Yerel seçim öncesinde AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığından ve MKYK üyeliği yaptığı AKP’den istifa ederek, Yeniden Refah Partisi’nden aday olduğu Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Kasım Gülpınar, partisinden istifa etti.
2011-2023 yılları arasında 4 dönem Şanlıurfa’dan milletvekilliği de yaptığı AKP’ye döneceği iddia edilen Gülpınar, yaptığı istifa açıklamasında “Bağımsız olarak devam etme kararı aldım” demişti.
CANLI YAYINDA KRİTİK AÇIKLAMALAR
Gülpınar, son olarak Habertürk canlı yayınına konuk oldu.
Konuşmasında, "Halk bağımsız kalmamdan memnun, bir yere geçmiyorum" diyen Gülpınar, "Halka sordum bağımsız kalacağım. Benim yapmak istediğim siyasete yeni bir anlayış getirmek. Şeffaf olalım, net olalım. Ben halka sorarım. Halk şu anda şu pozisyonumdan memnun. Bu pozisyonu inşallah devam ettireceğim" ifadelerini kullandı.
Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayan Gülpınar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Olması gereken olmadığı için, kurallar, kanunlar, tertip, görevini yapması gerekenler görevini yapmadığı için AK Parti'den ayrılmak zorunda kaldım. Bu vebale rağmen önünüzde net veriler olduğu halde. Her zaman söyledim, Cumhurbaşkanının liderliği her zaman ayrıdır.
"BÜTÜN RİSKLERİ ALDIM"
Halk ne derse o olur. Şimdi makam, mevki benim için önemli değil. En güzel makamları bırakıp risk aldım. Demokraside yüzde 100 kazanacağını kimse diyemez. Bütün bu riskleri aldım, mevcut durumum, pozisyonum çok daha iyi makamdı. Urfa Belediye Başkanlığı şerefli, haysiyetli tabii.
Bazı belediye başkanlığı başka belediyeye geçiyor, teşekkür ediyorlar, sıfır borçla. Ben de bunu diyebilseydim. Hükümet para gönderiyor, siz o parayı verimli şekilde kullanabilirdiniz. Şimdi borçlarla, alacaklarla uğraşmaktan dünya kadar sıkıntı yaşadık. Şuraya gelirken bile telefonlar aldık. Şimdi halka rağmen siyaset olmaz dedik.
"CHP'DEN DE TEKLİF GELDİ"
Hemen hemen bütün partiler teklifte bulundu. Tercihimizi Refah'tan yana kullandık. CHP'den de teklif geldi. Milletvekilliği döneminde CHP'den teklif geldi. Bunları detaylandırıp, kendimizi ağırdan satalım diye malzeme haline getirmedik hiçbir zaman.
Bu süreçte tercihimizi kullandık. Bu işe ilk aracı olan yereldeki arkadaşımız. Genel merkezle irtibata geçti, sonra genel merkez bizimle irtibata geçti. Ben tercihimi buradan yana kullandım. Babamın siyasete başlangıç yaptığı yer orası, siyasete kendimizin yakın hissettiğimiz yer. Saadet de söyledi. Orada da birtakım arkadaşlarımız var.
Saadet'ten 'gel bizden aday ol' diye bir söylem oldu. Başka yerlerden de olabilirdi. Ben kibre kaçacak laflar kullanmaktan imtina ediyorum. O kadar şeylerle karşılaştım ki, hangisine cevap vereyim, hangisine vermeyeyim gerçekten kafam karışık. Bir tanesi 'onun babası da öyleydi, zamanında MSP'den adaydı sonra Anavatan'a geçti' dedi. MSP 80'de lağvedilmiş bir parti. ANAP 80'de kurulmuş bir parti.
"OLUR OLMADIK YERDEN BANA SALDIRMAYA BAŞLADILAR"
Özal 1977'de İzmir'den MSP adayı idi. Babam da Şanlıurfa MSP adayıydı. İkisi de seçilemedi. Kader onları Anavatan Partisi çatısı altında birleştirdi. İkisi de milli görüşçü. Şimdi bir keramet mevzu çıktı. Sürekli beni eleştiriyorlar. Refah Partisi'nin farklı siyaset izleyeceğini düşündüm. Şimdi burada iseniz çok iyi, kapının dışına çıktığında sizden kötüsü yok, istediğiniz kadar hizmetiniz olsun. Bu siyaset dar çerçeveden kurtulması lazım. Önce insanlar kendini bir tartsın, hatasını görmeye gayret etsin. Olur olmadık yerden bana saldırmaya başladılar.
Peki kendi hatanı sorguladın mı? Nerede hata yaptık dedin mi? Sürekli 'Kasım Gülpınar, kerameti kendinde zannetmesin' dediler. Tasavvufta kimi keramet sahibi olduğunu bilir, kimi bilmez. Bilen de imtina eder. Peki bu keramet niye Urfa'da sergilendi ki. Refah'ın kerameti orada mı çıktı ortaya? Biz isterdik ki devam edelim.
