Asrın Hukuk Bürosu, Abdullah Öcalan’la yapılan dördüncü görüşmenin detaylarını açıkladı. Öcalan, avukatlarına, “Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kendi yolunu koruması gerektiğini ve kararlarının kendilerinin vereceğini” söyledi.
Asrın Hukuk Bürosu, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Abdullah Öcalan ile 18 Haziran’da yapılan görüşmenin detaylarını açıkladı.
Açıklamada, “Sayın Öcalan HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışının güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini ifade ederken toplumsal uzlaşıyı kast ettiğini, kutuplaştırmaya, ikili duruma tuz biber olunmaması gerektiğini söylemiştir. Kutuplaşma siyasetinin hakaret söylemleri ve demagoji ile bir çatışma ve savaş siyaseti olduğunu, HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir.” denildi.
AVUKATLARIN AÇIKLAMASI
Asrın Hukuk Bürosu tarafından yapılan yazılı açıklamanın tam metni şöyle:
“Müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan ile İmralı Ada Cezaevi’nde 18.06.2019 tarihinde bir avukat görüşmesi gerçekleştirdik. Sayın Öcalan diğer görüşmelerde olduğu gibi bu görüşmede de birçok konuda değerlendirmeler yapmış ve görüşlerini paylaşmıştır. Bu konular genel olarak; açlık grevleri, Türk-Kürt ilişkileri, Kürt tarihi, kişiliği ve kültürü, Suriye ve Kuzey Suriye’deki durum ve olasılıklar, Demokratik Siyaset-Demokratik İttifak imkân ve yöntemleri, Türkiye’deki güncel siyaset ve olası gelişmelere dair olmuştur.
"MUHATAPLARI DIŞINDA PAYLAŞMAMIZ YOK"
Öcalan aynı zamanda güncel siyaset ve olası gelişmeler ile ilgili bir metin kaleme almıştır. Bu metnin de görüşmenin içeriği ile birlikte, öncelikli olarak metnin ilk muhatabı olan HDP ile paylaşılmasını ve görüşülmesini istemiştir. Bizler de Sayın Öcalan’ın talebi doğrultusunda yapmış olduğu değerlendirmeleri ve yazıyı, görüşmeden sonra HDP kurulları ve yetkilileri ile paylaşarak 21 Haziran 2019 Cuma günü kamuoyunu bilgilendirme planlaması yaptık. Bu konuda belirttiğimiz muhataplar dışında bir paylaşımımızın olmadığını da özellikle belirtmek isteriz.
"DİKKAT VE SORUMLULUKLA YAKLAŞMAK ZORUNDAYIZ"
Biz kendi planlamamız doğrultusunda hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaparken Ali Kemal Özcan isimli kişinin basınla paylaşımlarını gördük.
Özcan, perşembe akşam saatlerinde büromuz avukatları ile de temas kurmaya çalışarak İmralı’da görüşme yaptığını iddia etmişti. İmralı’ya avukat olmayan bir kişinin götürüleceğine dair bir bilgiye sahip değildik. 2 Mayıs tarihinden bu yana gerçekleşen tüm görüşmelerde uyguladığımız üzere, müvekkilimizin mesajlarını önce muhataplarıyla akabinde kamuoyu ile paylaşan bir tutum içerisindeyiz.
Müvekkilimizin duruşu ve sözlerinin toplumsal politik bağlamda taşıdığı önemin bilincindeyiz ve açıklamalarımızda da bu sorumluluğu ve dikkati sergilemek çabasındayız. Dolayısıyla 2 Mayıs’tan bu yana yoğunlaştığı haliyle İmralı ve müvekkilimiz hakkında bizimle temasa geçmeye çalışan her kişi ve kuruma karşı da bu dikkat ve sorumlulukla yaklaşmak zorundayız.
