İsmet Yılmaz, geçtiğimiz günlerde AKP'li adaya oy vermenin ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgelerinden (kurtuluş) biri olacağını söylemiş, bu konuşma toplumun her kesiminden tepki görmüştü.
Tepkilerin durulmaması üzerine bugün yapılan açıklamada Yılmaz'ın onu demek istemediği öne sürüldü.
Bu sözlerin sarf edildiği toplantıda siyasetin yüksek sorumluluk gerektirdiğini, bu sorumluluğun gereği olarak da emanetin ehline verilmesi için doğru bir tercihte bulunulmasını istediğini söylediğini savunan Yılmaz, "Bizim kültürümüzde her adımın hakkın rızası gözetilerek atılması gerektiği ifade edilir. Yine hayra vesile olan o hayrı işlemiş gibidir. Sami Aydın başkanımıza destek verdik. Mevlana tünelini yaptı, Sami Bey dua aldı ama Sami Bey'e destek verenler de dua aldı." ifadelerini kullandı.
Yılmaz: Okumuş, yazmış, görmüş bir kimseyim
"Bu anlayıştan hareketle halka daha çok hizmet edenin tercih edilmesi gerektiğini söyledik. Atılan her adımın sorumluluğu olduğu gibi, seçimlerde yapılan bir tercihin de sorumluluğu vardır dedim. Hiç kimse seçimlerde yapılacak tercihin bir sorumluluğu yoktur diyebilir mi? Bizim için doğru tercih Hilmi Bilgin'dir. Biz Hilmi Bilgin'in tercih edilmesi halinde bu sorumluluğun gereğinin yerine getirilmiş olacağını düşünüyoruz. Benim yaptığım bu tercih doğrudur denildiğinde, bir başkasının tercihinin de yanlış olduğu ortaya çıkmaz. Toplantıda verilmek istenen mesaj bu olmasına rağmen Sayın Hilmi Bilgin'e verilen desteğin o kişiyi cennete götürecek bir berat olarak yansıtılması doğru değildir. Okumuş, yazmış, görmüş bir kimseyim, herhalde Cenab-ı Allah'ın işine karışmam, milletin işine de karışmam."
Yılmaz şu sözlerle kendi sözlerini inkar etti:
"Benim cümlemde 'cennet beratı alır' şeklinde bir ifade kesinlikle yoktur. Kimin cennete gideceğini Allah bilir. Bizim cümlemiz, 'ruz-i mahşerde beratlarınızdan bir berat olacaktır' şeklindedir. Biz bu dünyada hakkın rızasını kazanmak için halkın rızasının alınması gerektiğine inanıyoruz ve o doğrultuda da çalışıyoruz. Fakir fukaraya yardımın doğru bir tercih olduğunu düşünürüz ve bunun da bir karşılığı olacağını söyleriz. Siyasette de doğru tercihte bulunursak bize yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmiş oluruz. Her şeyin en iyisini en doğrusunu da Allah bilir."