'Kendimi kendinde zannetmesin' deniliyor, haşa! Ne kerameti. Sadece Urfa'da kazanmışsın büyükşehir olarak. Madem keramet gösterdiniz, neden sadece Urfa'da gösterdiniz ki. İlk günden beri, hiç kimse farkında değil. Aday tanıtımın olduğu gün salonu terk ettim. Aslında o gün bırakıyordum adaylığı. Bizden önce aday belirlenmiş. Biz diyoruz ki 'bu adayların bir kısmı olmaz, bazılarını değiştirmemiz lazım, benim getireceğim arkadaşlar var, benden başarı bekliyorsunuz, oraya en iyi adayları götürmek zorundayım'.
'SEÇİM DÖNEMİNDE AYNI SIKINTILAR YAŞANDI"
Sabah toplantıya geldim, bir baktım arkadaşımız gelmiş 'sahneye çıkacağım' diyor. Bu sefer biz bir kenara çekip hemşehrimizi ikna etmeye çalışıyoruz. Aday tanıtım toplantısında bununla uğraşıyorum. 'Bu olmaz' deyip arabaya bindim. O gün bırakıyordum. Geri döndürdüler. Bir partide bir adayın başka adayı ikna etmesi benim görevim mi?
Seçim döneminde aynı sıkıntılar yaşandı. Bazı görüşmelerimizde eksiklik oldu ama kimse bir sorun tespit etme, sorunu çözme gibi gayret etme içinde değildi. Genel başkanı hiç aramadım. Görevi gerekeni yapmasını gerekenler görevini yapmak zorundadır.
Geldik encümen tespitine, adaylar tam istediğimiz gibi olmadı. Bu sefer birileri benimle kavgaya tutuştu 'bizim adamımız olsun' diye. Urfa'da yeni bir siyasi anlayış, yeni hareket. Kısa bir süre kalmış. Maalesef hiç sevmediğim, yapılması gerekmeyen Makyavelist bir anlayışla hareket etmek zorundayız dedim.
"AYNI ŞEYİ KARŞIMDA BULUNCA MÜCADELE EDEMEM"
Beni genel başkana şikayet ettiler 'bizim adamları koymuyor, teşkilatı koymuyor' diye. Madem öyle koyduk adayları. Zorla kaybettirmek için adeta. Seçimler geldi. Üstü kapalı şantajlar, tehditvari şeyler. Başka yerden sıkıntılar. İstifa ederiz modunda insanlar vardı. Sık sık ikna etme çalışıyoruz. En son bardağı taşıyan noktaya geliyorum.
Bana tebligat yapılıyor, yerelden yapılıyor. 6 ilçede kongre kararı alınmış. Hayırlı olsun. Ben Urfa'da Refah Partisi'nin tek büyükşehir belediye başkanı olarak partim kongre kararı almışsa, hangi 6 ilçe ise, büyükşehir belediye başkanı en azından nezaketen sormaya gerek yok muydu? Ben de 'tamam' dedim. Ben AK Parti'de neyin mücadelesini yaptım. Aynı şeyi karşımda bulunca oturup, bunlarla mücadele edemem. Maaşları nasıl ödeyeceğim gibi düşünürken oturup bunlarla mı uğraşayım?
AK Parti'de de zaman zaman bu düşünceler vardı, yukarıyı da bu şekilde yanıltıyorlardı. Ben hiçbir pazarlığa girmem, bir şey talep de etmem. Kongre yapılırken birinin gelip de '6 ilçede kongre kararı aldık' diye tebligat gibi sunması, görüşümüzün alınması siyaset anlayışıma uygun değil. AK Parti'den ayrılma sebebinin benzeri burada cereyan etti. O zaman niye AK Parti'yi niye bıraktım ki?
Kongre yapılırken birinin gelip de '6 ilçede kongre kararı aldık' diye tebligat gibi sunması, görüşümüzün alınması siyaset anlayışıma uygun değil. AK Parti'den ayrılma sebebinin benzeri burada cereyan etti. O zaman niye AK Parti'yi niye bıraktım ki?
Mehmet Altınöz Bey beni aradı. Mehmet Bey'e 'Ben halka soracağım, halkın fikrini alacağım' dedim. Sadece AK Parti değil ki, diğerleriyle görüştüm. İstifa ettikten sonra 3 ayrı partiden daha teklif geldi. O isimleri söylemem, o bizde kalsın, ileride belki kitap yazarız. Sonrasında sayın Altınöz'le görüşmedik. Zaman zaman AK Partili arkadaşlarımla görüşüyorum. Dostluğumuz devam ediyor.
