Akşener, canlı yayın konuğu olarak katıldığı Sözcü TV’de gazeteci Nevşin Mengü’nün sorularını yanıtladı.
Ülke gündemini meşgul eden konular hakkında önemli açıklamalarda bulunan Akşener’in, yaptığı söyleşinin satır başları şöyle:
Hepimiz çirkinliklere, iftiralara maruz kalmış kadınlarız hepimiz bu çirkinliğe tavır koyduk. Bir de Başak Demirtaş’a olmuştu onda da sağduyulu bütün insanlar tepki verdi. Ben grupta konuştum. Ama size, bana tepki gösteren olmadı, Başak Hanıma, Esra Hanıma hepimiz tepki verdik bu güzel bir şey. Bu bir zihniyet meselesi sosyal medyayı kapatarak bu zihniyetin önüne geçemezsiniz.
Bizim 'troll' diye bir kavramdan haberimiz yokken iktidar partisi gayet profesyonel bir biçimde maaşlı bir troll ordusu ortaya koydu. Bu iftira hakaret ve sövmelerle ilgili olarak ben çok sıkı takip ettim, her şeyi mahkemeye verdim ama maalesef mahkemeye verdiklerimin tamamı beraat etti. Bu insanlar program yapmaya devam ediyor. Neleri serbest bıraktığının Sayın Erdoğan farkında değil. Bugün Esra Albayrak’a yapılan iş ne kadar çirkin ve yanlışsa bize yapılan da o kadar çirkin ve yanlıştı. Benim oğlumun oğluna çok daha çirkin şeyler yapıldı. Şimdi ‘Ah ile abad olan derd ile berbat olurmuş.’ Erdoğan’ın özgürlükleri kısıtlamak yerine bir ders çıkarmasını isterim. Önce kendi troll ordusunun yaptığı ahlaksızlara karşı tedbir alması gerek. Ahlaksızlığın önlenmesinin yönü zihniyet değişiminden geçer.
Biz Madımak artı Başbağların birlikte bakılması gerektiğine inanıyoruz. Elbette katliamdır bu tartışılamaz bir şey. Önümüzdeki hafta her ikisini de soru önergesi olarak sunacağız. Benim Madımakla ilgili o dönem yazdıklarım ortada. Elbette bu yaşananlar katliam. Benim acım daha büyük, senin acın daha büyük diye bir şey yok. Türkiye’de etnik aidiyetler üzerinden devam ettirilen acı yarıştırması sürürse bunun kimseye faydası olmaz. A partisi B partisi verdi diye değil Madımak ve Başbağlar birlikte araştırılsın istiyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi doğru değil. Devamlı bir kandırılma halindeler. Bu konuda kadınlara dair sivil toplum kuruluşlarının endişesi var. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Burada amaç aile içi şiddete karşı kadını korumak. Bugünkü eşcinsel tartışmalarını hiç doğru bulmuyorum. İnsanların ya alkışlayacak ya sövecek bir pozisyona itilmesini de çok yanlış buluyorum. Ben çocuğumun öyle bir tercihte bulunmasını istemem bu benim bireysel tutumum. Ama öyle bir tercihte bulunan insanı dövmem gerekir mi? Hayır. Ben Türkiye’de bir uçtan bir uca gitmekten nefret ediyorum. Bunlar çok uç sorunlar. Bu kafayla gidilirse askere tez alınır tezkere. İşin özünü kaçırırsanız İstanbul Sözleşmesi gider sopa yemeye devam edersiniz.
Ben Sayın Erdoğan’ın masasında bir erken seçim seçeneğinin durduğuna inanıyorum ama yapar mı bilemem? Sayın Erdoğan’ın kararına bağlı. Ekim, kasım gibi bir seçimin masasında olduğuna inanıyorum ama nasıl bir karar verir bilemem. Çünkü biz tek adam rejimindeyiz, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi içindeyiz, bütün bakanların da Kurtulmuş’un da ifade ve itiraf ettiği gibi kabine sistemi bile yok bu ülkede. Dolayısıyla sayın Erdoğan’ın kararına bağlı. Ben uzaktan bir okuma yaptığım zaman bir seçimin masasında olduğunu ama kararı nasıl bir nasıl bir sonuç nasıl bir karar verecek konusunda bir fikrim yok.
Ülkede orta sınıf kayboluyor. Asgari ücrete iş bulup çalışabilenin şu anda durumu daha iyi. Açlık sınırının altında ama en azından sabit bir maaş alabiliyorsa insanlar işsizler yanında iyi bir durumda. Orta sınıf fakirliğe doğru gidiyor. 18 yılda bu ülkenin yoksul sayısı 22 milyona gelmişse ve bunlara yardım etmekle övünüyorsanız utanmanız gerekir. Esnaf ’40 yıldır bu ülkeye vergi veriyorum 40 gün devleti yanımda göremedim’ diyor. Dolayısıyla bir tsunami geliyor. Damat bakanın tüm ekonominin patronu olması yanlış. Sayın Erdoğan bu iş tepetaklak gidiyor. Damadına iş bulmak mecburiyetinde değilsin. Damat olduğu için Türkiye’nin ekonomisini ona bağlamak zorunda değilsin. Sıfır uzmanlık, sıfır ekspertizi olan bir şahsı ülkenin ekonomisinin başına getirirseniz işsizlik böyle artar.
Biz çok uzun zamandır gençleri çalışıyoruz. Çok net politik tavırları vardır. Dikte edilmekten rahatsızlar, zengin fakir ayrımı yok aralarında. Bu grubun içinde umudunu kaybetmiş çocuklar var. Biz üzerinde çalışıyoruz. Yani sosyal medyada Sayın Erdoğan’a espri yapmak bu çocukları anlamak anlamına gelmiyor.
Ayasofya’nın ibadete açılması Sayın Erdoğan’ın A4’e yazmasına bakar. Ben Ayasofya’yı açmak için yola çıktıysam açarım. Sayın Erdoğan sürekli toplumu kutuplaştıracak adımlar atar. Buna eskiden hep muhalefet düşer. Bu algoritmayı bildiğimiz için şimdi Ayasofya’yı Sayın Erdoğan’ın ne bize ne vatandaşa sormaya ihtiyacı yok. Buna karşı çıkan yok, vatandaş açısından da karşı çıkan yok. Bunu o yün yumağını ortaya attı kimse dolaşmayınca şimdi kendisi dolaştı. Durup dururken bu tartışmayı kendisi çıkardı.