İşte Yonca Kaya Şahin'in o yazısı:
Aksaray'da hizmet hareketine ait okulun bir bölümünü yıkmak için belediye başkanı gelmiş! Toplamış belediyede ne kadar iş makinesi varsa, yığmış okulun önüne... Cengaver başkan efeleniyor üst perdeden... Okulun yöneticileri, içeride öğrencilerin olduğunu, çocukların korktuklarını anlatmaya çalışıyor, ama ne çare...
Cengaver başkan birilerine mesaj verme derdinde... Almış arkasına şovunu göstersin diye medyayı da... Parmak sallaya sallaya tehditler savuruyor...
Çok değil, daha iki sene önce evlatlarını emanet ettikleri eğitim kurumlarına şimdi terör yuvası diyorlar... Üç sene önce dost gördüklerini sonra düşman görmeye başladılar. Üç sene önce kapısından ayrılmadıkları insanlara şimdi terörist diyorlar...
İlk zamanlar insanların çoğu afalladı. Şaşkındık... Ne olduğunu bile anlayamadık...
Ama zamanla gördük ki Allah onlardan arındırdı cemaati...
Menfaatçilerden, beklentisi olanlardan, bir şekilde cemaate yakınlaşmaya çalışanlardan arındırdı. Zor geldi çoğumuza... İmtihan olduğunu bilsek de zorlandık... Zulümler, cadı avları ağır geldi...
Bu uğurda işinden, aşından olanlar, hapse atılanlar, vatanlarından uzakta kalmaya mahkum olanlar, hastalananlar ve ölenler oldu...
İmtihan...
Ama çok ağır imtihan...
Sonra sıra hizmet kurumlarına geldi... Gazeteler, televizyonlar, dershaneler, okullar... Bazılarına el koyuyor bazılarını kapatıyor bazılarını kayyım marifetiyle yok etmeye çalışıyor, bazılarını da çeşitli sebeplerle yıkıyorlar. Artık hangisine ne kılıf bulurlarsa...
Gözümüzün önünde İpek medyaya girdiler işgalciler gibi, Zaman’ı çaldılar, adi hırsızlar gibi... Her girdikleri kurumu kocaman nefretleriyle eritiyorlar, yok ediyorlar...
Sonra okullara kayyımlar atanmaya başlandı. Türkiye’nin seçkin, şampiyonlar yetiştiren okullarına... Hani o her tür iftirayı attıkları, türlü engeller koydukları ama yine de şampiyonlar çıkarmayı başaran okullara... Medya sektöründeki gibi yok etmek amaçlı kayyımlar atadılar...
Ama bunlar arasında en çok Aksaray’daki okula, belediyesinin bütün iş makinalarını alarak okulun belli bölümlerini yıkmaya giden belediye başkanı kadar acıtmadı canımı... Öfkelendim, gözlerim doldu görüntüleri izlerken...
Düşünsenize daha birkaç yıl önce çocuklarını gönderdiği, kimbilir ne minnet ifadeleri sunduğu okulu yıkmaya giden belediye başkanı...
Yıkımın önündeki pozunu görünce geçti bütün öfke duygum.... Sadece acıdım... Bağdat’taki kütüphaneleri yakarken gururlanan Moğolları gördüm o fotoğrafta...
Aksaray'daki okulun yıkılmaya çalışılması ve belediye başkanının pervasız
ifadeleri çok ağırıma gitti... Terör yuvası dedi, kendi evlatlarını belki yeğenlerini de mezun eden okula...
Ama sonra düşündüm. Hizmeti bu insanlardan temizleyen Allah, onların zamanında verdiği maddi şeylerden de arındırıyordur belki hizmeti...
Öyle ya...
Eskiden cemaatten beklentisi olanlar yakınlaşmak için yardımlar yapmış, himmetler vermiş olabilirler. Hani sürekli “zamanında biz de destek olduk, yardımlar yaptık” diyorlar ya. Bazı insanlar için “toprak kabul etmez” diye bir deyim kullanılır bilirsiniz, kötülüğünü anlatmak için... Tıpkı onun gibi, hayırlarının Allah katında kabul edilmediğinin göstergesi belki de, bu zahirde kayıp olarak görülen maddi kurumlar...
Rıza-i İlahi için değil, menfaatlerine ulaşmaya vesile olması için yaptıkları yardımlardan Allah temizliyor belki hizmeti, bilemiyoruz...
Önemli olan bu tufan geçtiğinde hala sırat-ı müstakimde kalmış olmak...
Allah istikametten ayırmasın...