Özcan’ın gerçekleştirdiğini söylediği görüşmesine dair ifade ettiği hususlar, bunları kamuoyu ile paylaşma biçimi ve kullandığı kavramlar kendisini bağlayacak hususlardır. Bizim müvekkilimizle görüşmeden bunları teyit etmek ya da yanıt vermek durumumuz bulunmamaktadır.
Öcalan’ın 18.06.2019 tarihli görüşmemizde kaleme almış olduğu yazıyı açıklamanın ekinde kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Öcalan metnin her bir cümlesinin bir kitap mahiyetinde olduğunu ifade ederek, metnin içeriği ile birlikte değerlendirilmesi gereken görüş ve önerilerde bulundu.
Çözüm odaklı daha geniş mesajları olacağını ve kendisinin de buna ‘umut’ dediğini ifade etmiştir. Daha önceki görüşmelerde de kutuplaştırıcı dile yaptığı vurguyu yinelemiş üçüncü yolu korumak gerektiğini belirtmiştir. Sayın Öcalan güncel tartışmalar bağlamında demokrasi ittifakının ikilemlere taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini belirtirken HDP’nin üçüncü yolu esas alarak bunu koruması gerektiğini ifade etmiştir.
Bu iki kutuplu halin cumhuriyetin kurulmasından beri var olduğunu ve bu koşullarda bir demokrasi ittifakı ve üçüncü çizgi olarak HDP gibi bir partiyi kurmanın ve yürütmenin tehlikeli ve büyük bir cesaret işi olduğunu söylemiştir. Bir demokratik ittifak olarak HDP’nin cesaretle ve akılla bir katalizör gibi tüm siyasi yapıları demokratikleşmeye çağıracak demokratik müzakere ve çözüm siyaseti geliştirmesi gerektiğini paylaşmıştır.
KARARI HDP VERECEKTİR
Sayın Öcalan HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışının güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini ifade ederken toplumsal uzlaşıyı kast ettiğini, kutuplaştırmaya, ikili duruma tuz biber olunmaması gerektiğini söylemiştir. Kutuplaşma siyasetinin hakaret söylemleri ve demagoji ile bir çatışma ve savaş siyaseti olduğunu, HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir.
DEMOKRATİK UZLAŞI, ÖZGÜR SİYASET
Sayın Öcalan HDP’nin demokratik ittifak ve demokratik müzakere partisi olduğunu, bunu hayata geçirmek ve uygulamak için de bir ittifak partisi olan HDP’nin kendi içindeki ittifaklarla da siyasetini güçlendirmesi gerektiğini düşünmektedir. Toplumun en küçük yapısından, köyden başlayıp en yukarısına kadar birçok sorun olduğunu, bu sorunların toplamında siyasetin durduğunu ve demokratik siyasetin çözüm geliştirmesi gerektiğini söylemiştir.
Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk üçlü sacayağı üzerine demokratik siyasetin geliştirilmesi gerektiğini söylemiş, evrensel hukuk içinde Demokratik Anayasal İttifak kavramını önermiştir. Evrensel hukuk içerisinde demokratik anayasal çözümün aranacağını belirtmiştir. Demokratik İttifak çizgisine dair 7 maddelik bildiride de bir vurgu olduğunu hatırlatmıştır.
Türk-Kürt ilişkileri konusunda da son görüşmelerde olduğu gibi değerlendirmelerine devam etmiştir. Daha önce çokça ifade ettiği üzere Kürt-Türk ilişkilerinin karşılıklı olduğunu, Kürtler olmasaydı Türklerin olamayacağını, Türklere Anadolu’nun kapılarını Malazgirt’te Kürtlerin açtığını, devamında Çaldıran ve Mercidabık’ta Osmanlı’nın Kürtlerle uzlaşarak yol alabildiğini ifade etmiştir.