"NE AK PARTİ'DEN TEKLİF GELDİ NE BENDEN GİTTİ"
Açıkçası ne AK Parti'den teklif geldi ne benden gitti. Urfalı bir arkadaşımız aracı oldu. Bizim belediye olarak Bakanlığa gidip dosyalarımızı sunarız. Bu görüşmede böyle bir şey söz konusu oldu. 'Hiçbir şey diyemem, halk ne diyorsa odur' dedim. Halkın onayı olmadan kendi başıma bir şey yaparsam orada bana gelecek leke, beni zedeleyecek argümanlar benim için önemlidir.
Seçimde herkes bize oy verdi. 80 yaşında delikanlılarla karşılaştım. Bana 'hayatımızda ilk defa bir sağ partiye oy vereceğiz' dediler. Yıllarca CHP'ye oy vermişler. DEM'li, HDP'liler de bana oy verdiler. MHP, AK Parti, İYİ Partilisi herkes bize oy verdi. Onların fikrini almadan tek başıma hareket etmem mümkün değil.
"BAZILARI HAKSIZLIK OLARAK GÖRDÜ BANA YAPILANLARI"
Beni davet ettiklerinde AK Parti'deydim. AK Parti usullere göre beni aday yapsaydı belki bu insanlar AK Parti'ye verecekti belki vermeyecekti. Bazıları haksızlık olarak gördü bana yapılanları. Solcusu, sağcısı bizim meselede herkes kendinden bir hikaye buldu.
Aslında anket hiç yapmam. O işlere girmem. Halk bana ulaştı. Çok ciddi irtibat kanallarımız var bizim. Meclis toplantısı oldu. Meclis'te dedim ki 'sizden 15 gün müsaade istiyorum'. 2 günlük süreçte infial koptu. 15 gün boyunca halk ne diyorsa onu yapacağım dedim. Mehmet Bey'e de onu söyledim. Beni günde onlarca insan arıyor, mesaj atıyor. İstanbul'a geldim, Kapalıçarşı'yı gezdim. İş Urfa'yı da geçmiş. Bayburtlu, Maraşlı'yla da oturdum.
Halka soruyorum 'AK Parti'ye geçsem nasıl olur?' diyorum. Genel kanaat 'geçme' deniyor. Geçmişte benim gönlümde büyükelçilik vardı; fakat olmadı. Yaşım 54. Lambordini çekseniz altıma ben ona binemem. 25 yaşında verseniz binerdim. Benim görevim Urfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Şunu söyledim, bir şart bu. 'Her zaman bir araya gelelim, görüşelim, sakın bana makam teklifiyle gelmeyin' dedim.
"HALK BAĞIMSIZ KALMAMDAN MEMNUN, BİR YERE GEÇMİYORUM"
'Ben dünyevi olarak hiçbir makama artık talip değilim' dedim. Zaten bir dönem Urfa Belediye Başkanıyım. Derdim, bir dönem başarılı bir şekilde başkanlığı yapıp, çekip gitmek. Benim için Urfa'da siyaset bitti, ne milletvekili adayıyım, ne büyükşehir belediye başkanı adayıyım. Genel siyaset için aynı şeyi söylemiyorum.
Benim yapmak istediğim siyasete yeni bir anlayış getirmek. Şeffaf olalım, net olalım. Ben halka sorarım. Halk şu anda şu pozisyonumdan memnun. Bu pozisyonu inşallah devam ettireceğim. Bugün gelirken uçakta bir arkadaş geldi, tanımıyordum. Urfa'da esnaf. Orhan Altun diye bir kardeşimiz. 'Allah için sana oy verdik, yıllarca AK Parti'ye oy verdim' dedi. 'Ne olur bir yere gitme, bağımsız kal' dedi. Ben de 'hiç merak etme' dedim. 15 gündür oyun mu oynuyorum. Halk bağımsız kalmamdan memnun, bir yere geçmiyorum. Halka sordum bağımsız kalacağım.
"TEK İSTEĞİM BAĞIMSIZ OLARAK BU İŞİ GÖTÜRMEK"
Aslında benim hatam orada. Fatih Bey'i arayıp ona 'efendim böyle durum var, ayrılıyorum' diyerek helallik istemem lazımdı. Şimdi ben bunu yapsam 'Kasım Bey düzeltelim' diyecekti. Ben burada değilim. Benim fıtratım buna elvermiyor. Bu sıkıntıları AK Parti'de yaşadım. Benim söylememle düzelme orada kurumsal bir yapının olmadığını gösteriyor. Benim burada tek hedefim bağımsız belediye başkanı olarak sonuna kadar Allah nasip ederse bu işi götürmek. Sonrası Allah kerim. Pragmatist düşünsem Makyavelist mantık olsaydı AK Parti'ye geçerdim.
