Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'yla yeni parti çalışmaları kapsamında birlikte hareket eden Selçuk Özdağ, yazılarının yayımlandığı haber sitesinde AKP'nin politikalarını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Özdağ "Konuşmak mı Susmak mı, İşte Bütün Mesele" başlıklı yazısında son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin dikkat çeken ifadeler kullanırken "Dava adamlığı zordur, iftiralara, yalanlara, saldırılara karşı duracaksınız. Bu irade yoksa ücretli dalkavukların elinde oyuncak olursunuz. Bu ülkenin temel problemi, en temiz davaların bile bu beslemeler tarafından kirletilmesi, hasis menfaatlerin bir aracı haline getirilmesidir. Demokrasilerde sorunlar konuşarak çözülür, otoriter yönetimlerde ise insanlar susturularak sorunların üstü örtülür. Çünkü susturmak hiç bir şeyi çözmez, sadece baskı altına alınır. Zamanı gelince o mesele daha devleşmiş bir halde geri döner" dedi.
Türkiye'deki sorunlara karşı ses çıkarmalarının birilerini rahatsız ettiğini ve susmanın ülkeye fayda sağlamayacağını dile getiren Özdağ, "Diyelim ki sustuk, diyelim ki herkes susturuldu bu neyi çözer ki? Bozulan ekonomik dengeler, artan işsizlik, yükselen enflasyon, iflas eden Suriye politikası çözülür mü?" şeklinde ifade etti.
"LİDER KARİZMASI SORUNLARI ÇÖZMÜYOR"
Lider karizmasıyla ülke yönetilemeyeceğini vurgulayan Özdağ, "Kişisel karizma toplumu bir süre susturur, umutlarının sürmesine neden olur. Ama bu ilelebet devam etmez. Unutmayalım ki karizma da başarı ile elde edilir. Başarıların yerini başarısızlıklar aldıkça ortada karizma diye bir şey kalmaz. Karizma inandırıcılıktır, umut telkin etmektir, vatandaşa bu adam başarır hissini vermektir. Dün bu hissiyat vardı bugün o hissiyatın zerresi yok. Sistemden beslenenler hariç insanlar geleceğe artık umutla bakamıyorlar. Kimse yakın gelecekle ilgili tahminlerde bulunamıyor" ifadelerini kullandı.
Yazısında Türkiye'nin ciddi acı gerçekliklerinin karşısında suskun kalınmasının mümkün olmadığını aktaran Özdağ, "Bu acı gerçekler karşısında hala bazıları susmaktan bahsediyor. Siyasetçinin görevi konuşmaktır. Biadı herhangi bir faniye değil temsil ettiği milletedir. Millet zarar görürken siyasetçi bir veya birkaç kişi zarar görmesin diye susmaz. Bu, dava adamlığı değil kula kulluktur. Kaldı ki bir davaya zarar vermekten söz edebilmek için ortada bir davanın olması gerekir. İkide bir davadan bahsedenler bu davanın ne olduğunu da anlatmak durumundadırlar. Nedir dava, herkesin bir kişiye hizmet etmesi mi? Ortada onlarca yanlış dururken alkış çalması mı?" şeklinde ifade etti.
"YOLSUZLUKLA YOLA ÇIKANLAR YOLSUZLUĞA BULANDI"
AKP'nin kurulduğunda yolsuzlukla mücadele etmek için yola çıktığını ve şuan itibariyle yolsuzluklara bulandığını bildiren Özdağ, "Yolsuzlukla, yoksullukla mücadele için yola çıkanların düştüğü duruma bakın. İstanbul belediyesindeki israfı, İmamoğlu, Yenikapı meydanına çektiği araçlarla teşhir etti. Yolsuzlukla mücadele parolası ile yola çıkanlara İmamoğlu iddialarının temelsizliğini, gerçek dışılığını gösterdi. Kızalım mı, hayır! Kendi kendimize kızalım, dava adı altında yapılan çirkinliklere kızalım, tüyü bitmemiş yetim edebiyatı altında yetimi tüylerine kadar soyanlara kızalım. Şimdi bunlar olurken susmak mı doğru, kul hakkı yemeyin bu inancımıza da, kültürümüze de ahlakımıza da aykırı demek mi doğru? Ne diyorsunuz Allah'ın emrini mi bırakalım, bu yolsuzlukları boynumuza bir mahkeme ilamı gibi asanlara mı kızalım?" değerlendirmesinde bulundu.
Yazısının son bölümünde yanlışlar karşısında susmayacaklarını aktaran Özdağ, yazısında "Susmak da bir yoldur ama doğru bir yol değildir. Hepimiz bir büyük mahkemede hesap vereceğiz, susmanın da bir hesabı var. Susanlar gücü elinde tutanlar tarafından ödüllendiriliyor, önüne dünya nimetleri konuluyor. Ama konuşanları ödüllendiren bir makam da var. Biz ona talip olduk ve bedeli ne olursa olsun konuşacağız" şeklindeki ifadelere yer verdi.