Aynı durumun tek taraflı olmayıp Kürtler açısından da geçerli olduğunu söylemiştir. Sayın Öcalan’a göre Türkler ve Kürtler arasında bu birlikteliğin kim tarafından, nasıl ve ne zaman bitirildiğinin, buna sebep olan güçlerin sorgulanması ve ortaya konulması gerekmektedir. Bu birlikteliğin bozulmasıyla birçok isyanın olduğunu, büyük kırımların yaşandığını belirttikten sonra kendi tarzının ise farklı olduğunu, son kırk yılda yaşananlara rağmen her zaman daha büyük katliamları önlediğini ve bunu da herkesin bildiğini ifade etmiştir.
Sayın Öcalan görüşmede kendi siyaset yöntemine ilişkin olarak; bugüne kadar düşünerek, üreterek ve yaratıcı siyaset yaparak sorunlara çözüm aradığını ifade etmiştir. Özellikle açlık grevleri ve ölüm orucu sürecinde de açığa çıktığı gibi kendisine bağlılığını ifade eden binlerce kişinin varlığına rağmen bu kadar bekleyen işin ve çözülmesi gereken toplumsal sorunun varlığını kabul edememektedir. Tüm yükün kendisine yüklendiğini, fedakârlığın tek başına yeterli olmadığını akıllı, sorun çözücü siyaset ile herkesin bir şeylere yoğunlaşabileceğini ifade etmektedir. Misalen, önümüzdeki dönemde bir gündem olarak Demokratik Belediyeciliğin ne kadar geliştirileceğini merak etmektedir.
Sayın Öcalan Suriye konusunda Kürtlerin Araplar ve diğer halklarla birlikte inşayı esas alan siyaset ile birlikte Suriye Devleti’ni anayasal çözüme ikna etmelerini önemli görmektedir. Olasılık dahilindeki bir yıkım veya imhanın önüne geçilmesinin temel yolunun bu olduğu görüşünü dile getirmiştir.
Kürt tarihi, kişiliği ve kültürü konusunda önceki görüşmelerindeki paylaşımlarına devamla Mem û Zin ve Cizre üzerinden değerlendirmeler yapmaya devam etmiş, aradan geçen 400 yıllık tarihe rağmen Mem û Zin’in gölgesinin Cizre üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Cizre tarihi, coğrafyası, kültürü konusunda da değerlendirmelerini yaparken Cizre tarihinde önemli bir isim olan “Ezidi Kürt Kızı” Berivan üzerinden de Ezidiler ile ilgili görüşlerini paylaşmıştır. Sayın Öcalan Kürt kültürünün doğru öğrenilip doğru yaşanmadığını ve bugün Kürtlerin kendi çocuklarına Kürtçeyi öğretememesini korkunç bir durum olarak düşünmektedir.”
ÖCALAN’IN MESAJI
Asrın Hukuk Bürosu’nun paylaştığı Abdullah Öcalan’ın 18 Haziran’da kaleme aldığı mesajı ise şöyle:
“Son ölüm oruçları ve açlık grevlerinin sona ermesi vesilesiyle kullanmak durumunda kaldığım şahsi inisiyatifim konusunda, olası gelişmeleri de dikkate alarak bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
Çözüm Sürecine ilişkin daha derinleştirilmiş ve netleşmiş bir tutumdan bahsettim. Mevcut gelişmelere de bu perspektiften baktım. Çözüm süreci sonrasına damgasını vuran ve Türkiye’nin geleneksel ikilemini aşmayan, dolayısıyla sürekli çatışmacı ve kutuplaştırıcı üslubun başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunları ağırlaştırdığı ortaya çıkmış bir sonuçtur. Cumhur ve Millet İttifaklarının bu gerçekliğine karşılık HDP’de ifadesini bulan Demokratik İttifak ve bağlantılı demokratik müzakere opsiyonu çözüm odaklı olmayı esas almıştır.
Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağını göz önünde bulundurarak bu üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP’de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışı, güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik İttifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendine angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir.
Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk üçlü sacayağına dayalı çizgi en doğru ve sonuç üretici siyasi platform durumundadır. İlgili tüm çevreleri bu temelde duyarlı olmaya çağırıyorum.
18.06.2019 İmralı Kapalı Cezaevi
Abdullah Öcalan”