Bakan Bey'in haberi var mı, yok mu bilmiyorum, yazılarımız reddoldu. Kendisiyle görüşeceğiz. Şimdi bazı yerlerimiz TOKİ'ye devredilmiş, bakan beyin ne kadar haberi var bilmiyorum tabii ki, gidince sorarım kendisine. Halk beni 'Buradaki israflığı, yolsuzluğu bitir' diye çağırdı. Ben de buna gayret sarfediyorum. Tespit ettiğimiz yolsuzlukları savcılığa bildirdik.
"SİYASETİ BIRAKMAK İSTİYORUM, AÇIK SÖYLÜYORUM"
Hakikaten ağır yükümüz var. Sosyal medyayı takip edemiyorum, arkadaşlarım bana gönderiyor. Sosyal medyayı kullanmıyorum, Instagram hesabım var onu da nadir kullanıyorum. 1 paylaşım falan yaptım. Söz verdim, resim asmayacağım dedim, şu ana kadar Urfa'da bilboardlarda yoktur.
Şartlar ne getirir bilmiyorum. Siyaseti bırakmak istiyorum açık söylüyorum. Ben aslında siyaseti bırakmıştım ama siyaset beni bırakmadı. Şu anda kafamı dinlemeye, ailemle ilgilenmeye çok ihtiyacım var. Biraz nöbet devri olsun. Siyaset öyle bir şey ki, size bırakmıyor. Ben halk istediği için bu işe girdim. Bu görevi aldım en iyi şekilde yapmak için gayret sarf ediyorum.
"İMAMOĞLU İLE BUGÜN GÖRÜŞECEĞİZ"
Ekrem İmamoğlu Bey'le bugün görüşeceğiz. Belediyeler Birliği'ndeyiz. Şimdi gidip orada istifamı sunacağım. Belediyeler Birliği toplantısında karşılaşıyoruz Ekrem Bey'le. Onun dışında bir ilişkimiz yok. Mansur Bey'le de telefonla belki yüzyüze görüşürüz. Sebep aynıdır Belediyeler Birliği çerçevesinde. Belediyeler Birliği'ne Refah'ın kontenjanından geldiğim için Belediyeler Birliği'nden istifa ettiğimi söyleyeceğim.
"BELEDİYEDE MADDİ SIKINTI DEVAM EDİYOR"
Belediyede maddi sıkıntı hala devam ediyor. Ciddi bir açılım yapamadık bu konuda. Alacaklılar çok, sürekli ödeme halindeyiz. Mali tabloyu çekip çevirebilmek kolay değil. Akaryakıta zamlar ortada. Ortada çok büyük masraf var. Personel giderleri, personel maaşları. Çok ciddi bir maaş ödemesi var. Şu anda personel alamıyoruz zaten. Zabıta, itfaiye ihtiyacımız var. Ama alamıyoruz. İlk başta 4 veteriner aldık. Direk üniversiteden talep ettik.
"HAYVANLAR BİR ŞEKİLDE KATLEDİLMİŞ, HİÇ ALAKAMIZ YOK"
Hayvanlar bir şekilde katledilmiş, hiç alakamız yok. Arkadaşlar geliyor. Belediye konutunda kendi köpeğimiz için yaptığımız alanı görün diyoruz. Böyle bir insanı 'köpek öldürdü, katliam yaptı' diyerek neyle itham ettiğinin farkında mısın? Urfa'da hayvan katliamı nerede, kim diyoruz, cevap yok. Beni savcılığa bile verdiler. Geçen bir alım yaptık. 4 aylığına geçici personel. Onu da kura çekerek yaptık. Park bahçelerde, beden işçisi, şoför aldık.
"MALİ AÇIDAN ŞU ANDA BORÇLARLA UĞRAŞIYORUZ"
Proje çok ama para yoksa proje de yok. Baştan beri aynı söylemdeyim. Proje açıklamadan seçilen tek belediye başkanı olabilirim belki de. Mali açıdan şu anda borçlarla uğraşıyoruz. Şirketlerimizin mali durumu iyi değil. Sürekli bütçemizden aktarım yapıyoruz. Otobüs zarar edebilir ama su kanalizasyon idaresine her ay aktarım yapıyoruz. Tablo kötü yönetilmiş. Kötü yönetimin eseri bunlar. Her şeye zam geliyor. Elektrik, akaryakıta zam geldiğinde bizim için handikap oluyor.
Küçük projelerle ilgili ufak tefek şeyler yapıyoruz. Bazı yatırımlar, inşaatlar başladı. Ama bunlar büyük proje değil. Toplam şirketlerle beraber 11 milyar 200 milyon borcumuz vardı. Şu anda son borç tablosunu bilmiyorum. 18 kredi borcumuz var. Şirketlerden de rakamları almam lazım.