İsrail ile Türkiye arasında ilişkilerin normalleşmesi için İsviçre’nin Zürih kentinde varılan anlaşmanın yankıları sürüyor. Ankara oluşabilecek kamuoyu tepkisi nedeniyle henüz resmi olarak açıklamasa da anlaşmayı BirGün Gazetesi'nden Burcu Cansu'ya değerlendiren uzmanlar sıkışan Türkiye’nin bölgede hareket edebilecek alanı kalmadığından “One Minute”i bitirmek zorunda kaldığını söyledi.
Hareket alanları kalmadı
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi İlhan Uzgel:
“IŞİD aracılığıyla bölgenin yeniden dizayn edilmesi sürecinin artık sonlarına doğru geliniyor. Türkiye’nin de çok fazla hareket alanı kalmadı. Müthiş bir sıkışmışlık hali yaşanıyor. AKP iktidarı Batı’ya yanaşmak zorunda kaldı. Bu adım Batı’ya yanaşmanın son halkası. Libya, Mısır, Suriye, Irak, İran, Rusya… Ortadoğu ile ilişki yok, dolayısıyla da hareket edebilecek alanı kalmadı. Türkiye o kadar sıkışmış durumda ki giderek bu açmazı aşabilmek için yeniden ABD, NATO çizgisine girmeye başladı. Dolayısıyla da ABD, NATO, Suudi Arabistan, İsrail çizgisine yanaşmaya başlayan bir dış politika söz konusu. Bu genel çerçeveden bakıldığında İsrail ile ilişkilerin düzelmesi önem taşıyor.
Bu adım iyileştirmez ama Türkiye’nin 2011’den önceki çizgiye doğru gittiğini gösteriyor. Türk dış politikası Ortadoğu’da daha emperyal bir atılım yapmak istedi olmadı, olmayınca da geldiği yer olan ABD ve NATO’nun kucağına döndü. Hikayenin temeli bu. Bir yönü sıkışmışlık, diğer yönü de Doğu Akdeniz’de İsrail’in kontrolündeki bölgede gaz rezervleri bulunması. Kıbrıs sorunu çözülürse Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya gaz gönderilmesi mümkün olacak. Buradan ekonomik kazanç da elde etmeye çalışıyor. AKP hem sıkışmışlığı aşmak istiyor hem de doğalgaz hatları üzerinden de karlı pozisyona gelmek istiyor. One Minute’i bitirmeyi göze aldı.”
Türkiye’nin son çırpınışları
Emekli Büyükelçi eski CHP milletvekili Faruk Loğoğlu:
“Türkiye görüşmeler sürüyor derken İsrail tarafı bu iş tamamlandı,anlaşmaya varıldı şeklinde açıklama yapıyor. Açıklamalardaki farklılık AKP hükümetinin kamuyonu alıştırmaya yönelik taktiksel hamle. İsrail’e yönelik bu kadar ağır sözlerden sonra bunu iç kamuoyuna benimsetmek haliyle biraz zor olacak. Zamana yayarak bunu aşmaya çalışacaklar.
Zamanlama dış politikanın ortamı bakımından düşündürücü. Türkiye, Arap ülkeleri, bölgedeki komşuları ve Rusya ile yaşanan ilişkilerde savrulan bir ülke haline geldi. Bu nedenle refleks olarak önce NATO’ya sonra AB ve ABD’ye en sonunda da İsrail’e yanaşmak zorunda kaldı. Bu hamleler ilkesel, düşünülmüş, belirlenmiş hamleler değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu yalnızlığı aşmaya yönelik can havliyle yapılan hamleler.
Anlaşmanın iki önemli boyutu daha var. Birisi Türkiye’nin itibarı bakımından. O da Mavi Marmara mağdurlarının açtığı davalar. Bunların düşürüleceği söyleniyor. Bunu yapmak için de Meclis’ten geçirmeleri gerekecek. Bunu yaparlarlarsa Türk hukukuna ve mağdurlara büyük ayıp etmiş olurlar. Ayrıca Hamas’ın liderini iade etmeyi düşünüyorlar bunu yaparlarsa da ilkesiz şekilde Hamas ve Flistin davasına ihanet tetmiş olurlar. İlişkilerin normalleşmesi hem önemli hem gerekli hem de anlamlı. Türkiye’ye bölgesel bakımdan stratejik katma değer katar.”