitlis’te halka hitap ederken Bediüzzaman Said Nursî’nin yazdığı Risale-i Nur’ların CHP döneminde yasaklandığını söyleyerek kendilerinin Diyanet eliyle bu eserleri basmaya başladıklarını ifade etmişti. Gelinen noktada Risale-i Nur eserlerine ekmek gibi, ilâç gibi ihtiyaç duyulan hapishanelerde bu faydalı neşriyatın yasaklanması dikkat çekti.
Mahpuslar, Nur dersiyle kardeş oldular
“Kurum güvenliğini tehlikeye sokacağı” gerekçesiyle toplatılan Risale-i Nur’lardan alınan derslerle bugüne kadar birbirine düşman mahpusların birbirleriyle kardeş oldukları biliniyor. Keza Denizli Hapishanesi’nde Nurlar ve Meyve Risalesi’nin girmesiyle nasıl bir değişimin yaşandığını Üstad Bediüzzaman şu sözlerle ifade ediyor: (…) Üç dört ay zarfında iki yüzden ziyade o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarâne bir salâh-ı hâl aldılar ki, üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekten çekiniyordu. Tam merhametli, zararsız, vatana nâfi bir uzuv olmaya başladı. Hattâ resmî memurlar bu hale hayretle ve takdirle bakıyordular. Hem daha hüküm almadan bir kısım gençler dediler: “Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceğiz ve ceza almaya çalışacağız, tâ onlardan ders alıp onlar gibi olacağız, onların dersiyle kendimizi ıslâh edeceğiz.
O bahtiyar müdür ve memurlar…
Şualar isimli eserinde Risale-i Nurlar için “İnşâallah, bir zaman hapishaneleri tam bir ıslâhhane yapmak için bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları, mahpuslara, ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler” diyen Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerine muzır neşriyat muamelesi yapılması tepkiyle karşılandı.
Avukat Özbek: Yasaklar hukuka aykırı
Verilen karar tamamen cezanın amacına ve hukuka aykırı diyen Avukat Mustafa Özbek, “Bu yorumlarla dünyada yazılan tüm eserler yasaklanabilir. Bıçakla adam öldürüldü diye nasıl bıçak yasaklanmıyorsa; Risale-i Nurların da alet edilmesi, Risale-i Nurların yasaklanmasını gerektirmez. Bu tür siyaset üstü eserler gayesine muhalif olarak; her zaman gerek siyasilerce ve gerekse siyasi olmayanlarca kullanılmıştır. Cezanın asıl amacı suçluya gereken cezayı vermenin yanında aynı zamanda ıslâhına ve topluma yararlı hale getirilmeye yöneliktir” dedi.
Yasaklanması değil teşvik edilmesi gerekli
Özbek, “Yüzyıla yakın süredir Risale-i Nurlarla ıslâh olmuş ve topluma kazandırılmış binlerce insan varken Risale-i Nurlar’ın 5275 Sayılı Yasanın 62. Maddesine yanlış bir yorumla dahil edilmesi Türkiye Cumhuriyetinin kendi kafasına kurşun sıkması demektir. Risale-i Nurlar Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer Üniversitelerce tüm sayfa ve cümleleri en ince ayrıntısına kadar bilirkişi incelemelerinden geçmiş ve bu incelemeler mahkeme kararlarına esas teşkil edip aklanmıştır, yasak değildir ve yasak olmamalıdır. Cezaevlerinde yatan mahkûmların ıslâhına ve topluma kazandırılmasına yönelik engeller kaldırılıp; değil yasaklanması, aksine; devletçe desteklenip tüm cezaevlerinde okutulması için teşvik edilmelidir. Bu yanlıştan derhal dönülmelidir” ifadelerini kullandı.