Recep Akdağ 3 yıllık bir kesinti dışında, 2002’den beri AKP’nin sağlık bakanıydı.
Sağlıkta Dönüşüm denilen piyasalaştırma operasyonunu tamamına erdirdi.
Türkiye sağlık sistemini şirkete dönüştürdü.
Özel hastane sayısını 271’den (2002) 572’ye (2015) (toplamdaki oran olarak %23’den %34’e) çıkardı.
Sağlık sektöründe dönen (2012) 76.4 milyar TL’lik paranın %22’sini (17 milyar TL), 541 tane özel hastaneye aktardı. Özellerin dışındaki 1000 kamu hastanesinin, 23 bin aile sağlığı merkezinin, 1000 tane toplum sağlığı merkezinin, yüzlerce idari kurumun, kamu laboratuarlarının gözünün yaşına bakmadı.
Türkiye katkı payı, fark gibi şeylerden habersizken, çeşit çeşidini keşfetti, O’nun döneminde devletin eli hastaların cebinden hiç çıkmadı. Yetmedi vatandaşın üzerine, doğrudan, dolaylı vergilere ek genel sağlık sigortası adıyla %12’lik özel bir sağlık vergisi de yükledi.
Artık bir sağlık kurumuna adım atmak bile neredeyse parası mukabili gerçekleşebiliyor:
1-İlaç için emekliler %10, çalışanlar %20 katkı payı ödüyor.
2-Hastanede muayene olabilmek için 6-15 TL para ödeniyor.
3- Yazılan her reçete için üç ilaca kadar 3, sonraki her ilaç için ayrı ayrı 1 TL katkı payı ödeniyor. Öyle ki ilacı eczaneden satın almak daha karlı olabiliyor.
4-Eşdeğer ilaç için, en ucuz ilacın fiyatının %10’u kadar fark ödeniyor.
5-Özel hastanede yapılan her muayene ve işlem için SGK’nın belirlemiş olduğu fiyatın %200’üne kadar ek ödeme yapılıyor.
6-İstisnai hizmet diye tanımlanan hizmet türleri için fark ödeniyor.
7-Sağlık bakanlığı hastanelerinden telefonla randevu almak için para veriliyor.
8-Üniversite hastanelerinde öğretim üyelerine muayene ve tedavi olmak için neredeyse özel hastanedeki kadar ödeme yapılıyor.
Anlayacağınız tıp ortamında artık sağlıktan çok para konuşuluyor.