AKP'nin ilk dönemleri demokrat mıydı?

"Geçen on yıl gücün bir grup otokrat elitin elinden çıkıp, diğerine geçmesiyle ilgiliydi"

samanyoluhaber.com

Stockholm Üniversitesi’nden İktisatçı Doç. Dr. Erik Meyersson, Göteborg Üniversitesi Demokrasi Çeşitleri Enstitüsü’nün (V-Dem) yayınladığı, 173 ülkeyi kapsayan “demokrasi” verilerini derleyen bir makale yayınladı. Verilerin, AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda gerçekleştirdiği reformlarla Türkiye’de hak ve özgürlükleri genişlettiği tezini doğrulamadığı belirtildi. 350 farklı göstergeden yararlanarak elde edilen verilerle yazılan makalede AKP öncesi Türkiye’nin, AKP Türkiyesi’nden daha demokratik olduğu verilerle ortaya konuldu.

Birgün'den Fatih Kıyman'ın rapordan aktardığına göre, Türkiye’nin demokrasi standardının Cumhuriyet tarihi boyunca yalnızca iki kez, 1980 darbesi sonrasında ve AKP iktidarında dünya ortalamasının altına düştüğü görülüyor.

"Hiç demokrat olmadı"

Meyersson, uluslararası ve ulusal medyada günümüzde hâlâ dillendirilen “AKP’nin demokrat dönemi” tezlerinin bilimsel ve ölçülebilir bir dayanağı olmadığını vurguladı. 1983-2002 yılları arasında Türkiye demokrasisinin küresel eğilimlere paralel şekilde iyileşme gösterdiği görülürken AKP’nin iktidara geldiği dönemde (2003-2014 verileri) hak ve özgürlüklerin küresel ölçekte 'durağanlığa' Türkiye’de ise düşüşe geçtiği görülüyor. Çarpıcı şekilde, Türkiye’nin demokrasi standardının Cumhuriyet tarihi boyunca yalnızca iki kez, 1980 Darbesi sonrasında ve AKP iktidarında (2013 sonrası) dünya ortalamasının altına düştüğü belirtildi.

V-Dem Enstitüsünün yaptığı ölçümlerde temel vurgusu “çoğunluğun olası zorbalığı karşılığında bireylerin ve azınlıkların haklarının korunması” üzerine kurulu. Enstitü, bunun mutlak suretle “sivil hakların, hukukun üstünlüğünün, erkler ayrılığının ve yürütmenin gücünün sınırlı tutulmasından” geçtiğinin altını çiziyor. Türkiye 2002 öncesinde demokratik standartlar açısından Latin Amerika ve Avrupa ülkelerine yakınlaşırken gerçekleşen değişim Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdi ki, Türkiye günümüzde Afrika ülkelerinin yarısından daha düşük bir “demokrasi puanına” sahip ve Ortadoğu ülkeleriyle benzeşen göstergelere sahip. Meyersson bu verileri sunduğu yazısında, “Türkiye’nin 2002’den sonra kaydettiği gerileme endişe verici” ifadesini kullandı.

"Demokrasiyle ilgisi yok"

Zaman içerisinde değişimi göze çarpan diğer bir endeks ise “kadınların siyasal gücü” başlığı altında. V-Dem bu endekste ölçülen hak ve özgürlükleri “kadınların yaşamsal seçimler yapmakta özgürlükleri ve toplumsal karar mekanizmalarına katılımları” şeklinde açıklıyor. Ölçümü ise sivil özgürlükler, kadınların siyasi meseleleri özgürce tartışabilmesi, sivil toplum örgütlerine katılımı ve resmi siyaset kurumlarında varlığı” üzerinden yapıyor. Türkiye demokrasisinin kadın hak ve özgürlükleri açısından dünya ortalamasından “istikrarlı” bir biçimde uzaklaşması 1970’li yıllardan beri söz konusuyken, 2010’lu yıllara gelindiğinde sert bir düşüş yaşadığı dikkat çekti. V-Dem’in derlediği diğer endekslerde de durum farksız. Katılımcı demokrasi, eşitlikçi demokrasi, tartışmacı demokrasi endekslerin tamamında 2000’li yıllardan itibaren gerileyerek dünya ortalamasından uzaklaştığımız anlaşılıyor. Son olarak, Meyersson birçok ana akım medya organının ve siyasi bilimcinin “erken-AKP dönemi demokrasisi” tezlerinin aksine bu göstergeleri şöyle açıklıyor: “Geçen on yılın demokrasiyle pek bir ilgisi yoktu. Gücün bir grup otokrat elitin elinden çıkıp, diğerine geçmesiyle ilgiliydi.”
<< Önceki Haber AKP'nin ilk dönemleri demokrat mıydı? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER